Kuseyri, bedeni ile yolculuk
yapan pek çok kisiye rastlanabilecegini
buna mukabil kalp ile
sefer yapanin hakikaten çok az
oldugunu dile getirerek manevi
yolculugun zorluguna isaret
etmektedir. Bu baglamda “Sizi
karada gezdiren, denizde yüzdüren
odur.” (Yunus, 22) ayeti de
bazi mutasavviflara göre bedenen
seyahatin yaninda kisinin kötülükleri
terk edip güzel sifatlara
yükselmesine isaret etmektedir.
Seferin bedenen ve ruhen
gerçeklesen bu iki sekli tasavvufi
egitimde önemsenmistir.
Esasen gaye manevi anlamda bir
yolculuk yapmak iken bunu gerçeklestirinceye
kadar bedenen
de yolculuga çikmak bir vasita
olarak görülmüstür. Bu baglamda
bazi sufiler ikamet ettikleri yerde
manevi yolculugu tercih ederken
bazilari ise hayatlarini bedenen
seferde geçirmistir. Söz gelimi
sufilerden Cüneyd Bagdadi, Sehl
bin Abdullah Tüsteri, Bayezid
Bistami gibileri hac ve cihat
gibi sebepler disinda yolculuga
çikmazken Ebu Abdullah
Magribi ve Ibrahim bin Edhem
seferi tercih ederek ömürlerinin
büyük bir bölümünü seyahatte
geçirmislerdir. Bunlarin yaninda
sülûklerinin baslarinda özellikle
gençlik yillarinda seferi tercih
eden, yaslandiklarinda ise bunu
terk edip bir köseye çekilenler
de bulunmaktadir. Ebu Osman
el-Hiri ve Sibli gibi sufiler buna
örnektir.
Yazinin tamami derginin 2024 Ekim sayisinda.