Sufiligin diger mistik
hareketlerden en önemli
farki dünya ile olan iliskisinde
görülür. Ruhbanlik, Budizm
ve Hinduizm gibi dinlerin mistik
hareketlerinde ruhbanlar dünyayi
tamamen terk ederek manastirlarda
kendilerini ibadete verirler. Evlenmezler
bekar yasarlar, geçimlerini
de halktan topladiklari yardimlar
ile saglarlar. Halbuki Islam böyle bir
anlayisi reddeder, her Müslümanin
çalismasini, ailesinin nafakasini
kazanmasini fazlasindan da infak
etmesini emreder. Bu sebeple
sufiler özellikle Naksiler zühdün
cebimizde degil kalbimizde olmasi
gerektigine inanirlar. Yani insan bu
dünyayi bedenen degil kalben terk
etmelidir. Imam-i Rabbani Hazretleri
bu meseleyi, “Sufi kâindir ve
bâindir.” seklinde iki kelimeyle,
veciz bir sekilde açiklamistir.
Kâin, yani sufi fiziken dünyada
vardir, çalisir kazanir ama o ayni
zamanda bâindir yani dünyadan
uzaktir, onun gönlü yücelerdedir,
Rabbi iledir. Naksiler, insanin elinin
iste gönlünün ise Rabbinde olmasi
ameliyesini “El kârda, gönül yârda.”
prensibi ile ifade ederler.
Yazinin tamami derginin Ekim 2023 sayisinda.