ILIM VE IRFAN | Eylül |
2014 |
AYIN KONUSU
| Okunma: 1692
MÜ’MIN MÜ’MINE MUHTAÇTIR
Islam’i bütün hususiyetleriyle, bütün amaçlariyla, bütün kurumlariyla yasayabilmesi için bir müminin baska müminlere ihtiyaç vardir. Namaz kilmak için cemaate, bir camiyi yapabilmek için yardimseverlere, zekat vermek için yoksula, ilim ögrenmek için hocaya, cihad etmek için silah arkadasina muhtaçtir.
Ahlaki erdemleri gerçeklestirmek için de söylediklerimiz geçerlidir: Tevazuyu yasayabilmek, hosgörülü olabilmek, digergam davranabilmek için hep bir baskasina muhtaciz.
Çünkü Islam; Budizm, Hinduizm ya da bazi Hristiyan mezhep ve tarikatlarinda oldugu gibi, ideal olarak dag baslarinda, dere kenarlarinda, magara kovuklarinda yalniz basina yasanan bir din degildir. Aksine daha Islam’in ilk günlerinden itibaren Peygamber Efendimiz’in (sas) etrafi hep kalabalik olmustur. Farkli muhitlerden gelen sahabelerin varligi bize Efendimiz’in (sas) teblig çabasini gösterir. Ilk yillarda, Müslüman cemaatin, sahabeden Erkam’in (sas) evinde çok sik bir araya geldigini biliyoruz. Bu birliktelikler, o ilk sanli sahabe neslini yetistirmisti.
Medine’ye hicretten sonra da durum farkli degildi. Efendimiz (sas) orada, sosyallesmeyi ve dayanismayi benzersiz bir kivamda sergilemisti. Sahabeler birbirleriyle, siradan komsular, arada bir birlikte takilan ahbaplar degil, fiilen ayni evleri aylarca paylasan aileler olmuslardi.
Mü’min yalnizken zayif, kardesiyle güçlüdür. Bu bakimdan Islam en ideal biçimde bir topluluk içinde, ayni ideale yönelmis mümin bireylerden olusan bir cemaat içinde yasanir. O toplulugun üyesi, digerlerine bakarak kendisine çeki düzen verir, yanlislarini görür, yanlislari görmemeyi ögrenir, heyecani azaldiginda heyecan, sevki zayifladiginda sevk asisi yaptirir.
Özellikle acimasiz ekonomik ve soysal sartlarin yasandigi, kisinin etrafindaki günah çemberlerinin her geçen gün daha da daraldigi günümüz dünyasinda, mü’minin müminlerden olusan bir topluluga siginmaya, oradan güç almaya ihtiyaci daha çok artmistir.
Dosyamiz bu önemli konuyu farkli açilardan ele alan birbirinden önemli yazilardan olusuyor. Hayirli olmasi, hayra vesile olmasi temennisiyle.
BIR TOPLULUGUN IÇINDE OLMAK:
ZARURETLER, AVANTAJLAR, RISKLER
Y. DOÇ. DR. EBUBEKIR SIFIL
Insanligin son kurtulus adresi olan Islam, müntesiplerine yönelik olarak her neyi emretmis ve her neyi yasaklamissa, bunlarin tamaminin kurtulus ve saadetin vazgeçilmezleri oldugunu vurgulayarak baslayalim. Dolayisiyla bilmeliyiz ki, Kur'an ve Sünnet'te yer alan her hüküm, hem birey hem de ümmet olarak selametimizin biricik güvencesidir.
Bu sebeple her Müslüman, Kur'an ve Sünnet'te yer alan hükümlere birer "kurtulus ve saadet reçetesi" olarak bakar ve bu hassasiyetlerle onlarin tamamini bireysel ve toplumsal hayatina aktarmanin gayreti içinde olur.
