Ben, Allah’in aciz kulu, babam Seyh Hazretlerinden sunlari duydum, buyuruyordu ki, “Tarikatimiza intisap eden müridin yapmakla mükellef oldugu birtakim temel görevler vardir. Öncelikle, müridin, itikadini düzeltmesi; Allah’a, meleklerine, kitaplarina, peygamberlerine, ahiret gününe ve hayriyla-serriyle kaderin Allah’tan olduguna inanmaktan ibaret olan imanin sartlarini ögrenmesi ve kavramasi gerekir.
Ikinci olarak da, kelime-i sehadet getirmek, namaz kilmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve gücü yetiyorsa hacca gitmek, seklinde sayilan Islam’in sartlarini ögrenip geregini yapmasi gerekir.”
Tarikata giren mürit, okula kaydolan ögrenci gibidir. Nasil ki okul, ögrencinin elinden tutup yavas yavas ilerletiyor ve ögrenmesi gereken konulari ögretiyorsa müridin tarikattaki durumu da aynen böyledir.
Önce seriat sonra tarikat
Mürit, gerçek bir mü’min olabilmek için inancini düzeltip saglamlastiracak, hakiki bir Müslüman olmak için de Islam’in sartlarini ögrenip geregini yapacaktir. Bu gayret ve çabasi sonucu hakiki bir mü’min ve müs¬lim olabilecektir. Aksi takdirde tarikatin faydasindan söz edilebilir mi? Akidesini saglamlastirma ve Islam’in sartlarini yerine getirmeye çalisma söz konusu degilse tarikata girmenin ne faydasi olabilir ki? Seyhimizin tarikati cehaletin, bilgisizligin yolu degil, seriat-i Muhammediye’nin yoludur.
Allah makamini ali etsin, babam Seyh Hazretlerinin söyle buyurdugunu duydum, “Bir kisim insanlar tesbih tasiyip vird çektikleri ve gece namazlarini kildiklari halde farz namazlarini kilmayan tariku’s-salatlardan sayiliyorlar. Çünkü, aziz kardeslerim, bu adam namaz kilarken Fatiha’sini yanlis okuyorsa namazi geçerli olabilir mi? Kesinlikle hayir. Fatiha’si dahi yanlis olan bu insanin tarikattan istifade ettigi söylenebilir mi? Diger bir kismi da kelime-i sehadeti dogru sekliyle telaffuz etmekten aciz. Sehadet kelimesindeki olumlu ve olumsuz vurguyu yapamiyor, düzeltmek için de çaba göstermiyor. Bilindigi gibi biz, sehadet kelimesinde önce, La ilahe deyip bütün batil ilahlari yok edip olumsuzluk vurgusu yapiyor, ardindan da illallah diyerek Allah’in ilahligini ve Rabligini ispat ediyoruz. Önce nefi sonra ispat: Yoktur ilah, Allah’tan baska. Bu anlam vurgulanmadigi zaman gerçek Müslüman olunmaz.”
Aziz kardeslerim, müridin Ilahi emir ve yasaklari ögrenip geregini yapmasi zorunludur. Ardindan mürit, nefsini arindirmaya gayret ederek onu, günahlara sebep olan hastaliklardan uzak tutmaya çalisacaktir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Mart, 2017 sayisinda.)