ILIM VE IRFAN | Mayıs | 2025 | DIGER YAZILAR
KULLUKTA ÖLÇÜ VE DEVAMLILIK
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM

Insanin en önemli meselesi ibadettir: Insan sadece Allah’a kulluk için yaratildigina göre, onun su dünyada en önemli ve öncelikli meselesi ibadet olmalidir. Ancak insanin çalisip para ve mal kazanma, yeme içme, uyuyup istirahat etme, seyahat etme, dostlariyla sohbet etme gibi bir yigin adetleri de vardir. Bu adetleri ibadete çevirmeye çalisma gibi önemli bir vazifesi daha vardir insanin. Insan bunu Islam öncelikli bir hayati tercih ederek elde edebilir. Ne yazik ki günümüz insaninin birçogu adetleri ibadete çevirme yerine ibadetlerini adete dönüstürmektedir.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ibadetlerini adetlere çevirmis olan kisilerin namazi hakkinda söyle buyurmustur: “Kimin namazi kendisini ahlaksizliktan ve çirkinliklerden alikoymuyorsa, namazi onu Allah’tan uzaklastirmaktan baska bir ise yaramaz.” (Taberani, el-Mucemü’l-Kebir, XI, 54; Heysemi, Mecmau’z-Zevaid, II, 258)

EL-KAVI (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Insanin her seye gücü, kuvveti yetmez. Bu sebeple her hal ve sartta her seye gücü ve kuvveti yeten, biricik kudret sahibi olan Allah Tealaya siginir. O’nun ezeli ve ebedi olusu, vacibü’l vücud olusu ile birlikte düsünüldügünde O’nun gücünün ve kudretinin erisemeyecegi hiçbir sey olabilemez. Cenab-i Hak için bir dalin ucunda bir yapragi yaratmakla daglari, denizleri, okyanuslari yaratmak arasinda hiçbir derece farki yoktur. El-Kavi ism-i serifini ilk elde O’nun sonsuz güç ve kudretinin bir tecellisi olan kainat kitabi üzerinden okuyabilecegimiz gibi, insan kitabi özelinde de okuyabiliriz. Insan kendisini -ki insan da Cenab-i Hakk’in yazdigi bir ayettir- Ilahi hikmetler muvacehesinde okuyabildigi müddetçe haddini ve hududunu bilir. Bir zikir cümlesi olan “La havle ve la kuvvete illa billah” (Bütün tasarruf, güç ve kudret Allah’a aittir.) sözü el-Kavi isminde mündemiç olan tevhidi hakikatin en güzel tezahür ettigi zikirlerden biridir ve mü’minler bu zikirle kendilerini her an terbiye ve tezkiye ederler.
Güç, kuvvet ve kudret. El-Kavi ismini bu üç kelimenin kilavuzlugunda daha iyi idrak edebiliriz. Kavi ismi, sözlükte “güçlü olmak, gücü yetmek, bir isi gerçeklestirmek için aklen ve bedenen yeterli olmak” anlamindaki kuvvet kökünden gelmedir ve Cenab-i Hakk’a nispet edildiginde “her seye gücü yeten, kudret sahibi” anlamina gelir. Kuvvet, kudretin kemal halidir ve O’nun kudreti, gücü tipki diger sifatlari gibi sonsuz ve sinirsizdir. Allah Tealanin gücü ve kudreti hiçbir beseri aklin erisemeyecegi, ölçemeyecegi bir hikmetle örülüdür. O’nun için zor veya imkansiz diye bir sey yoktur. Nasil olsun? Zor dedigimiz, imkan dedigimiz seyleri de yoktan var eden O’dur. Her sey O’nun dilemesiyle gerçeklesir. Kainatin düzen ve isleyisinde tek söz sahibi olan Cenab-i Hak, her türlü güçsüzlükten ve yorgunluktan münezzehtir. Allah Teala güçte, kuvvette ve kudrette essiz ve benzersizdir.

