Bu derginin ilk sayisi Eylül 2012 tarihinde yayinlandi. Bu sayiyla
birlikte yedinci yilimiza girmis olduk. Bizleri bu günlere ulastiran
Rabbimize hamdu senalar olsun. Duamiz daha nice sayilarla huzurunuzda
olmaktir. Tevfik Allah’tandir ve süphesiz O’nun (cc) her seye gücü yeter.
Alti yillik zaman diliminde dergimize 100’den fazla yazar ve arastirmaci
makaleleriyle katki sundu. Bu süre zarfinda sayfalarimizda 1000’den fazla yazi
nesredildi. Sonuç olarak alti ciltlik büyük bir külliyat ortaya çikti. Hatalarimiz
olmustur muhakkak ama kasitli olarak yanlis yapmadik ve yanlisa yönlendirmedik.
Buna Allah sahittir ve O, ne güzel sahittir.
Ilkelere tam sadakat
Ilim ve Irfan Dergisi yayina baslarken sunu vadetmisti: Ne olursa olsun Kur’an,
sünnet ve selef-i salihinin izinden ayrilmayacak, seriatin uygun görmedigi bir
tek kelimeyi dahi sayfalarina koymayacak, bidat ve hurafelerden uzak duracak,
Islam’in ana omurgasi olan ehl-i sünnet çizgisinden asla taviz vermeyecek.
Felsefe ve kelamin karmasik labirentlerine ve zor meselelerine girmekten sakinirken
akli küçümsemeyecek, kalbe ve gönle vurgu yaparken muhasebe ve
muhakemeyi elden birakmayacak. Aklin yolu olan ilme ve kalbin yolu olan
irfana ayni tonda ve siddette vurgu yapacak, birini digerinin üstünde ya da
altinda görmeyecek. Geçtigimiz alti yilda, hamd olsun ki, bu hassasiyetlerimizi
koruduk ve elden geldigince bu hedeflerden sapmamaya gayret ettik.
Ilim ve Irfan Dergisi yayin hayatina baslarken, Islam’in yeryüzünde nesvu
nema bulmasinda kritik öneme sahip olan tasavvufu, en saf ve güvenilir kaynaklardan
anlatmayi ve yorumlamayi hedefledi. Islam seriatiyla çerçevelenmis
olan ve hal ile kal arasinda bir denge kuran tasavvufun, dün oldugu gibi bugün
de insanlar için ekmek kadar, su kadar hayati bir fonksiyona sahip olduguna
inandi. Bundan dolayi tasavvuf tarihinin büyük sahsiyetlerini tanitmayi,
ögretilerini anlatmayi kendine ödev olarak belirledi. Dergimiz, Naksibendi-
Haznevi Tarikatinin mürsidi Seyh Muhammed Muta’ Haznevi Hazretlerinin
rehberliginde geçtigimiz alti yil boyunca bu ilkelere siki sikiya bagli kaldi ve
yolun öncülerinin izini sürmeye gayret etti. Binlerce hamd olsun Allah’a.
Bu dergi, geçtigimiz alti yil boyunca kemiyetten çok keyfiyetin derdini güttü. Hakikatin bazen garip ve yalniz kalabildigine inanarak, tiraj ugruna sözünü ayaga düsürmemeye çalisti. Söylediklerinin müsterisinin çokluguna degil hak ve hakikate uygun olusuna azami derecede dikkat etti.
Gelenege hürmet
Ilim ve Irfan Dergisi, 14 asirdir dilden dile, gönülden gönüle devredilen irfani gelenegin bir takipçisi ve o kutlu yolun bir izcisi olarak yola çikti. Gelenegi de eskide kalmis, pörsümüs, eskimis olarak degil, kendi içinde sürekli yenilenen, geçmisle irtibatini koparmadan yeni olani da içine alan bir anlayisla ele aldi. Bu hassasiyetle gelenegin altin sayfalarini bugüne tasimaya çalisti ve daima, bugünden geçmise bakmayi denedi. Bundan dolayi da alti yil ve yetmis üç sayi boyunca, geçmiste olanlari aktarip geçmek yerine, onu bugün için anlamli kilan noktalara egilmeye ve onlari canli tablolara dönüstürmeye gayret etti.
Özellikle dijital çagi denilen bu dönemde malumata ulasmak kolaylasti ama onun ne kadar sahih oldugu meselesi ciddi bir problem haline geldi. Hususen din konusunda tam bir bilgi karmasasi ve kirliligi yasadigimiz, ehlinin malumudur. Bundan dolayi dergimiz, sanal ortamlarda dolasan ve bilgi diye takdim edilen malumata hep ihtiyatla yaklasti. Bu ortamlardan gelen bilgileri, imkanlari ölçüsünde test etmeye büyük özen gösterdi.
