Allah’in aciz kulu olarak, merhum babam Seyh Hazretlerinden sunlari isittim: Naksibendi- Haznevi tarikati seriat-i Muhammediye’nin ta kendisidir. Bu tarikatin usul, prensip ve adabi ise Allah’in dinine baglanmayi saglayan önemli bir araçtir. Bu sayede kisi, Ilahi emirleri yerine getirip yasaklarindan kaçinir ve Islam’in ana hedefi olan saglam bir inanca sahip olur.”
Bu sebeple bu tarikata baglanan kimse Hazret-i Peygamberin yolunu takip etmek zorundadir. O’nun (sas) sünnetini uygulayacak ve ahlakiyla ahlaklanacaktir. Taat ve ibadet gibi Ilahi emirlerini ifa edecek ve yasaklarindan uzak duracaktir. Zaten takdir edersiniz ki bu hususlar sadece tarikata girenin degil her Müslümanin yükümlü oldugu islerdir. Baska bir tabirle, ben Müslümanim diyen her insanin haramdan uzak durmasi, dini vecibeleri yerine getirmesi, Hazret-i Peygamberin ahlakiyla ahlaklanmasi zorunludur.
Ancak üzülerek belirteyim ki, Müslümanlarin çogu bu sorumluluktan uzaklasmislar, nefs ve sehvetlerine yenik düsmüslerdir. Dünyevi mesguliyetlere daldiklarindan Allah’in emirlerini terk etmislerdir. Nefsleri onlari Allah’tan uzaklastirmistir. Zaten nefsin isi sürekli olarak kötülügü emretmektir.
Yüce Allah’a sonsuz sükürler olsun ki, Naksibendi- Haznevi tarikatinin prensipleri Müslümanin temel görevlerini yerine getirmesini saglayan muhtesem bir vesiledir. Telkin ettigi adap sayesinde Müslümanlarin dinlerine baglanmasi yüce Allah’in Haznevi seyhine ihsan ettigi büyük bir lütuf ve ikramdir. Bu ilkeler sayesinde Müslümanlarin dinlerine sarildiklarini, Hazret-i Peygamberin ahlakiyla ahlaklandiklarini ve çok güzel bir konuma geldiklerini hep birlikte müsahede etmekteyiz.
Bu güzelligin en belirgin göstergesi, her türlü dünyevi ve siyasi menfaatten uzak bir sekilde bir araya gelen bu muhtesem topluluktur.
Seyhin esigindeki bu hatmeler, sohbetler; halkin taat ve ibadetlere yönelisi, haramdan uzak durusu, fisk ve fücurdan, zulüm ve haksizliktan temiz olusu bu güzelligin ispatidir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Eylül (2016) sayisinda.)