ILIM VE IRFAN | Temmuz | 2019 | DIGER YAZILAR | Okunma: 1031
Büyük Tehlike:Riya ve Gösteris
Dr. Kübra Zümrüt Orhan

Ibadeti ve iyilikleri her türlü gösteris ve çikardan arindirarak yalnizca Allah için yapmayi ifade eden ihlas kavraminin tam ziddi olan riya, Arapçada görmek anlamindaki re’y kökünden türemistir. Riyanin kelime manasi; gösteris, samimiyetsizlik ve ikiyüzlülüktür. Ahlaki ve tasavvufi bir kavram olarak riya, çesitli sekillerde tanimlanmaktadir: Allah’tan baskasinin hosnutlugunu kazanmak niyetiyle ibadetlerde ihlasi terk etmek; Allah’a itaat eder görünerek kullarin takdirini kazanmayi istemek; insanlarin takdirini kazanmak için ve gösteris olsun diye iyilik yapmak; ibadeti Allah’tan baskasi için yapmak gibi. Arapçada isitmek anlamina gelen sem‘ kökünden türemis olan süm‘a da riyayla benzer anlam tasimakta olup; yapilan bir iyiligi övünme ve çikar amaciyla baskalarina duyurmaya çalisma seklinde tanimlanmaktadir.
Ihlas, mü’minin temel vasfi olarak belirlenmis, riya ise münafiklik alameti olarak zikredilmistir. Nitekim Resulullah (sas), Islam’in dört temel dayanagindan biri olarak kabul edilen bir hadis-i serifte; “Din samimiyettir –nasihat-.” (Müslim, Iman, 1, 74) buyurmustur. “Ameller niyetlere göredir.” (Buhari, Bedü’l-Vahy, 1) hadisi de bu dört temel dayanaktan bir digeridir. Diger iki hadis-i serif sunlardir: “Kisinin malayaniyi terk etmesi güzel Müslüman oldugunu gösterir.”, “Sizden biri kendi nefsi için istedigini mü’min kardesi için de istemedikçe gerçek mü’min olamaz.”

Evrensel Hikmet ve Izleriyle Hac
Prof. Dr. Ali Akpinar

Hac sözlükte; mutlak olarak niyet etmek, delille galip gelmek, ziyaret etmek anlamlarina gelir. Terim olarak belli zamanlarda belli yerleri ziyaret etmek, Mekke’yi kast eylemektir. Hristiyanlikta çarmih anlamina kullanilan ve Ermenice bir kelime olan haç ile bir alakasi yoktur. Hac ibadetini yapana el-hac/haci denir, çogulu huccac olarak gelir. Hac, temeli Hazret-i Ibrahim peygambere ve hatta Hazret-i Adem’e kadar uzanan tarihi bir ibadettir. Zira haccin kalbi sayilan Allah’in evi Kabe, Hazret-i Adem tarafindan yapilan yeryüzünün ilk mabedidir. Daha sonra yikilan beyt, temelleri üzerine Hazret-i Ibrahim ve oglu Hazret-i Ismail tarafindan yeniden yükseltilmistir. “Dogrusu insanlar için ilk kurulan ev, Mekke’de, dünyalar için mübarek ve dogru yol gösteren Kabe’dir.” (Al-i Imran, 96) “Ibrahim ve Ismail, Kabe’nin temellerini yükseltiyordu.” (Bakara, 127)
Bir surenin de ismi olan hac kelimesi Kur’an’da dokuz kere, el-hac seklinde, bir ayette hiccü’l-beyt seklinde, bir ayette de el-hac seklinde geçmistir. Kullanimlarinin tamaminda kelimenin marife olmasi, haccin bilinen bir ibadet olduguna isaret etmektedir. Buna göre hac, öteden beri uygulanagelen belli bir ibadettir.

Firavun’un Helaki ve Hazret-i Musa (as)
Dr. Mahmud Esad Erkaya

Peygamberler nübüvvet vazifeleri geregi toplumun her kesimiyle muhatap olan, onlardan gelecek her türlü tepkiye gögüs geren seçkin sahsiyetlerdir. Hiç süphesiz onlarin tebligleri karsisinda en siddetli direnç gösterenler nüfuz alanlarinin daralmasini istemeyen izzet ve itibar sahibi hükümdarlar olmustur. Hazret-i Musa’nin peygamberlikle görevlendirilmesinin ardindan önündeki en çetin vazife de sarayinda büyüme imkani buldugu Firavun’u imana çagirma görevi olacaktir. Rabbinden aldigi nübüvvet vazifesiyle Misir’a varan Hazret-i Musa, kardesi Hazret-i Harun ile birlikte Firavun’un huzuruna çikarak peygamberligini ilan eder. Hazret-i Musa, ona, “Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi Allah tarafindan gönderilmis bir elçiyim. Bana düsen, Allah adina sirf hak ve hakikati söylemektir. Bakin, size Rabbinizden mucizeler getirdim. Israilogullarinin benimle birlikte Misir’dan çikip gitmelerine izin ver.” der.
Hazret-i Musa’nin bu sözleri üzerine Firavun öfkelenerek, “Biz seni küçük bir çocukken aramizda besleyip büyütmedik mi? Sen yillarca bizim yanimizda kalmadin mi? Gerçi sonunda yapacagini da yapmis, bir adamimizin canina kiymistin. Sen nankörün tekisin.” diye çikisir.