IBN HACER EL-ASKALANI HAZRETLERI
MERVE SAGAN

Tam adi Ebü’l-Fazl Sihabüddin Ahmed bin Ali bin Muhammed’dir. Ailesinin memleketi olan Filistin’in Askalan sehrine nispetle el-Askalani olarak taninmaktadir. Ibn Hacer, 22 Saban 773 tarihinde (28 Subat 1372) Eski Misir’da dünyaya gelmistir. Ibn Hacer’in babasi tüccar olmasinin yani sira ilimle mesgul olan bir kisiydi. Ilmi vizyona da sahip olan babasi, küçük olmalarina ragmen Ibn Hacer ve ablasini ilim meclislerine götürmeyi ihmal etmemistir. Yaklasik dört yaslarinda babasini kaybeden Ibn Hacer’e, hem ticaretle ugrasan babasindan hem de annesi tarafindan büyük bir servet miras kalmistir. Bu servetle müreffeh bir hayat süren Ibn Hacer, babasi tarafindan vefat etmeden önce biri alim Semsüddin Ibnü’l-Kattan ve ikisi de tüccar olmak üzere üç kisiye emanet edilmistir. Hamilerinden biri olan, dönemin önde gelen ticaret adamlarindan Zekiyyüddin Ebubekir el-Harrubi’nin yaninda bir müddet Mekke’de hayat süren Ibn Hacer, hafizligini yaklasik dokuz yaslarinda Sadreddin Muhammed bin Muhammed es-Sefti’nin elinde tamamlamistir. Yaklasik on iki yaslarindayken de yine Mekke’de hamisinin yaninda bulundugu süre içerisinde ilk hadis tedrisine baslamistir. Sahih-i Buhari’nin büyük çogunlugunu okudugu Abdullah bin Muhammed bin Abdullah bin Süleyman en-Nesaveri, Ibn Hacer’in ilk hadis hocasidir. Yani sira Ibn Hacer, Mekke kadisi Cemaleddin bin Zahire’den de bazi önemli hadis kitaplarini tedris etmis ve ezberlemistir.

YÜZÜNÜ HAKK’A DÖN VE BAGISLANMAYI DILE
HASAN BASRI DEMIR

Insan, asli vatanindan dünya arzina geldiginden beri türlü ahval ve makam içindedir. Kimi saadete kimi sekavete gidedurur. Insan nice sebeplerle dünya hayatinda bir süluk tutar, tuttugu yolu kendince yürür, kimi yolu nereye varir bakmaz kimi de bilmez gittiginden gayri yol. Hakk’a verdigi sözü hatirlayanlar ise Hak yolunu yürümeye gayret ederler. Bazisi bastan yola agah olur, bazisinin yolu basta sapada görünür de sonra dogru yola varir. Kimisi dogru yolda bulur kendini de yoldan habersiz gider. Kimisi sasar, yolu tasraya çikar… “Insan” ya iste bu kelime vaz edilmis bu mahluk için. Kimisi der “nisyan” da insandaymis. Unuturuz. Unutmak kula imtihan, bazen de kula nimet. Insan her seyin basinda Hakk’a verdigi sözü unutmustur. Allah Teala; resuller, nebiler, veliler, alimler ile insanlara asli vatani, Rablerini hatirlatmis, kullari uyarmistir. Yerde ve gökte sayisiz mahluk, nice harikulade isler ile sayisiz delillerini sunmustur. Akletmez misiniz, düsünmez misiniz, dinlemez misiniz?! Insanlari uyarmistir. Kimi teblige teslim olmus kimi iman etmis kimi emrin sahibine meftun olmus… Kimi de gafil kalmis, beri durmus, inkar etmis…

OLMAK VE GÖRÜNMEK
DR. KÜBRA ZÜMRÜT ORHAN

Öte yandan boya küpüne düsen çakal bu soruya dogrudan cevap vermekten kaçinir. Onun yerine “su güzelligime, su letafetime, su rengime bak”, “Allah lütfuna mazhar oldum” gibi ifadelerle “kendini” övmeye devam eder. Bunun üzerine diger çakallar tavusun bazi kabiliyetlerini zikrederek çakala tavus gibi yapip yapamayacagini sorarlar. Çakalin çaresizce bunu basaramayacagini itiraf etmesi üzerineyse su cevabi verirler: “Tavusun hil‘ati gökten gelir. Sen renkle, iddiayla ona nasil ulasabilirsin? ” Burada hem tüyleri boyanan çakalin hem de diger çakallarin sözleri önemli mesajlar içerir. Bir kere boya küpüne düsen çakal, bu renkliligin kendi asli özelligi olmadiginin, tüylerinin boyanmasiyla tavus haline gelmediginin, dolayisiyla kendini ve baskalarini kandirmaya çalistiginin farkindadir. Zira tavusun yaptiklarini yapamayacaginin bilincindedir.
Kendini gerçekten tavus zannetmesi ve her ne kadar beceremese de tavus gibi davranmaya çalismasi daha büyük bir gaflet içerisinde oldugunu gösterirdi ancak çakalin kendine dair farkindaligi bir ölçüde mevcuttur, bütünüyle kaybolmamistir.
Diger çakallarin “tavusun hil‘ati gökten gelir” demesiyse kisinin hakikatte sahip olmadigi bir seyi çabayla elde etmesinin mümkün olmadigina dikkatimizi çeker. Öte yandan göklerden gelen hil‘ate yeryüzündeki hiçbir seyin zarar veremeyecegine de isaret eder.