Kur'an'da yer alan, "Ve hepiniz Allah Teala'nin ipine simsiki sarilin ve birbirinizden ayrilmayin. Ve Allah Teala'nin üzerinizde olan nimetini de hatirlayin ki, siz birbirinize düsmanlar iken Allah Teala kalplerinizi birlestirdi de O'nun nimeti sebebiyle kardesler oluverdiniz. Sizler bir ates çukurunun kenarinda iken sizi ondan O çekip kurtardi. Iste Allah Teala ayetlerini sizlere açiklar, ta ki hidayete erebilesiniz" (Âl-i Imrân, 103) ferman-i ilahîsini gördügümüzde anlariz ki, bir ve beraber olmak bizim tercihimize birakilmis bir husus degil. Tam tersine, birlik-beraberligin muhafazasi Allah Teala'nin kesin emridir; yani "farz"dir!
MÜSLÜMANLARIN BIRLIKTELIGI VE SOSYAL HAYAT
PROF. DR. ALI AKPINAR
Nübüvvet görevi verilmeden önce Peygamberimize yalnizlik sevdirilmisti. O, sehirden ve insanlardan uzaklasiyor, Mekke’nin yüksek daglarinin birindeki Hira magarasina gidiyor ve orada günlerce kaldigi oluyordu. Orada derin düsüncelere daliyordu. Ne zaman ki kendisine vahiy geldi ve Peygamberimiz yeryüzüne indi, insanlarin arasina karisti, bir daha da asla daglara çikmadi. O’nun yüce Rabbi ile bas basa kaldigi anlar bile artik mescidde ve insanlarin arasindaydi. Nitekim O, Ramazan ayinin son on gününde mescide itikafa girer, sürekli ibadetle mesgul olur ama bes vakit cemaatle namaz kilmaya devam ederdi. Çünkü Islam dini, insanligin dini idi ve birlikte yasanmaliydi. Çünkü insan sosyal bir varlikti ve hemcinsleriyle birlikte yasamak zorundaydi. Bu birliktelik karsilikli olarak bir kisim sorumluluklari da beraberinde getiriyordu. Peygamberimiz, Islam dininde ruhbanligin olmadigini söylüyordu: “Islam’da ruhbanlik yok, benim ümmetimin ruhbanligi Allah yolunda cihaddir.” (Taberani)
Yine bir hadislerinde O (sas) söyle diyordu: “Insanlarin arasina karisan ve onlara katlanan Müslüman, insanlarin arasina karismayan ve onlara katlanmayan Müslümandan daha hayirlidir.” (Ibn Mace, Ahmed bin Hanbel)
Nitekim Peygamberimiz, insanlardan ayrilip uzlete çekilmek isteyen ve kendisini tamamen ibadete vermek isteyen ashabini öyle yapmamalari konusunda uyarmistir.
ALLAH’IN IPINE BIRLIKTE SARILMAK
DOÇ. DR. SELAHATTIN YILDIRIM
Bir insanin sahip olacagi en degerli varlik imandir. Bu cevhere sahip olan insan Allah katinda dünyadan ve dünyadaki her seyden daha degerlidir. Bu hususu Peygamberimiz (sas) Bera bin Azib’den (ra) rivayet edilen bir hadislerinde söyle açiklamislardir: “Allah nazarinda dünyanin zeval bulmasi bir mü’minin haksiz olarak öldürülmesinden daha ehvendir.” (Ibn Mace, Diyat, 1; Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, VIII, 42; Ibn Ebi Seybe, el-Musannef, VII, 86)
Imam Gazzali, insani sasirtacak, Müslümani menfi yönde etkileyecek nefs, seytan, dünya ve diger insanlar olmak üzere dört düsmaninin oldugunu söylemistir. Bu düsmanlara karsi bir mü’minin sürekli teyakkuz halinde bulunmasi gerekmektedir.
Ebu Hüreyre (ra) kanaliyla gelen bir hadislerinde Efendimiz (sas) söyle buyurmuslardir: “Mü’minin dört düsmani vardir: Bunlar, haset eden mü’min, bugz eden münafik, saptiran seytan ve öldürmek isteyen kafirdir.” (Münavi, Feyzü’l-Kadir, V, 292) Bu hadiste nefsten bahsedilmemistir. Ancak Ibn Abbas (ra) kanaliyla gelen diger bir rivayette nefsin en büyük düsman oldugu su ifadelerle dile getirilmistir: “Senin en yaman düsmanin gögüs kafesleri arasindaki nefsindir.” (Beyhaki, ez-Zühdü’l-Kebir, hadis no: 354)
(Dosya yazilarinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Eylül (2014) sayisinda.)