Menkibeleri okumak ve/veya dinlemek;
anlatilan menkibedeki olaylari
ve kahramanlari güncelleyerek,
hayatlarimiza hikmetler, ibretler
devsirmek içindir. Aksi takdirde,
menkibeleri, olaganüstü/harikulade
birtakim olaylari aktarmak ve
onlari sadece tarihte yasanmis ve
bir daha yasanmasi mümkün ve
muhtemel olmayan olaylar olarak
görmek, onlari itibarsizlastirmak
manasina gelir. Okunan, dinlenen
her menkibe, günün sartlari içinde
güncellenmeye, birebir olmasa da
benzer ortam ve sartlar olusturmaya
ve yeniden yasanmaya, içinde barindirdigi
hikmetlerden istifade etmeye
her an açik metindir. Menkibeleri,
kurgu edebiyat türlerinden, mesela
romanlardan ayiran taraf da budur.
Menkibelerin olaganüstü taraflarina
odaklanarak, söz konusu hikmetleri
gör(e)memek ve onlari gizemler ve
fantastik unsurlar barindiran kurgu
metinler veya olaylar olarak görmek
de ayri bir nasipsizlik sayilabilir. Bu
açiklamalarimizi Hasan Basri’nin
ögrencilerinden Utbe bin Gulam hakkinda
anlatilan bir menkibe üzerinde
örneklemeye çalisalim: