Babam Seyh Hazretlerinin çesitli etkinliklerde yaptigi konusmalarda veya camilerde, genel ve özel mekanlardaki sohbetlerinde, Müslüman kardesleriyle bir araya geldigi vakitlerde ifade buyurdugu gibi, ben de onun ilkelerini ve Hazret-i Peygamberin, sahabe-i kiramin yolunda olma özelligiyle belirginlesen davasini izah etmeye çalisacagim. Sunu hemen belirteyim ki onun davasi, pek çok insanin, ulema ve mürsidin iltifat edip egilim gösterdigi ve bu yüzden de pek çok insanin, alim ve mürsidlerin irsad ve hizmetlerinden mahrum kaldigi temel iki noktadan uzaktir: Birincisi; dünyalik elde etme çabasi. Ikincisi; günlük siyasete, politikaya girme.
Pek çogunuz biliyorsunuz ki Seyh Hazretleri, sürekli olarak bu konuda meydan okuyor ve insanlara su çagrida bulunuyor ve diyordu ki: “Irsad kürsüsünde oturan mürsidin çagrisi sadece Allah rizasi için olmalidir. Sözlerinin dinlenir olabilmesi için yalnizca Allah yoluna çagirmali, daveti Islam için olmalidir. Çünkü herhangi bir grup adina hareket ettigi takdirde sözleri hak ve gerçek de olsa baska grup mensuplari bu sözlere iltifat etmez ve kendisinden kaçarlar.”
Seyh Hazretleri sohbetlerini umuma yönelik olarak yapiyor, herkes kendisinden iffet ve nezaket mesajlari ögreniyordu. Onun sohbetleri bir bakima, yapilan yanlislari düzeltici ve insanlari uyarici nitelikte oluyordu. Zaten mürebbinin, egiticinin ve mürsidin görevi sözden ziyade uygulama olmalidir. Onlarin yaptiklari, büyük fedakarliklarla dolu hizmetlerdir; bos ve kuru laflarla isleri olmaz. Bu yüzden farkli gruplara mensup pek çok insanin çesitli yerlerden Seyh Hazretlerinin dergahina kostuklarini gözlerimizle müsahede ediyorduk. Hatta bu etkinliklerde meydana gelen bu olaganüstü kalabaliklar, çok çesitli insanlarin olaganüstü ilgi ve alakasi Seyh Hazretlerinin davasinin ve çagrisinin sadece ve sadece Allah rizasi oldugunu gösteriyor. Seyh Hazretleri yalnizca Allah rizasi için çalisiyor, sadece Islam için gayret ediyor ve herhangi bir fark ve ayirim gözetmeksizin bütün Müslümanlara iyilikte bulunuyor, hizmetler sunuyordu. Ben de tipki babam Seyh Hazretlerinin sizlere söyledigi gibi sunlari söylemem gerekiyor: Biz siyaset adamlari ya da dünyalik liderler degiliz; biz sadece ve sadece Hakk’a ve Islam’a çagiran Allah’in dervisleriyiz. Biz Islam’a aidiz ve bütün insanlar için variz. Bu saglam yoldan ayrilip bizleri dünyalik arzulari, kisisel gayeleri ve siyasi emelleri için kullananlarla ilgimiz yoktur. Haznevi ailesi ile olan akrabalik derecesi ne olursa olsun hiç fark etmez, durum degismez; biz onun yaptiklarindan mesul degiliz. Hiç kimse baskasinin günahindan sorumlu tutulmaz, hükmü geregi yanlis yapanlarin hal, hareket ve davranislarindan sorumlu tutulmamamiz gerekir. Yanimizda yetismis hocalarimizdan ya da talebelerimizden biri olmasi veya Haznevi soyadini tasiyan kimselerden olmasi sonucu degistirmez. Hatta -Allah korusun- ben bile Seyh Hazretlerinin ilkelerinden uzaklassam bana sunu söylemelisiniz ve söyleyiniz, deyiniz ki: Senin sergiledigin davranislarin, atalarinin üzerinde bulundugu yol ile ilgisi yoktur.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Nisan sayisinda, sayi: 68)