Ayetten anlasilacagi üzere Allah’in emirlerini
ve yasaklarini ögrenmenin yolu, peygamberi
tanimaktan geçmektedir. Burada söyle bir
soru sorulabilir: Allah’in insandan istedikleri
nelerdir ve bu istekleri insana ulastirmada
peygamberlerin rolü nedir? Bu sorunun ilk
kismina verilen cevaplarda bir tereddüt bulunmamaktadir.
Allah kulundan iman etmesini,
imanin geregi olan ibadetleri ifa etmesini ve
güzel ahlak sahibi olmasini istemektedir.
Cibril hadisinde geçen iman, Islam ve ihsan
kavramlari bu üç istegin temel esasidir. Bu
hadisteki üçüncü kavram olan ihsan, imandan
ve Islam’dan ayri bir anlam tasimaz. Aksine
ihsan, imani ve Islam’i kemale erdirmenin
yolu ve yöntemidir. Bir baska ifadeyle iman
konusunda ihsan; “Allah bana sah damarimdan
daha yakinken ben O’na ne kadar yakinim,
bu yakinligi bilerek mi hayatimi yasiyorum?”
sorusunu sorarak, imanin bilgisinden haline
ve hissine yükselme ve derinlesme gayretidir.
Islam konusunda ihsan ise; namaz, oruç,
hac, zekat, sadaka gibi temel ibadetleri Ilahi
huzurda oldugunu düsünerek yapmak ve böylece
yolda yürüme, alisveris, komsuluk hukuku,
çöpleri nereye, ne sekilde atmak gerektigi ve
anne babaya itaat gibi kullugun her anini Ilahi
huzurda yasama gayretinde olmaktir. Iste tam
da bu noktada sorunun ikinci kismina verilecek
cevap önem arz etmektedir. Imani, Islam’i
ve ihsani ögrenmede peygamberlerin rolü yalniz
kendisiyle gönderilen kitabi teblig etmek
mi, yoksa buna ilave olarak bizzat kendisi tatbik
ederek temsil ile teblig etmek midir? Hiç
kuskusuz peygamberlerin sorumlulugu hem
sözlü teblig hem de temsil ile teblig etmektir.