Bugün karsimizda bütün dünyayi
gücüyle susturmus bir kavim
var. Devletler, üniversiteler, insan
haklari dernekleri, medya. Bütün
dünya ticaretini ellerinde bulunduran
Siyonistler, Islam ülkelerine
pazarladiklari ürünlerle su an yaptiklari
zulümleri gerçeklestiriyor,
Müslümanin destegiyle Müslümana
saldiriyorlar. Yüzyillardir öykündügümüz
Bati, bu zulmü ortadan
kaldiracak hiçbir sey yapmiyor.
Demek ki küfür eskilerin deyimiyle
bir milletin adi. Birakalim
onlarla alisveris yapmayi onlara
gösterecegimiz muhabbet dahi bizi
“meyletmek” kapsami içine almaya
yetecektir.
Imam-i Rabbani Hazretleri ölüm
halindeki bir hastayi ziyarete gider.
Manevi evlatlarindan birinin yakin
bir akrabasidir o. Hastanin kalbine
nazar edince orayi derin bir zulmetin
kapladigini görür. O karanligin
gitmesi için dua eder. Duadan sonra
tekrar onun kalbine teveccüh
edince bir degisiklik olmadigini
fark edip üzülür. O anda gaipten
bir sesin kendisine ulastigini hisseder.
“Ey imam! Sen istedigin kadar
nazar edip dua edebilirsin ancak
o zulmet çikmaz. Zira Allah’in
safinda olmayanlarin sevgi ve
muhabbetini gönlüne dolduran bir
kimsenin karanligi ancak Allah’in
cehennem atesi ile bertaraf edecegi
bir husustur.” Allah’in safinda olmayanlar
bugün, bile isteye sivillerin
oldugu evleri bombalayip on bine
yakin çocugu katleden zalimlere
karsi “ateskes” ilani yapmaktan,
onlari kinamaktan dahi geri duruyorlar.
Allah’in safinda olmayanlara
karsi atesin dokunacagi kimselerden
olmamiz an meselesi. Gönülden
bir kayma, onlarin yapip ettiklerine
özenme, onlar gibi bir hayati sürdürme
talebi.
Yazinin tamami derginin Ocak 2024 sayisinda.