IÇIMIZDEKI ÇOCUGA DEGIL FETAYA KULAK VERELIM
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

“Içinizdeki çocugu öldürmeyin.”, “Içimde hep bir çocuk var.”, “Ben hep çocuk kalacagim.” ve benzeri cümlelerle sikça karsilasiriz günlük hayatta. Insanin içinde bir çocuk olmasi iyi bir sey midir? Bunu genelde sorgulamayiz. Bu dünyadaki kemal yolculugumuz cihetinden baktigimizda esasen çocukluk imrenilecek bir döneme tekabül etmez, zira çocukken nefsimiz henüz terbiye olmamistir ve ekseriyetle günü kurtarmanin, anlik kazançlarin pesindedir. Nitekim çocuk zihni de henüz olgunlasmamistir. Uzagi göremez. Uzun erimli düsünemez. Insani bu dünyada “özgür” bir tüketici olmaya indirgeyen modern liberal kapitalist zihniyet içinse çocukluk kendisine imrenilecek dönemdir. Dert, tasa yoktur ve keyfinin pesinden rahatça gidebilir çocuk. Bu açidan bakildiginda, mesela nefsimiz esasen bir çocuk gibidir. Sürekli cani bir sey çeker ve bizi ona mecbur kilmak ister. Kendisi “özgür” olurken bizi kendi kölesi haline getirmeye çalisir. Modern zihniyette insanin kisiligindeki dinamikler kaydigi, insan dogru tanimlanamadigi için sanki nefsin özgürlügü insanin özgürlügüymüs gibi anlasilir. Bu tabiiki “özgür bir tüketici” olmak için elverisli bir bakis açisidir. Peki insan, hayati bu dünyayla sinirli bir tüketiciden ötesi ise?

PEYGAMBER EFENDIMIZIN GIYIM KUSAM ADABI
ISLIM GÜMÜSTEKIN

Giyim kusam, bedenin korunmasina yönelik fiziksel bir ihtiyaç olmakla beraber ayni zamanda bireyin dini kimligini, toplumsal aidiyetini ve ahlaki durusunu yansitan bir göstergedir. Kur’an-i Kerim’de bazen bir ihtiyaç bazen de süs anlamlarina atif yapilan elbisenin, nitelik ve niceligi Müslümanlar için önemlidir ve bu hususta Hazret- i Peygamberin sundugu çerçeve örnek alinmistir. Vahyin gelmeye baslamasiyla birlikte Hazret-i Peygambere yönelik “Elbiseni tertemiz tut.” ve “Her türlü pislikten uzak dur.” (Müddessir, 4-5) ayetleri, sadece dis temizligin içerdigi bir temizlik anlayisi degil, bununla birlikte bu temizligin göründügü ahlaki ve temsili bir durusun vurgularini ortaya koyar. Konuyla ilgili daha genis rivayetler Kütüb- i Sitte içerisinde Kitabü’l-Libas, Kitabü’z-Ziynet veya Kitabü’l-Libas ve’z-Ziynet bölümlerinde yer alir.

Yazilarin tamami derginin 2025 Mayis sayisinda.

Muhterem Müslümanlar! Yüce Allah, bizlere O’nun saglam ipine simsiki sarilmamizi emretmis,...

Insan, hafizadan ibarettir. Evet çok iddiali bir ifade gibi duruyor ama hafizasini aldigimizda insandan geriye ne kalir ki…...

Ilim ve Irfan dergisinin Mayis 2025 sayisi kumar dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024