MÜSLÜMAN
SAHSIYETI
NASIL OLMALI?
“Bir ferdin kendine has görüs, duyus,
düsünüs ve davranislarinin tamami,
sahsi varlik, kisilik” gibi anlamlara
gelen sahsiyet kavrami her kisinin
kendini bulmasini, bilmesini ve olmasini
ifade eder.
Arapça olan kelimenin aslinda “yükselmek,
uzaktan görünmek, irilesmek,
büyümek” gibi anlamlar mevcuttur.
Bu vasiflari haiz olabilmek için üzerimize
düsen talim ve terbiye ikliminde
yetismeli, bir kâmil mürsidin dergahinda
ömür sürmeliyiz.
Sahis, sadece emniyet ve güvenlik
kaynaklarinda suçla ilgili olarak
kullanilan bir kelime olmamalidir.
Sahis; sahsiyet, kisilik ve karakter
sahibi insandir.
Ayni anne ve babadan meydana
gelmesi halinde bile insanlar kaç
kardes olurlarsa olsunlar her birinin
digerinden ayri bir kisilige ve
hüviyete sahip oldugunu ifade etmek
için bes parmagin besi de bir degildir,
hepsi birbirinden farklidir deriz.
Evet, hepimiz farkliyiz. Ancak kisilik
sahibi olarak üstün ahlak degerlerine
ulasiriz.
Sahsiyet; kisilik ve karakter kazanma
sanatidir. Bunun yolu da egitimi de
talimi de ancak irsadla olur.
Muhammed Mustafa Efendimiz (sas)
sahabesine ve ümmetine sahsiyet
kazandirmis, bizlerin Allah katinda
makbul bir kisilige sahip olmamiz için
gönülleri irsad etmistir.
Sahsiyeti zedeleyici haller; yalan,
giybet, iftira, hile, döneklik, nankörlük
gibi önce kalbi, sonra dili ve tabiatiyla
kisiligi yani dini yaralayan ve hatta
öldüren hallerdir.
Mizaç, huy, seciye gibi dilimizin asinasi
oldugumuz kavramlar yaninda
bugün söylemeye doyamadigimiz ve
Fransizcadan dilimize gelmis olan
personel kavrami da tam manasiyla
sahsiyet demektir.
En saglam, en iyi, en çaliskan, en
güvenilir, en mükemmel personeli
bulmak için ne büyük emekler vermektedir
is dünyasi. Yani aslinda
herkes sahsiyet, kisilik ve karakter
sahibi insani, insanlari aramaktadir.
Islam ahlaki tam da bize bunu
söylemektedir: Bizler Rabbimizin
emirleriyle, Resulullah’in sünnetiyle,
kâmil mürsidin göz göze, diz dize, kalp
kalbe dokunusuyla sahsiyetimizi insa
edebilir; kisilik, karakter ve fazilet
sahibi olabiliriz.
MÜSLÜMAN
SAHSIYETININ
TEMEL KAYNAGI
DINIMIZDIR
PROF. DR. HASAN KÂMIL YILMAZ
Islami telakkide insan; fert/
birey degil, sahis/özel bir
kisi ve kisiliktir. Hatta her
insan ayri bir âlem, ayri bir dünyadir.
Allah’in insani kendi suretinde
yaratmis olmasi (Buhari, Istizan,
1; Müslim, Birr, 115) gerçegi, onun
basit bir yaratik olmadigini gösterir.
Allah insana kendini ve diger
varliklari gelistirebilme özelligi
vererek onu diger varliklar arasinda
imtiyazli bir konuma yükseltmistir.
Hiçbir insan, sahsiyet olarak
digerinin ayni degildir. Bir sahistan
digerine degisen psikolojik ve
fizyolojik esikler, refleks ve meyiller
bulunmaktadir.
Islam’da toplum; kalplerindeki
imanla birlesen, bu sorumlulugu
yüreklerinde hissederek omuzlarinda
tasiyan sahsiyetlerden olusan
cemiyet, cemaat ya da topluluk
demektir. Islam’da toplum fert ya
da bireylerden olusan; disaridan
aldigi emir ve kumandalarla hareket
eden, toplum mühendislerince
manipüle edilip sekillendirilen bir
sürü degildir.
KISILIK
ÖZELLIKLERIMIZ
DOÇ. DR. MAHMUD
ESAD ERKAYA
Mü’min, peygamberlerin
getirdiklerine iman eden
kimsedir. Mü’min; basta
kendisini yaratan, sayisiz nimetler
veren Allah Tealaya inanan, daha
sonra gönderdigi peygamberlerine,
meleklerine, kitaplarina, ahiret
gününe, kaza ve kadere, hayir ve
serrin O’ndan olduguna ve ahirete
inanir. Mü’minin imaninin temelinde
bu âlemi yaratan yüce Rabbe
olan inanci yer alir. O, aklin çikarimlari
ve Peygamber Efendimizin
getirdigi dine olan inanciyla görmedigi
halde Allah Tealanin varligina
ve birligine iman eder. Kur’an’da
“Görmedikleri halde Rablerinden
korkanlar için bir bagislanma ve
büyük bir mükafat vardir.” (Mülk,
12) buyurularak bu inancin büyüklügüne
isarete edilir. Kuvvetli bir
Allah inanci olan mü’min, Rabbini
her seyden daha fazla sever, O’na
itaat edip güzel kulluk sergiler ve
O’nun dostlugunu kazanir. “Allah,
inananlar in dostudur, onlar i
karanliklardan aydinliga çikarir.”
(Bakara, 257)
ISLAM
AHLAKININ
YAPI TASLARI
PROF. DR. SÜLEYMAN
DERIN
Islam sadece insanin ahiretini ele
alan uhrevi bir din degildir, yüce
dinimiz ayni zamanda insanlarin
dünya hayatini da düzenler. Yahudilikte
oldugu gibi sirf Yahudi irkina
mensup diye, Hristiyanlikta oldugu
gibi de sirf inandigi için insanlara
meccanen cenneti garanti etmez.
Insani alir, dönüstürür, degistirir
ve cennete layik hale getirir. Nitekim
su ayet dinimizin toplumlara
canlilik ve mutluluk verdigini ne
güzel ifade eder: “Ey iman edenler,
hayat verecek seylere sizi çagirdigi
zaman, Allah’a ve Resulü’ne icabet
edin.” (Enfal, 24)
Peki Islam’in insana ve topluma
canlilik veren ahlaki özellikleri
nelerdir? Simdi Imam Gazzali’den
bu sahsiyetin yapi taslarini ögrenelim.
O da ayetin ruhuna uygun
olarak Islam’in emirlerini münciyat,
kurtaricilar; yasaklarini da muhlikat,
insani ve toplumu yok ediciler
seklinde isimlendirmistir.
Dosya yazilarinin tamami derginin Aralik 2024 sayisinda.