BAHARIMIZ: KUTLU DOGUM VE SÜNNET-I SENIYYE

Nisan, bahardir. Baharda, tabiat ve hayat tazelenir. Dünyamiz yeniden canlanir, dirilir. Baharin taptaze kokusu, iç dünyamizi yeniler, canlandirir, diriltir. Baharin bu göklerden gelen diriltici nefesi aslinda bütün gücünü ve güzelligini Resulullah Efendimizden almaktadir. Çünkü O, baharda dogmus, bahari getirmistir. Peygamber Efendimizin baharda dogumunu anlatan, Kutlu dogum, mevlid-i Nebi gibi güzel sözler bütün mü’minlerin gönlünde bu dogumun manevi iklimini bin dört yüz yildir yasatmaktadir. Baharin güzelligi aslinda Peygamber Efendimizin dogumuyla gelen, gönüllere hakikatin taptaze, rengarenk demetlerini sunan güzelliginden gelmektedir.

Yayin dünyamiza yepyeni bir nefes getiren Ilim ve Irfan dergisi, Nisan sayisinda iste mü’minlerin gönlünde bahar iklimi olusturan Resulullah Efendimizin Sünnet-i seniyyesini kapagina, tasiyor, dosya konusu olarak isliyor. O'nun kilavuzlugu olmadan Müslüman olmak ve Müslüman kalmak mümkün degildir. Bu hakikat gün gibi ortadayken, son devirde Sünnet-i seniyyeden bagimsiz bir Kur'an anlayisinin gelistirilmeye basladigini görüyoruz. Iste hem bu olumsuzluklara bir cevap olmasi hem de Islam’in temel çizgisini bugüne tasiyan Resulullah Efendimizin Sünnet’ine bagliligin önemini isaret etmek amaciyla Ilim ve Irfan dergisi son derece önemli ve güçlü bir dosya ile okurunun karsisina çikiyor.

Dosya kapsaminda Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil, Yrd. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe, Prof. Dr. Süleyman Uludag, Doç. Dr. Selahattin Yildirim ve Prof. Dr. Süleyman Derin yazilariyla Sünnet’in önemine vurgu yapiyor.

Dosyanin çerçevesini belirleyen, “Müslümanlarin Sünnet Anlayisi” baslikli yazida, Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Sifil, “Hakiki ve makbul iman, ancak Efendimizin rehberligine titizlikle riayet etmekle mümkün olacaktir.” diyor. Yazi boyunca, Sünnet’in bütün asliyla yasanilarak ve aktarilarak bugünlere ulastigina deginen Sifil, Sünnet olmadan var edilmeye çalisilan bir dinin adeta peygambersiz bir din olacagini söylüyor: “Kur'an ve Sünnet bir bütündür. Zira ikisinin de kaynagi vahiydir. Bu bakimdan bu iki temel kaynagi birbirinden ayirmak ve ayri düsünmek mümkün degildir. Efendimiz, ümmetine sadece Kur'an-i Kerim'i degil, ayni zamanda Sünnet-i seniyyeyi de emanet olarak birakmistir. Dolayisiyla bu ümmet, Kur'an'i nasil büyük bir titizlik içinde muhafaza etmisse, Sünnet'i ve hadisleri de ayni sekilde muhafaza etmistir.”

Prof. Dr. Süleyman Uludag ise, “Tasavvuf Ehli Sünnet Ehlidir” baslikli yazisinda, gerçek anlamda Sünnet’in tasavvuf ehliyle, tasavvuf ehlinin de Sünnet’le hayat buldugunu, yasadigini ve bugünlere tasindigini ortaya koyuyor. Yazi boyunca, büyük sufilerin Sünnet ile ilgili sözlerine yer veren Prof. Uludag, “Sufiler ayet ve hadislere, sünnete ve dini gelenege siki bir sekilde baglidirlar ama ufuklari da açiktir, gelismeye müsaittirler. Islami ve tasavvufi hakikatleri derinlemesine ve incelikleriyle kavramak, Ilahi hikmeti, hakikati ve sirlari yakalamak, irfan mertebesine ulasmak onlarin hedefidir. Tedebbür, tezekkür, taakkul, teemmül, tefekkür ve tefakkuh üzerine yogunlasmalarinin sebebi budur. Böyle bir ruhsal ve zihinsel ameliye sonucunda ulastiklari yeni bilgiler, marifetler ve hikmetler, Islam’in genel çerçevesinin disina tasmadan genisler ve derinlesir. Tasavvufun bireysel ve toplumsal manevi hayata katkisi bu sekilde ortaya çikar.” diyor.

