Ihlas, kulluk vasfimiz altinda yapageldigimiz bütün iyi islerimize deger kazandiran yegane ölçüttür. Içimizden gelerek yaptigimiz bir davranisin kiymetini baska hiçbir seyle karsilastirmak söz konusu degildir. Fakat bazen zahirde güzel olarak akseden birtakim davranislar, öznelerinin sahip oldugu bozuk niyetler nedeniyle anlam kaybina ugrayabilmektedir.
Söz gelimi, iyi bir davranis yalnizca Hakk’in rizasi ve diger insanlara yararli olmak gayesiyle temiz bir niyetle yerine getiriliyorsa insanlar nezdinde de Allah katinda da hak ettigi degere kavusmasi beklenir. Fakat söz konusu eylem sadece zahir penceresinden iyiymis gibi görünüyor, baska kimselere sirf göstermelik olarak sergileniyor ve samimi olmayan niyetler gözetiliyorsa o zaman bu amelin gerçek kiymeti de süphesiz güdülen niyet oraninda olacaktir. Allah Resulü de (sas), “Ameller niyetlere göredir.” (Buhari, Bed’ü’l-Vahy, 1) buyurarak bu hakikate dikkat çekmistir. Demek ki bir amelin gerçek degeri, neticesinden çok baslangicina yani en basta onda gözetilen niyete göredir. Kur’an da bu konuya, infakta gösteris ve basa kakma özelinde temas etmis, iman edenlere böyle yapmaktan uzak durmalari ve amellerinin degerini düsürmemeleri noktasinda su uyarida bulunmustur: “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadigi halde sirf insanlara gösteris olsun diye mallarini harcayanlar gibi, basa kakip eziyet etmek suretiyle sadakalarinizi bosa çikarmayin.
Yazinin tamami derginin 133. sayisinda.