SAADETTIN ACAR | Kasım | 2017 | BASLARKEN
Ilahi dinlerin sonuncusu ve aslinda önceki tüm dinlerin de adi olan Islam, Peygamber Efendimizle en mükemmel halini almis ve vahiy O’nunla (sas) birlikte kesilmistir. Bununla birlikte, dinin özünü ve usulünü hedef alan sinsi müdahaleler hiç kesilmemis, dini rayindan çikarma çabalari hiç bitmemistir. Bu müdahaleler, Mogol istilalari ve Haçli seferleri gibi bazen onu direkt hedef haline getirme olarak, bazen de içeriden, hak suretine bürünmüs bidat ve hurafeler seklinde olmustur. Fakat dinin temel kaynagi olan Kur’an-i Kerim ve onun uygulamasi ve can almis hali olan Sünnet-i seniyye, orada, sapasaglam bir sekilde durdugu için, bu saldirilar ve içeriden çökertme çabalari daima akamete ugramis, dine yönelik müdahaleler asla basarili olamamistir.
Tabii kaynaklar saglam bir sekilde orada duruyor ama onlari, çaginin ruhuna uygun olarak okumak ve tecdit etmek de agir bir vazifedir dogrusu. Bu her babayigidin harci da degildir. Buna ragmen, zaman ve mekanin degisimine paralel olarak dinin temel kaynaklarini yeniden yorumlama ve okuma çabasi Islam tarihinde kesintisiz bir sekilde devam ettirilmis, bu agir vazifeyi her dönem üstlenen yildiz sahsiyetler olmustur. Bu mübarek zatlar, dini adeta ilk günkü safiyetine ve asliyetine irca etmis, döndürmüslerdir.
Iste o büyük müceddidlerden birisi de Imam-i Rabbani Hazretleridir. Islam’a yönelik dahili ve harici birçok saldirinin oldugu bir dönemde büyük Imam, muazzam bir gayret ortaya koymus, dine yönelik tüm sapkin akimlarla dört koldan mücadele etmis, hem fikri ve ilmi planda, hem de kürsü ve meydanlarda buna karsi direnmis, bidat ve hurafelere savas açip Ehl-i sünnet anlayisini adeta yeniden tahkim etmis, bu büyük mücadele ve mücahedesinden dolayi da neredeyse ittifakla “ikinci bin yilin müceddidi” olarak nitelendirilmistir.
Imam-i Rabbani’nin fikri anlamda en öne çikan tarafi, kanaatimizce, akil ve nakil arasinda kurdugu saglam bagdir. Ki onun uyguladigi bu yöntem kendisinden sonra da adeta bir silsile seklinde günümüze gelmis, gelistirdigi üslup kendisinden sonraki tüm alimler için bir örnek teskil etmistir. Kendisinden yaklasik bes asir önce Imam Gazzali tarafindan çerçevesi çizilen akil-nakil iliskisinin mükemmel bir uygulamasini onda görüyoruz. Gazzali Hazretleri, yükte hafif pahada agir eseri Kanunu’t-Tevil’de, akil-nakil iliskisine yaklasimlari açisindan insanlari su bes sinifa ayirir: “1. Bütün düsüncelerini sadece nakli bilgilere hasrederek ifrata düsenler. 2. Bütün bakislarini akla tahsis ederek tefrite düsenler. 3. Akli esas alarak, fazla arastirmaya gerek duymadan nakli ona tâbi kilanlar. 4. Nakli asil kabul edip fazla arastirmadan akli ona tâbi kilanlar. 5. Hem nakli hem de akli birlikte, esit iki asil olarak kabul edip ikisinin arasini cem ve te’lif etmeye çalisanlar.”
Imam, bu tasnifi yaptiktan sonra, ilk dört grubun yanlis yolda oldugunu beyan eder ve “dogru ama çok zor” diye tanimladigi besinci gruba dair sunlari söyler: “Orta yolu savunan bu grup, hem akli hem nakli (müstakil) birer asil kabul edip her ikisini de cem eden, bir araya getiren bir anlayisa sahiptir. Bunlar akil ile nakil arasinda gerçekte bir çeliski oldugunu kabul etmezler. Akli tekzip eden, nakli ve ser’i de tekzip etmis olur. Zira ser’in ve naklin dogrulugu ancak akil ile bilinir. Aklin sehadeti itimada sayan olmasaydi sadik ile kazibi, hakiki peygamber ile yalanci peygamberi yekdigerinden ayirmak mümkün olmazdi. Ser’i ve nakli bir bilgi ancak akil ile ispat edilebilirken, ser’i bir bilgi akli nasil tekzip edebilir? Hem akla hem de nakle layik olduklari ehemmiyeti veren bu grup hakikat üzeredir. Çok dogru ve saglam bir metoda basvurduklari muhakkaktir. Ancak bunlar, sarp bir yokusa tirmandiklarini, aradiklari seyin pek kolay elde edilebilir bir sey olmadigini, zor bir yola saptiklarini da bilmelidirler. Bunlarin tutmus olduklari yol öyle herkesin kolaylikla yürüyebilecegi arizasiz bir yol degildir. Bu metodun bazi yönleri kolay görünse de pek çok yönden oldukça zordur.”
Kabul etmeli ki Imam-i Rabbani, bu ince ve zor noktayi yakalamis en önemli Islam alimlerinden biridir. Mektuplarinin ve diger eserlerinin, bu noktada kur¬dugu dengeyle de ayrica degerlendirilmesi gerektigini düsünüyorum.
63 yasinda vefat eden Imam’a dair böyle büyük bir dosya yapma fikrinin 63. sayimiza denk gelmesi, tamamen bir tevafuk eseri oldu. Bu, hesapladigimiz bir durum degildi dogrusu. Yine Imam’in bu ay gibi bir Safer ve Kasim ayinda vefat ettigini de dosyayi belirledikten sonra ögrendik ki, bu da bizim açimizdan bu sayinin anlamini ve degerini artirdi.
Bu ay, konunun önemine binaen, dergimizin tamamini büyük Imam’a ayirdik. Kiymetli yazarlarimiz, bu büyük alimi çesitli yönleriyle ele alan kiymetli yazilar kalem aldilar. Sonuç olarak da, hakikaten arsivlik çok güzel ve özel bir sayinin hazirlanmis oldugunu hamd ederek, gördük. Bu vesileyle emek veren bütün dostlarimiza tesekkür ediyor, burada yazilanlarin Imam-i Rabbani Hazretlerinin daha iyi anlasilmasina vesile olmasini diliyoruz.
Allah Teala bizleri, Efendimizin ve O’nun (sas) yolundan giden Imam-i Rabbani gibi büyüklerin sefaatlerine nail etsin. Amin.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016