Hayatin anlami, yaratilisin gayesi ve kul ile Rab arasindaki iliskinin mahiyeti gibi insanin yasamina dair zihinlerde problem olusturabilecek meseleleri çözümlemek tefekkür-düsünme- fiiliyle gerçeklesir. Kendisine verilen nimetleri, âlemleri ve mahlukatin varolusundaki incelikleri düsünen insan, bir zaman sonra Rabbinin yüceligini tasavvur etmeye baslar. Böylece yaratilis gayesinin suuruna ererek her anini O’nun (cc) rizasi dogrultusunda geçirmeye gayret eder. Bunun için mutasavviflar tefekkürü, nefs terbiyesinde önemli bir metod olarak görürler. Kur’an-i Kerim’in anlami, varligin hikmeti, Ilahi ve ezeli hakikatler ve dünyanin geçiciligi gibi konular üzerinde düsünmek, dünyanin oyun ve eglencesine kapilip Allah’in razi olmayacagi bir yola girmekten alikoyacaktir. Bu anlamdaki bir tefekkür, dünya ile ilgili konularda oldugu gibi ahirete yönelik meselelerde de insanin hayatinda önemli bir konumda yer almaktadir.
Tefekkür, Arapçada farkli kavramlarla ifade edilen bir düsünme sürecidir. Bunlardan nazar, tedebbür ve tezekkür gibi kavramlar genel olarak düsünmeyi özelde ise düsünmenin farkli sekillerini anlatmalari itibariyla hem Kur’an-i Kerim’de hem de dini literatürde yerini almistir. Tasavvufta da üzerinde önemle durulan kavramlardan biri olan tefekkür en genel anlamda “düsünmek” manasina gelir. Buna mukabil kelime olarak; “hatirlamak, anmak, yad etmek, hatirda tutmak ve akla getirmek” anlamlarini tasiyan tezekkür ise geçmise yönelik bir düsünme faaliyetini içerir. Öte yandan nazar, kalp gözüyle bakip düsünmeyi; tedebbür ise bir isin sonucunu hesap edip gerekli tedbirleri almayi ifade eder.
(Yazinin tamami derginin Nisan, 2023 sayisinda.)