ILIM VE IRFAN | Nisan | 2025 | HAKKIMIZDA | Okunma: 22
RAMAZAN’DAN ÖGRENDIKLERIMIZLE YASAMAK
PROF. DR. IBRAHIM BAZ

Daginikligimizi toparlamak ve bizi kendimize getirmek için gelen Ramazan ayinda tutulan oruçlarla, kilinan teravihlerle, okunan Kur’anlarla, iftar için sofra basinda beklemelerle, sahur için gece kalkislarla, kalplerin dili olan elleri Allah’a açmakla ve daha nice bireysel ve topluluk halinde Allah’a yönelislerle kalplerimize güzellikler naksettik. Bütün bu ibadetlerin mevsimi ve mektebi olan Ramazan ayinin en önemli dersi olan oruç, aslinda bir seyler yapmak degil, aksine bir sey yapmamaktir. Tek kelimeyle ifade edecek olursak, sadece tutmaktir. Oruç kelimesinin Arapça karsiligi olan “savm” da nefsi arzuladigi ve yöneldigi seylerden engelleyerek onu tutmak anlamina gelir. Bu kelime, ayni zamanda yükselmek anlamina gelir ki oruçlu olan kimsenin manen yükselmesine ve yücelmesine isarettir. Bu ibadetin özünün tutmak anlamina gelmesi sebebiyle, baslangiç vaktine de tutmak anlamina gelen imsak denilmistir. Nefsin bedene dair en fazla arzuladigi seyler olan yeme, içme, cinsellik ve faydasiz konusma gibi hususlarda, kontrolü nefsin elinden almak seklinde gerçeklesen bu tutma eylemi, emsali olmayan bir ibadettir. Iste bu emsalsizligi nedeniyle de bir kudsi hadiste, orucun Allah’a ait oldugu ve mükafatinin da Allah tarafindan verilecegi beyan edilmistir.

HALLER LÜGATI
SAID YAVUZ

Haset illetinin sende olup olmadigini merak ediyorsan, bu merak önemlidir Hazret-i Ömer meraki nasip olsun hepimize, söyle bir yönteme basvurabilirsin. Içine soguk gelen, diger bir tabirle hoslasmadigin, sevmedigin kimsenin yasadigi en küçük bir basarisizlik, sikinti, topluluk içinde itibarinin düsmesi, ayaginin tasa degmesi, hastalik gibi bunlardan biri senin içinde zerre kadar da olsa bir sevinç rüzgari estiriyor mu, bu gördüklerine seviniyor musun; iste o zaman sende o kimseye karsi haset mayalanmaya baslamis demektir. Yani oh olsun demedin belki ama içinde yazik oldu duygusu, üzülme hissi gelismedi, bilakis sevmedigin o kimsenin basina gelen seyden hosnut oldun. Içten içe hak etmisti demeye yeltendin. Iste maraz senin içinde vücut bulmaya basladi demek.

EL-VEKIL (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Insan varligini neye, kime Allah kerim! borçluysa ona yalvarip yakarir. Bizi bir kul olarak Ilahi köklerimize baglayan ana fikir bu incelikte saklidir. Varligimizi borçlu oldugumuz biricik varlik Cenab-i Hak’tir. Öyleyse kula minnet etmenin, üç kurusluk dünya menfaatleri için gücün, paranin ve irili ufakli iktidarlarin önünde egilmenin o agir vebalini bir düsünelim. Insan bir emanetle gönderilmis, sözün hikmeti bu emanetle taçlanmis. Söz, O’nun (cc) birligini ve rububiyetini tasiyan en agir yüktür insan için. Biz kullar o Ilahi yükü sirtlanirken sadece ve sadece yine O’na ve O’nun sonsuz merhametine, sefkatine siginiriz. Çünkü bu âlemde el açip dua edebilecegimiz tek merci O’nun yüceler yücesi varligidir. Bu sebeple insanin sözü ayni zamanda insanin izzetidir. Rizkimi veren Hüda’dir kula minnet eylemem, diyen Kul Nesimi insanin izzeti nerede aramasi gerektigine dair bir keskin hat çizer. Çünkü bizi tepeden tirnaga koruyup gözeten sadece O’dur. Rizik sadece yediklerimiz, içtiklerimiz degil bu hayatin içinde bize bahsedilmis bütün nimetlerdir. Akil, bilgi, dil, kalp… Bizi hem duygu hem de düsünce baglaminda bastan ayaga kusatan her sey O’nun Ilahi tasarrufu ve rizasi iledir. Bilmek de O’ndandir, sevmek de. Bu sebeple insan bütün eylemlerinde Cenab-i Hakk’in rizasindan baska hiçbir seyi umamaz. Allah Teala disinda medet umulan seyler gelip geçici heveslerdir. Bunlar kul için birer seytan gölgesidir ve kul bir an evvel batilin ve gafletin gölgesinden hakikatin günesine çikmakla mükelleftir.