Prof. Dr. Süleyman Derin de, Imam-i Rabbani Hazretlerinin tespitleriyle Sünnet’e bagliligin derecelerini siraladigi yazisinda, bu derinligin boyutlarini ifade ediyor: “Beseriyetin en hayirlisi olan Peygamberimiz ile beraber olmalari ashab-i kiramin bütün kemalati elde etmelerine yeterli olmustur. Sufiyyenin yolunu tercih etmeksizin, seyr u süluk ve cezbe yoluna girmeksizin selef alimlerinden derin alim olma payesini elde etme serefine nail olanlar, bu bahtiyarligi Sünnet-i seniyyeye mütebeati düstur edinmeleri ve bidatlerden kaçinmalari sebebiyle elde etmislerdir.” Dergini orta sayfasinda düzenli olarak sohbetlerine yer verilen Seyh Muhammed Muta’ Haznevi bu sayida, “Dünya ve Ahiret Saadetinin Kaynagi Sünnet-i Seniyyedir” baslikli yazida, Sünnet’e bagliligin önemi anlatiyor. “Hazret-i Peygamber ile rasid halifelerin çizgisini takip etmedigimiz, yollarinda yürümedigimiz, Sünnet-i Seniyyeye tâbi olmadigimiz, Allah’in hosnut oldugu ahlak ile ahlaklanmadigimiz ve Allah’in ipine, Kur’an’ina simsiki sarilmadigimiz sürece basariya ulasmamiz mümkün olmadigi gibi, baska milletleri geçebilmemiz de düsünülemez.” diyen Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, hayatimizin her alaninda sünnetlerin yerine getirilmesinin kiymetine isaret ediyor.

Kur’an’dan dersler
Prof. Dr. Ali Akpinar dergide düzenli olarak yer alan ve Kur’an-i Kerim’deki kissalardan dersler çikarmaya devam ettigi yazilarinda bu sayida insanoglunun inekle imtihanini ele aliyor. Bakara suresi, Medine dönemini kusatan ve sekillendiren suredir. Bu sureye, inek manasina Bakara adi verilmistir. Surede Israilogullarinin bir fail-i meçhul cinayeti aydinlatmak üzere kesmekle emrolunduklari inek kissasi anlatilir. Prof. Akpinar, bu surede Rabbimizin bizlere, temel mesajinin, “dünyevilesmeyin, Yahudilesmeyin” seklinde özetlemenin mümkün oldugunu beyan ediyor.

Ibrahim Tenekeci, “Itimat Ehli Olmak” baslikli yazisinda, selam, güven, itimat, emanet kavramlarini merkeze alarak bugün insan ve insanlik olarak çokça zayiflayan yanlarimizi isaret ediyor. “Peygamber Efendimiz, “Emaneti, sana güvenen kimseye teslim et.” buyurmuslardir. Farkindaysaniz, bir anda isin rengi degisti. Simdi biraz düsünelim: Çevremizde, tam manasiyla bize itimat eden, edebilecek olan kaç insan var? Bu duyguyu yahut teminati onlara verebilmis miyiz?” diye soran Tenekeci, özgüvenden önce güven kazanmamizin önemine isaret ediyor. Said Yavuz’un siirde açan naat-i serif çiçeklerini el aldigi yazisi, Kutlu dogum, mevlid-i Nebevi merkezinde siirimizin en güzel çiçekleri olan naatleri merkeze alarak okuru o çiçeklerin güzel kokularini hissetmeye çagiriyor. Mona Islam ise, ihtilafta rahmet var, deyip su vurguyu yapiyor: “Bizden birbirimizin ayni olmamiz istenmiyor. Hep ayni seyi düsünmemiz, ayni seyi begenmemiz gerekmiyor. Her türlü aynilastirma çabasini bir baski olarak algilamamiz tenkit edilmiyor. Bilakis bu fitratimizin geregi, biz hepimiz ayri, biricik, yerine baskasi konulamaz, özgün yaratildik.”

Kutbeddin Akyüz, basta Türkiye olmak üzere dünyanin pek çok yerinde Naksiligin merkezi bir tarikat olmasinda büyük hizmetleri olan Mevlana Halid Bagdadi Hazretlerinin portresini ortaya koyuyor. Mevlana Halid Hazretleri, Naksiligin yaninda, Kadiriye, Sühreverdiye, Kübreviyye ve Çistiye olmak üzere toplamda bes tarikattan ders ve hilafet verecek manevi bir otorite olarak, Anadolu’dan Hindistan’a genis bir sahada seriatin ve tarikatin öncüsü olmustur.

Ümmet bilincine sahip olmanin önemini vurguladigi yazisinda Kâmil Yesil, “Islami hayat düzeni, ümmet merkezli örgütlenme, imanin bir geregidir. “Inananlar toplulugu” olusturmak Müslümanligin olmazsa olmaz bir parçasidir.” diyor.

Her sayi yeni, diri, güçlü, özenli ve önemli yazilarla, dosyalarla okuruna ulasan Ilim ve Irfan, gönüllerde tatlar birakarak yeni pencereler açarak irfan dünyamizin isiklarini hep aydinlik tutmaya devam ediyor.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016