Ilk sayisindan itibaren büyük bir emekle, hayatin ve tasavvufun yüzyillarin imbiginden süzülerek gelen ve bugüne tasinan görüs, bakis, anlayis ve yasama çizgisini sayfalarina tasiyan Ilim ve Irfan dergisi Ocak sayisinda tasavvuf hayatinin önderlerinden Sah-i Naksibend Hazretlerini özel bir biçimde isliyor.
Allah dostlarinin her biri, Allah’a giden muhtelif yollari yürüyen ve bu yollari kendilerini takip edenlerden önce yürüdükleri için de, yol ve güzergâh hakkinda takipçilerini bilgilendiren rehberlerdir. Takipçileri eger bu rehberlere kulak verirlerse, yoldaki tehlikelerden korunmus ve dahasi yolu uzatmamis olurlar.
Iste maneviyat tarihimizin gördügü en büyük isimlerden biri olan Sah-i Naksibend Hazretleri de bu öncülerden biridir. Âlem-i cemale intikalinin üzerinden alti yüz küsur sene geçmis olmasina ragmen ismi hâlâ milyonlarca gönülde hürmetle anilmaktadir. Pakistan, Hindistan, Orta Dogu, Anadolu ve Kafkaslarda onun yolunu sürdüren, ondan aldigi feyzle yürüyen maneviyat yolculari bulunmaktadir.
Ilim ve Irfan dergisi büyük bir sorumluluk ve vefa örnegi olarak Sah-i Naksibend Hazretlerini hayati, çizgisi ve bugün de yasayan tasavvuf çizgisiyle kapsamli bir dosyada okurlarina anlatiyor.
Ülkemizde tasavvuf sahasinin yetkin isimleri, Ilim ve Irfan sayfalarinda Prof. Dr. Nedet Tosun, Prof. Dr. Süleyman Uludag, Prof. Dr. Süleyman Derin ve Yard. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe Sah-i Naksibend Hazretlerini ve Naksibendiligi degerlendiriyor.
Prof. Dr. Necdet Tosun, Sah-i Naksibend’in tasavvufi hayat çizgisini bir tablo gibi gözler önüne sererken, onun yolunun saglamligini, tarikattaki usül ve uygulamalarinin bugün de dinamik bir sekilde yasatilmasinin altindaki mana derinligini ortaya koyuyor. “Hace Bahaeddin müridlerine dini kaidelere uymayi, takvayi, ruhsatla degil azimetle amel etmeyi israrla tavsiye eder ve velilik derecelerine bu sekilde ulasilabilecegini söylerdi. Tarikatini Hazret-i Peygamberin sünnetine ve ashabinin sözlerine tâbi olmak diye özetlemekteydi.” diyen Prof. Tosun, bu yolun, Islam ahlak ve prensiplerine siki sikiya bagli bir yol olduguna da isaret ediyor.
Kelimat-i kudsiyyeyi ise Prof. Dr. Süleyman Uludag açikliyor. Kelimat-i kudsiyye, on bir kelimeden olusmaktadir. Bunlari Seyh Abdülhalik Gücdevani, Naksibendi tarikatinin temel ilkeleri olarak belirlemistir. Bu on bir kelime, Naksibendiligin tasavvuf terbiyesinde temel ölçü olarak kullanilmis ve kullanilmaktadir. Prof. Dr. Uludag, “Abdülhalik Gucdevani ve halifelerinin, hirka ve taç gibi özel dini-tasavvufi kiyafetlere, sema ve deverana, halvethanelere çekilip çile çikarmaya, hankah, astane, ribat ve tekke insa etmeye, buralarda oturup aleni, cehri zikirler icra etmeye, hay huy deyip cosmaya, dünyevi mevkiler pesinde kosmaya, siyasetçilere ve idarecilere yaklasmaya ve yamanmaya, süpheye sebep olacak ve dini samimiyete gölge düsürecek sekilde yeni yetmelerle, oglanlarla, kadinlarla zenginlerle ve bid’atçilarla düsüp kalkmaya, senli benli olmaya hiç de sicak bakmadiklari apaçiktir.” diyerek, tasavvuf hayatindaki samimiyeti ortaya koymaktadir.