Kiyamet Ne Zaman Kopacak?
Abdullah Taha Orhan

O tanimadigimiz kisi [Cebrail Aleyhisselam], “Kiyamet ne zaman kopacak?” diye sordu.

Peygamber Efendimiz: “Kendisine soru sorulan, bu hususta sorandan daha bilgili degildir!” cevabini verdi. Adam:
“O halde alametlerini haber ver.” dedi. Resulullah Efendimiz:
“Annelerin, kendilerine cariye muamelesi yapacak çocuklar dogurmasi, yalin ayak, basikabak, çiplak koyun çobanlarinin, yüksek ve mükemmel binalar yapma hususunda birbirleriyle yarismalaridir.” buyurdular.
Adam kalkip gitti. Ben bir süre öylece kalakaldim. Daha sonra Peygamber Efendimiz:
“Ey Ömer, soru soran kimdi, biliyor musun?” buyurdular. Ben:
“Allah ve Resulü daha iyi bilir.” dedim. Resulullah Efendimiz:
“O, Cebrail idi, size dininizi ögretmeye geldi.” buyurdular. (Müslim, Iman 1, 5; Buhari, Iman, 37) Bu satirlar meshur Cibril hadisinin Hazret-i Ömer’in agzindan aktarimindan alindi. Hadisin bas tarafi daha meshur elbette. Bu kisimda Cebrail Aleyhisselam sirasiyla Islam, iman ve ihsanin ne oldugunu sorar Efendimize. Ardindan bir anda kiyamete geçer. Vaktinin ne zaman oldugunu Efendimiz de bilmedigini ifade eder. Bu sefer de alametlerini sorar Cebrail Aleyhisselam. Burada üzerinde durup düsünmemiz gereken pek çok nokta var. Hadisin Islam, iman ve ihsan kismiyla ilgili daha evvel çokça seyler söylenmis, üzerinde çokça düsünülmüs. Öyle ki bütün bir tasavvuf ilmi ve tarihi buradaki ihsan tanimi üzerine insa edilmis: “Allah’i görüyormusçasina ibadet etmek, zira sen O’nu (cc) görmesen de O (cc) seni görüyor.” Fikhin alaninin Islam, kelamin alaninin iman, tasavvufun alanininsa ihsan oldugu söylenmis. Fakat ihsandan sonra neden kiyamete geçildigi üzerine bir literatür olusmamis.

Veliler Çesmesinden Akan Nur
Ahmet Edip Basaran

Sözlerin büyükleri aslinda büyüklerin sözleridir. Sözün büyüklügü ise cesamette degil ruhtadir. Büyükler iki kadim kaynagin membainda kurmuslar cümlelerini: Kur’an ve sünnet. Onlar, dünyayi gözlerinde olabildigince küçülterek ermisler o büyüklüge. Biz onlara evliya diyoruz yani veliler. Sayilari da dokunduklari ve dokuduklari yüreklerin sayisi gibi belirsiz. Ilahi sirlarin, hakikatin, dünyanin ve ahiretin Müslümanca bir tercümesini okuruz onlarda. Isaretleri, mecazlari, daglanmis yürekleri ve mahviyet duygulariyla hepsi tek basina bir medrese olmus, insanlar o medreselerde yeni bastan kurmuslar kendilerini. 1119/1220 tarihlerinde Iran-Nisabur’da yasayan meshur mutasavvif-sair Feridüddin Attar’in Tezkiretü’l Evliya’si isbu velilerin önde gelen sahsiyetlerini derli toplu anlatan ilk eserlerden biri. Selçuklu döneminden bugüne Anadolu’da ilgiyle okunan eser, Allah dostlarinin hayatlarini menkibelerle, nasihatlarla, ahlaki ögütlerle ve meshur kissalarla anlatan nadide bir nur çesmesi gibidir adeta. Zaman ve sartlar ne denli degisirse degissin insanin fitrati hep ayni yerlerde dolasir durur. Nefs mücadelesi, zenginlik, fakirlik, dostluk, düsmanlik, umut, korku vb. insanin sahsiyetini yoguran bütün bu haller her zaman baslica meselemiz olmus. Dünya ve ahiret arasinda gerili bir sirat köprüsünde yasiyoruz adeta. Mesele bu dünyadaki sirati geçebilmek degil midir aslinda? Yoksa ahirete müteallik umutlarimizi neyle ve nasil koruyabiliriz?

(Yazilarin tamami derginin Temmuz sayisinda.)

GÜLBAHÇE ÇOCUK EKI

Ilim ve Irfan dergisi Gülbahçe Çocuk ekinde,
Arif Dede
Cesur Küçük
Melih Tugtag
Betül Nurata
Ahmet Demir
Seval Sahin Cevizci
Yazi ve çizgileriyle yer aliyor.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024