Ilim ve Irfan dergisi 41. sayisi (Ocak, 2016) kardeslik dosyasiyla çikti. Tasavvuf çevrelerinde ihvan kelimesiyle de ifade ediliyor kardeslik. Önce refik sonra tarik seklinde bir düstur haline gelen kardeslik, hayatin, halin, kalplerin birlikte yol alabilmesidir. Bu yol ve yolculuk Hakk’a giden bir çizgi takip ederse sonu selamettir.
Irfan ve hikmetle yogrulmus olan kültürümüzün güzel bir sözüdür: Önce refik sonra tarik. Önce yoldas sonra yol anlamina gelir. Bu sözü sadece maddi yol anlaminda degil, manevi yol anlaminda, söz içinde geçtigi gibi tarik, tarikat anlaminda da alabiliriz. Bu durumda sözün anlami söyle olmakta: Kiminle yürüdügün, yürüdügün yol kadar önemlidir.
Dosya kapsaminda Prof. Dr. Süleyman Derin kardes kardesini cennete götürür diyor. Kardesligin sinirlarini ve ölçüsünü çizen Prof. Dr. Derin, kardesligi tasavvuf kültürüyle birlikte degerlendirdigi yazisinda sufilerin kardeslik anlayisini söyle belirtiyor: “Sufiler sadiklarla ve hikmet ehli insanlarla beraber olmaya agirlik verirler, ahmaklari hele de Islam düsmanlarina dost olmaya çalisanlari kendilerine dost edinmezler.”
Prof. Dr. Selahattin Yildirim da, Ensar ve Muhacir kardesliginden hareketle mü’minlerin kardeslik ahlakinin detaylarini ortaya koyuyor. Kardesligin zirvesinin Ashab-i kiram döneminde yasandigini belirten Prof. Dr. Yildirim, bu kardesligin bizim için güzel örneklerle dolu olduguna isaret ediyor.
Dosya kapsaminda Doç. Dr. Mahmut Çinar da, kardesligin yara almasi halinde ümmet olarak acilarimizin daha da büyüyecegini hatirlatiyor. “Irk asabiyeti kadar mezhep, mesrep, tarikat, cemaat ve düsünce gibi asabiyetler de zararlidir ve dinimize göre yasaklanmistir. Bunlarin hiçbiri, ayni ümmete mensup olmanin önüne geçemez.” diyen Doç. Dr. Çinar, günümüzdeki büyük acilara temas ediyor. Islam söz konusu oldugunda, onun sosyal hayatta insanlara vaat ettigi üç temel ilke akla gelir: Kardeslik, müsamaha ve paylasim. Müslümanlarin durumu dikkate alindiginda ise üç sorun öne çikmaktadir: Açlik, savaslar ve göç. Bu büyük acilar yeniden iman ve Islam kardesligiyle sarilmayi, onarilmayi bekliyor bizden.
Orta sayfada sohbetleriyle yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi bu sayida fitne ve fesat karsisinda yekvücut olmaliyiz diyor. Seyh Muhammed Muta’ Haznevi su tarihi ikazi da yapiyor: “Günümüzde Islam ümmeti daha önceki nesillerin hiç karsilasmadigi sikintili bir süreçten geçmektedir. Islam ülkelerinde cereyan eden olaylar içimizi daglamakta, cigerlerimizi yakmaktadir. Islam cografyasinda meydana gelen hadiseler, dininde samimi olan her Müslümanin kalbine bir hançer gibi saplanmaktadir. Bu yüzden Müslümanlari sikintilardan kurtarmasi ve akan kanin durmasi için yüce Allah’a yalvaralim. Bizi dogru yola yöneltmesi ve dalalete düsmekten korumasi için de samimiyetle dua edelim.”

Ilim ve irfan gelenegi devam ediyor
Derginin bu sayisinda Naksibendi-Haznevi yolunun ilim ve irfana verdigi önemi anlatan çok önemli bir yazi yer aliyor. M. Salih Cezra imzali yazi, genel anlamda Islam’in ilme verdigi önemi degerlendirip özellikle Seyh Ahmed Haznevi ile baslayan Naksibendi-Haznevi yolunun mürsidlerinin bu konudaki hassasiyetlerine isaret ediyor. Yazida, Seyh Muhammed Muta’ Haznevi’nin Suriye’de insa ettigi Telirfan medresesinin bütün zor sartlara ragmen yasattigi ilim gelenegi de ortaya konuluyor.
Prof. Dr. Ali Akpinar Ashab-i Uhdut kissasindan hareketle zalim ve mazlum kavramlarini degerlendiriyor. Bütün zalimlerin Hak karsisinda maglup oldugunu belirten Prof. Dr. Akpinar, mazlumun sahibinin de Allah oldugunu vurguluyor.
Yrd. Doç. Dr. Ibrahim Baz’in bu sayida âsik, alim ve sufi Seyh Ahmed-i Hani Hazretlerini anlatan yazisi yer aliyor. Yrd. Doç. Dr. Baz, “Seyh Ahmed-i Hani, bütün eserlerinde Allah ve peygamber sevgisini, Islam inancini ve ahlakini konu edinmis, kendi toplumunu bu çerçevede yetistirmenin gayreti içinde olmustur.” diyor. Yrd. Doç. Dr. Ferzende Idiz de kalplerin gidasi zikri el aliyor.
Tasavvufta hedef kalbi gafletten uyandirip yüce Allah’a baglayarak ebedi huzuru elde etmektir. Bunun yolu, kalbi devamli zikirle mesgul etmektir. Yrd. Doç. Idiz yazida, zikirsiz kalbin ölü kalp oldugunu belirtiyor.
Abdullah Taha Orhan imzali yazi ise, en büyük sermayemizin paylasmak oldugunu vurguluyor. Mal biriktirme hirsinin kalbimizde açtigi zararlara isaret eden Orhan, maldan bize kalanin ahirete gönderebildiklerimiz oldugunu hatirlatiyor.
Ahmet Edip Basaran, Üsküdar’in Üç Sirlisi adli eseri degerlendiriyor ve geride kalan sirlari ortaya çikariyor.
M. Nezihi Pesen, Kirkambar sayfalarinda okura farkli manevi lezzetler sunmaya devam ediyor.
Kemal Özer ise, bozulan ekmek mi, insan mi diye soruyor ve yazida insanin bozdugu ekmegin geçirdigi safhalari anlatiyor.
Gülbahçe Çocuk ekiyle birlikte okurlarina ulasan derginin Ocak sayisi okurun kalbine kardes sicakligini tasiyor.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016