Prof. Dr. Süleyman Derin ise, Naksilik yolunun bazi ulu seyhlerini derli ve toplu olarak okura sunuyor. Yakup Çerhi, Ubeydullah Ahrar, Saadettin Kasgari, Abdurrahman Molla Cami, Imam Rabbani, Mevlana Halid Bagdadi Hazretleri Prof. Dr. Derin’in kaleminden anlatiliyor. Naksiligin kolbasi büyük seyhlerin hayatina baktigimizda su hususun ortak bir nokta olarak görülecegini ifade ediyor, Prof. Dr. Derin, “Naksibendilik Kur’an ve sünneti yasamaya, tarikati seriat çerçevesinde yürütmeye her zaman çok önem vermistir. Bu sebeple Naksilikte zahiri ilimler ile batini ilimler beraberce götürülmeye çalisilir. Bazi sufilerde görülen, dini ilimleri kabuk ve kisir gibi küçük görmeler bu tarikatta görülmez. Zaten Naksi mesayihinin çogu önce zahiri ilimlerde yetismis ondan sonra tasavvufta ilerlemis ve bu sebepten tarikata “hacegan” hocalar tarikati ismi de verilmistir.”
Naksibendiligin günümüzde etkin bir kolu olarak Haznevilik ilim ve irfan merkezli olarak hizmetlerine devam etmektedir. Haznevilik merkezli önemli bir yaziyi Yard. Doç. Dr. Cüneyt Gökçe kaleme almis. “Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, akademik egitiminin yanisira babasindan hem ilim hem de tarikat icazetnamesi alarak, bugün dalga dalga büyüyen bir hizmetin basinda yer almaktadir.” diyen Hasimoglu, Haznevilikte ilim, istigna, istikrar ve ihlas gibi kavramlara isaret ediyor.
Tasavvuf, Allah’in huzurunda olmanin idraki
Derginin orta sayfasinda düzenli olarak sohbetleri yer alan Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, Hazneviligin dayanaginin Kur’an ve Sünnet oldugunu beyan ediyor. Manevi hastaliklarin tedavisinde tasavvuf çizgisinin önemine de deginen Seyh Haznevi, Naksibendiligin güçlü bir kolu olan Hazneviligin Kur’an ve Sünnet çizgisinde ulu seyhler tarafindan bugüne tasindigini belirtiyor. Tasavvufun insana daima Allah’in huzurunda suuru kazandirdigini belirtip, “Insanin sürekli olarak Allah ile bas basa olmasi sarttir. Buna göre her müridin, söz konusu ‘yalnizliktan’ lezzet almasi lazimdir, yani tek basina kaldiginda bu yalnizliktan zevk almasi gerekir. Çünkü bu durumda Allah’in huzurunda oldugunun suuruna varir. Demek ki, kalbini Allah’a baglamasi lüzumludur. Ayrica bu müridin insanlarla konusmak ve sohbet etmekten daha çok Allah’i anmaktan zevk almasi lazimdir.” diyor.
Dergide bu sayi önemli bir otorite, Prof. Dr. Mustafa Kara yer aliyor. Tasavvufun ete kemige büründügü mekanlari, tekkeleri anlatan Prof. Kara, “Islam medeniyetinde din egitimi ile ilgili olarak üç kurum öne çikmaktadir: Mescid, medrese, tekke. Mescidler ibadetler için, medreseler ilmi faaliyetler için, tekkeler ise tasavvufi-kalbi yolculuklar içindir.” diyor.
Kiymetli bir tasavvuf büyügünü, Ebü’l-Hasan Sazeli’yi ise Saban Karaköse, derginin portre bölümünde anlatiyor. Ebü’l-Hasan Sazeli’nin irfani hakkinda Mekinüddin el-Esmer’in su sözü her seyi anlatmaya yetiyor: “Rehberlerin çogu insanlari Allah’in kapisina çagiriyorlar. Sazeli ise onlari kapidan içeri sokup Allah’in huzuruna götürüyor.”
Kinin ve intikamin insani sürükledigi felaketlere isaret eden Ismail Acarkan, “Kin ve intikam kalbi karartir” baslikli yazisinda bu hususta en güzel yolun affetmek olduguna vurgu yapiyor.
Ömer Döngeloglu, Said Yavuz, Kâmil Yesil, Kemal Özer ve Zahit Yakin bu sayinin diger yazarlari. Ilim ve Irfan okurlarina yine dolu dolu bir sayi sunmanin heyecanini yasiyor.
Derginin Ailemiz eki ise özellikle çocuklarin ellerinden düsürmeyecegi çizgiler, hikayeler ve eglenceli sayfalarla dolu.