ILIM VE IRFAN | Haziran | 2019 | DIGER YAZILAR | Okunma: 995
Bayram Hakk’in Halka Ikramidir
Dr. Kübra Zümrüt Orhan

Sevinç ve eglence günü anlamina gelen bayram kelimesinin hangi kökten türedigi ve hangi dile ait oldugu net olmasa da kelimenin aslinin bez(m)ram seklinde Farsça olmasi muhtemeldir. Buna göre bayram, Farsçada; yiyip içme, konusup eglenme meclisi anlamina gelen bezm kelimesiyle; hos ve sevinçli manasindaki ram kelimesinden olusmus bir bilesik kelimedir. Bayramin karsiligi olarak Arapçada, iyd/ el-‘iyd kelimesi kullanilir. Bu kelimenin anlami ise; adet halini alan sevinç ve keder, bir araya toplanma günüdür. Kelimenin aslinin tekrar dönmek anlami tasiyan ‘ivd oldugu, bayram günleri her yil yeni bir sevinçle dönüp geldigi için bu kökten türedigi ifade edilir. Ramazan bayraminin karsiligi olarak Arapçada, oruca son vermek anlamina gelen fitr kelimesiyle birlikte iydü’l-fitr tamlamasi kullanilir. Ramazan orucu hicretin ikinci yilinda farz kilinmis, Ramazan bayrami da ilk defa bu sene kutlanmisti. Aslinda hem Ramazan hem de Kurban bayrami hicretin birinci yilinda belirlenmis fakat Peygamber Efendimizin Medine’ye varis tarihi 8 Rebiülevvel oldugundan o senenin Ramazan ve Zilhicce aylari geçmisti. Dolayisiyla her iki bayramin da kutlanmasina hicretin ikinci senesinde baslanmisti. Bayramlarin belirlenmesini o dönemin çocuklarindan olan Enes bin Malik (ra) söyle anlatmaktadir: “Hazret-i Peygamber Medine’ye geldiginde halkin eglenceyle geçirdigi iki gün vardi. Hazret-i Peygamber, ‘Bu iki günün özelligi nedir?’ diye sordu. ‘Cahiliye döneminde o günlerde eglenirdik.’ dediler. Bunun üzerine Resulullah söyle buyurdu: Süphesiz Allah sizin için o günleri onlardan daha hayirli olan Kurban ve Fitr bayramlariyla degistirdi.” Böylelikle Müslümanlar, kendilerini diger inanç mensuplarindan ayiran ve her biri bir ibadetle anilan iki bayrama kavusmus oldular. Her iki bayram da özel bir zaman dilimine aitti. Ramazan ayini oruç ve ibadetle geçiren Müslümanlar, bu ayin bitiminde sevinçle bayramlarini kutlamislardi.

Hayati Zamanla Programlamak
Dr. Ibrahim Tozlu

Hazret-i Peygamberin hayat tarzi, bir ömrün planli olarak ikame edilmesidir. Zira sünnet; izlenen yol, örnek alinan uygulamadir. Resul-i Ekremin yasadigi yolun anbean takip edilmesi anlamina gelir. Bu yüzden Efendimizin her ani ümmeti için önemlidir. Yüce Allah, “Allah’in Resulünde sizin için Allah’a ve ahiret gününe kavusmayi uman, Allah’i çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardir.” (Ahzap, 21) buyururken Efendimizi, en güzel örnek, üsve-i hasene olmakla tavsif etmis, dünya ve ahirette O’nun (sas) örnekliginde geçirilecek sürece dikkat çekmistir. Bu örneklik, her ne kadar dünyada ise de ahiret âleminde karsiligini ebedi olarak bulacaktir. Rabbimiz Teala, “Ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya, 35) ayetiyle bu sonsuz ahiret hayatina isaret etmektedir. Bu bakimdan su dünyada ömrün her ani sonsuzluk adina kiymetlidir. Ne var ki dünyada vakit hizla akip gitmekte, sonsuz -ebedi- âlem ise hepimizi beklemektedir.

Zekat Temizler ve Bereketlendirir
Prof. Dr. Ali Akpinar

Islam’in temellerinden biri olan zekat, temizleme ve artma anlamina gelir. Zekat vereni, alani, mali ve toplumu temizleyen bir ibadettir. Ayni sekilde zekat mali bereketlendirir, zekat verenin Allah katindaki degerini artirir. Söyle ki: Zekat, vereni temizler: Variyet sahibi zengin kisi, zekat vermekle bencillikten, dünyevilesmekten kendisini temizler. Zekat vermekle kalbi yumusar, digerkamlik duygulari harekete geçer, gönlü huzurla dolar.
Zekat, alani temizler: Zekat almak durumunda kalan fakir, zenginleri kiskanmaktan ve onlara düsman olmaktan kendisini temizler. Ayrica kanaatsizlikten, sükürsüzlükten arinmis olur.
Zengin ve fakir kisiler bilirler ki zenginlik ve fakirlik, su dünya hayatinin sinav sorularindan biridir. Tipki saglik ve hastalik gibi. Zengin variyetiyle sinanmaktadir, fakir yoksulluguyla. Dolayisiyla zengin, zekatini vermekle bu sinavi basarma çabasi içerisine girmektedir. Fakir de aldigi zekatla bu Ilahi yasayi koydugu için yüce Allah’a sükrederek, bu Ilahi yasaya uydugu için de zengin kardesine tesekkür ederek bu sinavi kazanma gayreti içerisinde olmaktadir.

