Yüce Allah, insani yaratirken akilla birlikte sehvet duygusuyla da onu donattigindan insanoglu, günah islemeye elverisli bir özellige sahiptir. Kuskusuz yüce Allah, nebi ve resulleri bu kuralin disinda birakarak onlari korumus ve günah islemekten uzak tut¬mustur. Bu baglamda insanlar çesitlilik arz ederler, bir kismi pervasizca büyük-küçük demeden bütün günahlari isler ve buna israrla devam eder. Hatta kendisini taat ve ibadet eden insanlardan daha üstün görür. Diger bir kismi ise günah isleme bir yana, ibadette ufak bir ihmali bile olsa büyük pismanlik duyar, büyük günah islemis gözüyle kendisine bakar. Örnegin cemaatle namaz kilmayi kaçirdigi zaman huzuru bozulur, kendisini büyük bir suç üstlenmis gibi görür. Kuskusuz bu, Allah korkusundan ve Ilahi gözetlemeden kaynaklanmaktadir. Insanlar farkli farklidir. Biri digerine benzemez, bir kismi daglar misali güçlü, kuvvetli ve köklü bir iman sahibiyken diger bir kismi örümcek agi gibi her an yikilip bozulmaya elverisli, zayif ve ciliz bir imana sahiptir.
Akilli insan kendisini sorgulamaktan geri kalmaz. Her gün her an yasadiklarinin muhasebesini yapar. Yaptigi güzel islere karsilik Allah’a sükredip devami ve kabulü için O’na (cc) yalvarir, çogaltmasi niyazinda bulunur. Günah islemisse pismanlik duyar, tevbe eder. Kirik bir kalple affini diler, isledigi suçun itirafiyla magfiret diler. Is yeri isleten tüccar ne yapar? Kar getiren faydali esyayi devam ettirir, zarar ettiren malzemeyi dükkanina getirmemeye çalisir. Müsterinin iltifat etmedigi kalemlerde israr olmaz. Iste bunun gibi beser olma hasebiyle günaha bulasan insanin süratle tevbe etmesi beklenir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Mayis sayisinda, 57. sayi)