Bu dergi, ümmetin sorunlarina egilirken dar ve kisir politik tartismalara girmekten itinayla uzak durdu. Inandigini söylemekten imtina etmedi ama tefrikayi ve ihtilafi derinlestirecek bir üsluptan da daima kaçindi. Islam dünyasinin devasa soru ve sorunlarina kendi durdugu ve baktigi yerden egilmeye çalisti ama kuru sloganlara, holiganizme ve ayagi yere degmeyen ütopik ve hayali nutuklara da asla prim vermedi. Ehl-i sünnet çizgisindeki herkesi kardes bildi ama bu topraklarin asirlar içinde olusturdugu tecrübeye de büyük deger verdi. Bundan dolayi evrensellik iddiasina yerel olani kurban etmemeye çalisti.
Bütün bunlarla beraber dergimiz, her sayisinda temiz ve mümkün oldugunca anlasilir bir üslup kullanmaya deger verdi. Ayni sekilde tasarima ve görsellige de içerik kadar özen gösterdi.
Yayin periyoduna riayet
Bilen bilir, süreli ve periyodik yayincilik çok zor istir. Her ayin basinda bu dergiyi okuyucuya ulastirma, yetistirme telasi basli basina bir stres ve gerilim sebebidir. Neticede bu iste birçok partneriniz var ve onlarla senkronize olarak yürümeniz gerekir. Her seyden önce dogru konulari ve basliklari belirlemeniz lazim. Gündeme mahkum degilsiniz ama onu büsbütün de yok sayamazmisiniz. Öte taraftan yazarlariniz var ve onlar sizin için, belirlediginiz konularda yazi ve makale üretirler. O trafigi dogru kurgulamaniz gerekir. Sonra, gelen yazilarin editöryal kontrolden geçmesi, redakte edilmesi, basliklandirilip spotlarinin belirlenmesi süreci var. Bu süreçte yazi isleri olarak gelen tüm metinleri kelime kelime okumali ve elden geçirmelisiniz. Sonra tasarim süreci baslar. Yaziyi dogru görsellerle bütünlestirmeniz ve göze hitap eder bir hale getirmelisiniz. Tabi burada tasarim ile yazi isleri arasinda ortak bir bakis açisinin olmasi lazim. Sonrasinda matbaa ve baski süreci gelir. Ardindan kargoyla muhatap olursunuz. Oradan da büyük merkezlere ulastirilmasini yakindan takip etmelisiniz. Merkezlerden okuyucuya ulastigini gördügünüzde rahatlarsiniz. Ama bu çok uzun sürmez çünkü zaman su gibi akiyor ve sonraki sayinin hazirliklarina hemen baslamalisiniz. Tabi bu arada isin muhasebe ve idari boyutlarini da gözden kaçirmamalisiniz.
Görüldügü gibi uzun bir zincir söz konusu ve perde arkasinda bir çok insanin emegi ve çabasi var. Bunlardan birinde bir aksama oldugunda, zincirleme olarak bu digerlerine de sirayet eder ve sonuç olarak yayinin okuyucuya ulasmasini geciktirir. Allah hamd olsun ki, bu alti yillik süre içinde yayin periyordumuza hep sadik kaldik ve hiç sasmadan her ayin ilk günlerinde dergimizi okuyucumuza ulastirmaya muvaffak olduk.
Yepyeni bir tasarim
Bu sayiyla birlikte yedinci yilina giren dergimiz, ilk günkü heyecanini ve hassasiyetini korumaya devam ediyor. Bundan sonra da kurulus ilkelerine bagliligini sürdürecek ve rotasindan en ufak bir sapmaya göz yummayacaktir. Varlik nedenini bir an için bile aklindan çikarmayacak, popüler ve dönemsel rüzgarlara asla yelken açmayacaktir. Insallah.
Yedinci yila girisimiz vesilesiyle, her üç yilda bir yaptigimiz gibi, tüm tasarimimizi yeniledik. Daha dinamik ve canli, görselligi daha ön planda olan bir tasarima geçtik. Bu sayidan itibaren gördügünüz bu yeni tasarimin zamanla daha da oturacagini ve zenginlesecegini belirtmek isteriz.
Daha önce de ifade ettigimiz gibi Ilim ve Irfan Dergisi, dava sahibi olmayi önemser ama iddiali olmaktan ve görünmekten mümkün mertebe imtina eder. Dolayisiyla bastan itibaren söylediklerimizi bir iddia olarak degil de, bir dert ve dava olarak dile getirdigimizi belirtmek isteriz. Islam dünyasinin ve Müslümanlarin meseleleri çok büyük, sancilari çok derin. Hele içinden geçtigimiz dönemde bu krizler çok daha büyük ve yikici olmaya basladi. Bizler de, elimizdeki bu imkanla çareler aramaya çalisiyoruz. Amacimiz, kisisel olarak “hac yolunda bir karinca”, kurumsal olarak da “Ibrahim’in atesine su tasiyan bir karinca” olmaktir.
Gayret bizden, tevfik Allah’tandir.