Kurucu Bir Alim: Imam Matüridi
Sami Bayrakçi

En genel ifadelerle Ehl-i sünnet mezheplerinin önde gelenlerinden Matüridiye mezhebinin kurucusu, müfessir ve fakih olarak tanimlayabilecegimiz Imam Matüridi, bugün Özbekistan sinirlari içinde bulunan Semerkand sehrinde dünyaya gelmistir. Hayati hakkinda kaynaklarda çok az bilgiye rastlanmaktadir. Biz bugün kendisini daha çok eserleri ve fikirleri üzerinden degerlendirebilme imkanina sahibiz.
Hanefi alimler tarafindan; es-seyh el-imam ez-zahid reisü ehli’s-sünnet, imamü’l-hüda, imamü’l-mütekellimin ve musahhihu akaidi’l-müslimin gibi unvanlarla anilmistir.
Hicri 3-4, Miladi 10. yüzyilda yasamis olan Imam’in bir asra yaklastigi tahmin edilen ömrü, Abbasilerin merkezi otoritelerinin oldukça zayifladigi bir dönemde siyasi bakimdan hilafete bagli müstakil beyliklerden biri olan Samanogullari dönemine tekabül etmektedir. H. 333, Miladi 944 yilinda vefat eden ve Türk olduguna dair genel bir kabulün bulundugu Imam Matüridi’nin mezar tasina, Hakim es-Semerkandi, su ifadeleri yazdirmistir: “Bu, her seyini ilme adayan ve ilmin yayilip gelismesine harcayan bu sebeple eserleri övülen, ömrünün meyvelerini toplayan zatin kabridir.”

Gönülde Açan Bir Ask Çiçegi
Ahmet Edip Basaran

Konustugumuz dilin, Türkçemizin mayasi askla karilmis. Hoca Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye uzanan tasavvufun o öz suyunda demlenmis dil. Sadece dil degil gönül de merhamet de ayni ocaktan beslenmis. Insan diliyle bakar dünyaya, yani gönlüyle. Irfan ehli olan âsiklar dipdiri bir yürekle hem dilin hem gönlün ince isçiligini yapmislar. Iman, inanç ve o imanin, inancin çerçeveledigi bir davranis güzelligi kusatmis dört bir yani. Ilmin kusattigi surlar irfanla güzellesmis, nezaket ve merhamet nakislariyla bezenmis insanlar. Irfan bir nakis gibi islemis Müslüman cografyayi. Dört bir yandan. Bugün içinde ask, vecd, merhamet, nezaket, masumiyet geçen bütün cümlelerimizin dip sularinda o büyük irmagin akintilari dolasmaktadir. Öyle ya da böyle. Dil de gönül de geçmisin çiçekleriyle demetlenir ve hem bugünü hem gelecegi güzellestirir.

Tatile Dair Bazi Düsünceler
Kemal Özer

Yaz ve özellikle de bayramlar yaklasinca bir tatil edebiyati basgösterir. Bayramlarin tatile çevrilmesi, lüks otellerde büyük bedeller ödeyerek yiyip-içip yatma bahsine temas etmeden kelimenin kökenine bakmakta yarar var. Tatil; hareketsizlik, bos durma, tembellik manalarina gelen atalet kelimesinden türemistir. Tatil, faaliyete ara verme yani durdurma manalarina gelmekte. Evet, insanin istirahate, gezip görmeye ihtiyaci var. Ancak burada durup, bunun nasil olmasi gerektigine bakmak ve kaidelerini tespit etmek gerekiyor.
Hicri 2. asirda Cad bin Dirhem adli sapik düsünceli bir kisi, “Allah yaratti ve çekildi, artik tatil yapiyor.” iftirasinda bulunmustur. Bu iftira için de, bos ve hali olmak manasindaki atl -utûl- kökünden gelen muattila kelimesi kullanilmistir. Kaynaklarimizda çogu kez muattila yerine ehl-i tatil tabiri geçer.



(Yazilarin tamami derginin 82. sayisinda.)

GÜLBAHÇE ÇOCUK EKI

Ilim ve Irfan dergisi Gülbahçe Çocuk ekinde,
Arif Dede
Cesur Küçük
Melih Tugtag
Betül Nurata
Ahmet Demir
Seval Sahin Cevizci
Yazi ve çizgileriyle yer aliyor.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024