Allah Teala insanlari birbirleriyle tanisip kaynasmalari için farkli kabile ve milletler halinde yaratmis, kendisine en yakin ve en sevimli olanlarin ise takva sahipleri olduklarini bildirmistir. Nitekim Kur’an-i Kerim’de söyle buyurulur: “Sizin Allah katinda en üstün olaniniz takvaca en önde bulunanizdir.” (Hucurat, 13) Ancak kalplerinin pusulasinda ibre-i hakikat ve kelime-i sehadet bulunmayanlar yegane üstünlük kaynagi olan takvaya eremedikleri için mal mülkle yahut soy soplariyla övünmeye kalkismislardir. Nitekim bir baska ayette, “Çokluk kuruntusu sizi o derece oyaladi ki nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.” (Tekasür, 1-2) buyurulmustur. Ilgili ayetlerin de ifade ettigi gibi birtakim insanlar atalarinin çoklugunu gösterebilmek için mezar taslariyla övünmeye baslamislardir. Ayette geçen “tekasür” kelimesini Hasan Basri Hazretleri, mal ve evlat çoklugu ile övünme; Katade, kabile ve asiretle övünme; Dahhak ise maiset ve ticaretle övünme olarak tefsir etmistir ki ayet bu üç farkli yorumun tümünü kapsamaktadir. (Maverdi, en-Nüket ve’l-Uyûn, 4/ 507) Halbuki insana, haddini bilmek gerekir. Nitekim kisi haddini bildiginde insan olur. Haddini bilmeyen hayvan, bildigi halde asan ise seytandir. Hükemadan biri, haddini bilip sinirini asmayan kisiye Allah rahmet etsin derken bir baskasi, haddini bilmeyip kibirlenen insanlar hakkinda söyle demistir: “Iki defa idrar yolundan geçen insanin kibre kapilmasina sasarim.” Çünkü insan önce babasinin idrar yolundan geçerek anne karnina düsmekte, annesinin idrar yolundan geçerek de dünyaya gelmektedir.
(Yazinin tamami derginin Haziran, 2023 sayisinda.)