Islam büyük bir düsünce gelenegi üretti ve onu gelistirerek, zenginlestirerek günümüze kadar getirdi. Felsefeye, edebiyata, kelama, mantika, paha biçilemez degerde katkilar sundu. Tefekkürü önemsedi, aklin her firsatta altini çizdi. Teorik tartismalardan hiç kaçmadi, büyük filozoflar yetistirdi. Hikmeti ve bilgiyi övdü, Müslümani bütün düsünce ve bilgilerin varisi ilan etti. Vücud, metafizik, kader, soyut varliklar üzerine kütüphaneler dolusu kaynak sundu, nazari bilgiye büyük bir önem atfetti. Ama bütün bunlarin dogrulugu, Islam’i “salt” bir düsünce dini yapmaya yetmez.
Büyük hikayeleri de bulunan; toplumun yönetiminden kainatin isleyisine, astronomiden kuantum fizigine kadar her alanda sözü olan ama küçük hikayeleri asla iskalamayan, onlari bütüne feda etmeyen bir din Islam. Birini digerine feda etmedigi gibi, hangisinin küçük, hangisinin büyük oldugunu da bizim bilemeyecegimizi ögretti bize. Aç bir kediyi doyurmak ile kainat çapinda büyük sözler söylemek, astronomi alaninda büyük bir sey kesfetmek arasinda bir nitelik farki, bir kategorik ayrim gözetmedi. Yani “afak”a “enfüs”ü feda etmedi, ikisine de ayni tonda ve siddette vurgu yapti.
Günümüzde ise; belki de tarihin hiçbir döneminde görülmemis bir Müslüman tipiyle karsi karsiyadir dünya: Islam düsüncesini, fikriyatini çesitli platformlarda cansiperane bir sekilde savunan ve ama Islam’a hayatinda yer açmayan; adaletin kökeninin Islam oldugunu söyleyip adil davranmayan, paylasmanin faziletini anlatip servet biriktiren, kardeslikten dem vurup kardeslik hukukunu gözetmeyen, ana-babaya karsi sorumluluklarimizi hatirlatip onlara zerre deger vermeyen, tevazudan söz edip kibrinden yanina yaklasilamayan insanlar… Bu akil almaz durum, Islam’in, gittikçe bir fikir kulübü gibi algilanmaya basladigini ve hayati derecede büyük bir krizle yüzyüze oldugumuzu göstermektedir. Beni daha fazla dehsete düsüren ise; Islam adina konusan, yazan ve düsünce üretenlerin, Islam’in gündelik hayattaki en sik görünen yüzü olan namazi -ikame etmeyi geçtim- günde bir vakit bile kilmamalaridir.
Neden kilmak ve ikame etmek? Çünkü namaz için kullanilan “ikame etmek” sadece kilmak degil, ayakta tutmak demektir. Hayati, namaz sütunlari ile güçlendirmek, günün belirli vakitlerine serpistirilen namazla yenilenmek, onunla günün her anina ibadeti yaymak, kesintisiz halde “abid” olmak. Ibadet dedigimiz sey zaten tam olarak kulluktur ve her seyi olmamakla birlikte namaz bunun en önemli göstergelerinden biridir.
Tabi su noktayi da vurgulamadan geçmemek gerekir: Müslümanin ibadeti namazla baslayip biten bir sey de degildir. Her an ubudiyyet halindedir o, helal çalisarak, adaletle hükmederek, tebessüm ederek, merhametli davranarak ve bu arada namaz kilarak bu kullugunu kesintisiz olarak sürdürür. Dolayisiyla kullugun hapsedilecegi bir alandan söz edilemez. Bütün dünya ibadethanedir inanmislar için.
Ibadet Müslümanin hayatinin arka planindaki fondur. Günlük sorumluluklarini ifa ederken bu arka planla hep gözgöze gelir. Onun hayatinda din ve dünya, ibadet ve diger alanlar diye bir ikilige yer olmadigi gibi, düsünmek ve yapmak diye bir ikilem de yer bulamaz. Bu nedenden, tevhidi yalnizca yaraticiyi birleme olarak görmenin yanlis oldugunu söyler büyüklerimiz. Tüm varligin birligi ve bütünlügüdür tevhid; varliktaki ahenktir. Varliktaki farklar birbirini tamamlar ve güçlendirir ama nihayetinde bu sesler tek bir sese dönüsür. Ayni sekilde düsünmek ve bunun üretime dönüsmüs sekli olan yazmak eylemini de, yasamanin karsiti gibi sunamayiz.
Günlük kosturmalarimiz, insan iliskilerimiz söylediklerimizin test edildigi, düsüncelerimizdeki samimiyetin sinandigi alanlardir. Düsünce, hayatin alanini genisletmez hatta çogu zaman daraltir ve ondan uzaklastirir, ama hayat düsünceyi gelistirir ve zenginlestirir. Hayatta karsiligini göstermedigimiz hiçbir iddia makbul ve geçerli degildir. Tam da bu sebepten tüm dünyanin faydalandigi büyük buluslari yapan inançsiz bir adama karsin günlük ibadetlerini asgari düzeyde yerine getiren inanmis bir adami tercih etmemiz emrolunmustur bize. Inancimiza göre biri, kendinden baska kimseye faydasi dokunmamis bile olsa Peygamberlerle hasrolacak, digeri ise büyük düsünce ve buluslarina ragmen imansiz gitmisse kaybedenlerden olacak.