Insanlarin bozuldugundan ve
dinden uzaklastigindan sikayet
eden bir Müslümanin bu
sikayetleri diline dolayarak kendisinin
ve diger insanlarin umudunu kirmak
yerine, yapmasi gereken daha önemli
bir sorumlulugu bulunmaktadir. Bu
sorumluluk kendisine su iki soruyu
sormasidir: Birincisi: Islam’in sundugu
insanligi diriltecek ve yaptigim
sikayetleri azaltacak hangi imkanlari
biliyorum? Ikincisi: Ben bir Müslüman
olarak Islam’i ne kadar temsil ediyorum?
Bu sorularin cevabina geçmeden önce
de sunu bilmesi gerekir: Bir Müslüman
olarak ben, ancak gayretle mükellefim,
hidayet Allah’tandir. Sorumluluk
seferde olmaktir, zafer ancak Allah’a
aittir. Peygamberlerin bile vazifesi
seferde olmaktir yani temsil etmek,
teblig etmek, yilmamak, yorulmamak,
hep bir umut isigi yakmak, güzel olani
çogaltmak ve bunlarin hepsini en güzel
sekilde yapmaktir.
Iste bundan sonra insan kendine odaklanarak
iki soruya cevap aramali, bildigi
ve ögrendigi kadariyla geregini yapmalidir.
Çünkü çagin en önemli sorunlarinin
basinda Islam ile Müslüman arasindaki
makasin açilmasi ve Müslümana
bakanlarin o kisiden Islam’a güzel bir yol
bulmakta zorlanmasi veya yol bulamamasi
gelmektedir. Halbuki samimiyetle
sahiplenen insan için Islam, her insani
ihya eden ve güzellestiren, akillari ve
gönülleri doyuran sonsuz bir hazinedir.
Örnegin Islam’in ilk ögretmeni
olan Efendimizin sadece su hadisi bile
üzerine bir medeniyet insa edilebilecek
sadelik, zarafet ve derinliktedir: “Güzel
söz sadakadir.” (Buhari, Cihat, 128)
Yazinin tamami derginin Mayis 2024 sayisinda.