PEYGAMBER EFENDIMIZIN UYKU ADABI
ISLIM GÜMÜSTEKIN

Uyku, biyolojik yasamin sürdürülmesi ve insan sagliginin düzenlenmesi için en önemli ihtiyaç alanlarindan biridir. Fiziksel, biyolojik ve ruhsal sagligin dengede olmasinda uykunun rolü çok büyüktür. Yasaminin her anini Allah Teala ile beraber olma suuruyla geçiren Peygamber Efendimiz uyku adi verilen bu dogal döngüyü hikmetle gözetmis ve bu konuda ümmetine hususi olarak tavsiye ve ihtarlarda bulunmustur. Kur’an-i Kerim’de gece ve uykuyla alakali pek çok atif oldugu gibi hemen hemen her hadis kitabinin degisik bablarinda uyku ile ilgili rivayetler yer alir. Hazret-i Peygamberin yattigi toplam vakti -saat olarak- tespit etmek mümkün olmamakla birlikte O’nun (sas) uyku vakti, yatsi namazindan sonra baslar ve sabah namazindan önceki zaman dilimine kadar sürer. O (sas) namaz vakitlerini aksatmayacak bir uyku plani yapmis ve bunu tavsiye etmistir. Dolayisiyla kisinin ibadet hayatinin düzenlenmesi için uykusunun belli bir ritim ve düzen içerisinde olmasi gerekir.

CELALEDDIN SÜYUTI HAZRETLERI
MERVE SAGAN

Tam adi Celaleddin Abdurrahman bin Kemaleddin Ebu Bekir bin Muhammed el-Hudayri; künyesi Ebü’l-Fazl, nisbesi ise es-Süyuti’dir. Kökenleri Orta Misir’daki Asyut’a dayanan Süyuti, 1445 yilinda Kahire’de dünyaya gelmistir. Babasi Kemaleddin Ebu Bekir de Asyut’ta dogmus, Ibn Hacer el-Askalani gibi önemli kisilerden ilim tahsil etmis, ayni zamanda Misir’daki Abbasi halifesinin hususi imamligi ile Misir kadiligi gibi önemli görevlerde bulunmustur. Safii alimlerinden biri olan ve pek çok eseri de bulunan Kemaleddin’in haiz oldugu bu ilmi kisiligi, oglu Celaleddin’i de ilim tahsiline yönlendirmesine vesile olmustur. Seyh Celaleddin de böylelikle Ibn Hacer’in derslerine katilmaya, kendisini diger alanlarda gelistirmeye baslamistir. Ilmi ve dini seviyesi yüksek bir aileye mensup olmasi Süyuti’nin iyi bir ilim tahsil hayatina sahip olmasinda, ayrica derinlikli ve yetkin bir ilim adami olarak yetismesinde etkili olmustur. Annesi hakkinda ise kaynaklarda pek fazla bilgi yoktur. Sadece Türk yahut Çerkes asilli oldugu bilinmektedir.

KAR NEDIR, ZARAR NEDIR?
DR. KÜBRA ZÜMRÜT ORHAN

Insan çogu zaman kar-zarar hesabi yapar, zarardan kaçinip kari elde etmek ister. Bu kar ve zarar bedenle ilgili oldugu gibi nefsle de ilgili olabilir. Mesela saglikli beslenmek, yeterince uyumak, dinlenmek gibi hususlarda bedenin karini düsünmek söz konusudur. Yine bedene zarar verecek hususlardan kaçinmaya çalismak da böyledir. Asiriya gitmedigi müddetçe bedenin karini ve zararini düsünmek anlasilir bir sey, bu dünyada bizi tasiyan ve bize emanet edilen bedeni korumaya çalismak gerekir. Fakat insanin kar-zarar hesabi bununla sinirli kalmaz. Hiç tüketemeyecek olsa da hep daha fazla kazanmak ister mesela. Peygamber Efendimiz (sas) “Ademoglunun bir vadi dolusu altini olsa bir vadi daha ister.” (Buhari, Rikak, 10) buyurarak nefsin bu arzusuna dikkat çeker. Hiç zahmet çekmeyeyim, düzenim/konforum bozulmasin, agzimin tadi kaçmasin, hep rahat edeyim ister insan nefsi. Dolayisiyla hayata çogu defa bu gözle bakar.

PIRAMITLER, ALIMLER VE YOKSULLUK
DR. KUTBEDDIN AKYÜZ

Kahire’nin tarihi ve manevi derinligini en güçlü sekilde hissettigimiz anlardan biri de kabir ziyaretleriydi. Ziyaret ettigimiz kabirler arasinda Imam Safii, Ibn Ataullah el-Iskenderi, Ibn Hacer el-Askalani, Ibnü’l-Fariz, Celaleddin Suyuti, Satibi, Sarani, Zahid Kevseri, ve Hasan el-Benna gibi Islam tarihine yön vermis önemli sahsiyetlerin kabirleri yer aliyordu. Her biri, Islam ilmi ve maneviyatinin farkli bir yönünü temsil eden bu zatlarin huzurunda dua etmek, ruh dünyamizi derinlestiren ve gönlümüze huzur veren anlar sundu.

Yazilarin tamami derginin 2025 Nisan sayisinda.

Günümüz Müslüman çocuklarinin içinde bulundugu; dinden uzaklik, inançta zayiflik,...

Hakikat nedir? Insanoglunun bu sorunun nihai bir cevabina ulasabilmesi mümkün müdür?...

Ilim ve Irfan dergisinin 2025 Nisan sayisi "sade yasamak imamdandir" dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024