Istanbul’un eski dergahlarinin duvarlarinda sikça rastlanan levhalardan biri de, “Ah teslimiyet!” yazili olanidir. Tam da teslimiyet ilkesi üzerine bina edilmis olan bu mekanlarda hakikaten, her derdin dermani, her adimin esasi, her ibadetin kâri olarak teslimiyeti görmek mümkün.

Istikrarli yürüyüsünü sürdüren Ilim ve Irfan dergisi, Ekim sayisinda “Yaklasmak ve Teslim Olmak” ilkesiyle Kurban’in teslimiyet ve Allah’a yakinlastiran boyutunu dosya konusu olarak isliyor.

Teslim olmak, bir dizi teslimiyet sinavindan geçmek demektir. Her bir asamada, teslimiyeti sinanir; basardikça yeni sinavlar bas gösterir. Insanlik tarihinde bunun en müstesna örnegi, kurbanla sinanmak, baba-ogul iki peygambere aittir: Hazret-i Ibrahim ve Hazret-i Ismail.

Iste kurban, bu iki nebiden bize kalan bir hatiradir. Onlarinki gibisini basarmak mümkün degilse de, bu ibadetin bize, onlari anlama çabasi, onlari takdir duygusu ve canu gönülden bir “Ah teslimiyet!” dedirtmesi bile büyük kazançtir.

Dosya kapsaminda iki önemli yazi yer aliyor. Prof. Dr. Süleyman Uludag, “Kurban ve Teslimiyet”, Ismail Acarkan da, “Allah’a Yakin Olmak Için Nefsimizi Kurban Etmeliyiz” basligiyla kurbanin teslimiyet boyutuna ayri bir derinlik kazandiriyor.

Prof. Dr. Uludag, “Kulun Rabbine teslim olmasi hali tevekkül, tevfiz, sika/vüsuk, islam ve teslim gibi kelimelerle ifade edilir. Sika yani kalbin Hakk’a itimat etmesi ve hükmüne razi olmasi, tevekkülün de, teslimin de, tevfizin de temeli ve ruhudur. Hakk’a güven olmadan tevekkül, teslim ve tevfizin bir anlami olmaz.” diyor. Prof. Dr. Uludag teslimiyete yaptigi vurgunun yanlis anlasilmamasi ve bütün bütün tedbirin terk edilmemesi için su uyariyi da yapiyor: “Mü’min deprem, sel, hortum, kasirga, dolu, kuraklik, kitlik, hastalik gibi dogal ve semavi afetlerde de Allah’in takdirine ve kaderin tecellilerine teslimiyet gösterir, riza halinde bulunur. Bu tür felaket ve afetlerden ders çikarir, bunlardan korunmanin yollarini arar, alinmasi mümkün tedbirleri almada da kusur etmez.” Ismail Acarkan ise, teslim olmada en büyük engelin benlik oldugunu vurguluyor, “Insanin uzaklasmasina sebep olan en temel neden benligidir, bizzat kendini var bilmesidir yani kendini Allah’tan ayri ve bagimsiz bir varlik zannetmesidir.” diyor.

Ilim ve Irfan’in Irfan Kaynagi sayfalarinda her ay düzenli olarak sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, Allah Tealaya ulasmanin tam teslimiyetle mümkün olacagina isaret ediyor. Tasavvufta asil gayenin Allah’a, Allah’in rizasina erismek oldugunu beyan eden Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, amellerdeki ihlasa vurgu yapiyor: “Seklen birtakim ameller yapmak çok zor olmayabilir ancak bunlari samimi ve ihlasli yapmak o kadar da kolay degildir. Nefs-i emmareye yani sürekli bir biçimde kötülügü emreden nefse ihlasli bir is yaptirmak son derece zordur. Bu yüzden hakiki mürit, herhangi bir degisiklige ugramadan yani kendi nefsine bir paye çikarmadan bu adabi yerine getirir.”

Seyh Muhammed Haznevi’nin vefat yildönümü

22 Ekim 2005 tarihi Seyh Muhammed Haznevi Hazretlerinin vefat yildönümü. Ilim ve Irfan dergisi Naksibendi-Haznevi yolunun büyük mürsidini iki önemli yaziyla yad ediyor. Ahmet Hamdi Uzunyol imzasini tasiyan ilk yazi merhum Seyh’in hayatini, ilim ve tasavvuf mücadelesini tanimak için önemli bilgiler içeriyor. Uzunyol yazisinda, “Seyh Hazretlerinin en önemli kerameti Peygamberimizin seriatinda istikamet sahibi olmasidir. Nitekim denilmistir ki, istikamet kerametin ta kendisidir. Tarikat mesayihinin önde gelen sadatindan, seyyidlerindendir. Mükasefe sahibidir, hakikat nurlarini kesfedenlerdendir. Menkibeleri pek çok, manevi halleri meshurdur.” diyor.

Merhum Seyh hakkinda ikinci yaziyi ise Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe kaleme almis. Gökçe, yazisinda bir anisindan hareketle Seyh Muhammed Haznevi’nin yerine manevi miras olarak biraktigi, yolun sorumlulugunu yükledigi Seyh Muhammed Muta’ Haznevi’ye nasil isaret ettigini beyan ediyor.

Ilim ve Irfan’da bu ay en dikkat çeken yazilarin basinda, Rabia Brodbeck’in kalem aldigi, “Hac Bir Dirilis Provasidir” baslikli yazi geliyor. Rabia Hanim, ilk haccina ve haccin manevi derinligine dair zihinde tat birakan bir anlatimla, Kabe’yi, Medine’yi gönüllere tasiyor.

Dergide bu ay, Prof. Dr. Süleyman Derin, “Tasavvuf Yolunda Örnek Bir Peygamber: Hazret-i Ibrahim”; Said Yavuz, “Afrika’da Kurban Bereketi”; Prof. Dr. Mustafa Kara, “Noksanini Bilmek Gibi Irfan Olmaz”; Kutbeddin Akyüz, “Seyh Muhammed Diyauddin”; Mona Islam, “Medeniyetimizin Merkez Noktasi: Tevhid”; Taha Orhan, Kübra Orhan: “Nefsle Daima Hesaplasma: Muhasebe”; M. Nezihi Pesen, “Neyi Kaybettigimizi Hatirlayabilecek miyiz?” ve Kemal Özer, “Abur Cubur Masum Degildir” baslikli yazilariyla ilim ve irfan dünyamiza zenginlik katmaya devam ediyorlar.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016