Hazret-i Süleyman ile Sebe melikesi
arasindaki münasebet Süleyman’in
(as) ordusunda yer alan Hüdhüd
adli kusun ortadan kaybolmasi
ile baslar. Hüdhüd, Hazret-i Süleyman’in
ordusunun hem elçisi hem
de haber toplayicisidir. Bu nedenle
bu kusa ayni zamanda ibibik veya
çavus kusu da denilir. Hazret-i
Süleyman, Hüdhüd’ün geçerli bir
mazeretle dönmemesi durumunda
onu cezalandiracagini ifade eder.
Bir müddet sonra geri dönen
Hüdhüd, çok uzak mesafelere gittigini,
gittigi ülkedeki halkin günese
taptigini ve baslarinda görkemli
bir tahta sahip bir kadin hükümdar
oldugunu haber verir. Belli
ki bu ülkeden haberdar olmayan
Hazret-i Süleyman, bunun üzerine
peygamberlik vazifesinin geregini
yerine getirmek amaciyla kraliçe
Belkis’a hitaben bir mektup kaleme
alir. Bu mektup, tipki Hazret-i Peygamber’in
Medine’de elçilerle diger
ülkelere gönderdigi gibi “Rahman
ve Rahim olan Allah’in adiyla”
ifadesiyle baslayan Ilahi bir teblig
içerir. Mektupta ayni zamanda Ilahi
tebligin reddi durumunda karsi
konulamayacak ordulari ile üzerlerine
gideceklerini de haber eder.
Belkis’a mektubu ulastirmasi için
Hüdhüd görevlidir ve o da hemen
yola koyulmustur.
Yazinin tamami derginin 2024 Ekim sayisinda.