Hücviri’ye göre nefs kelimesi birkaç manaya gelir.
Sufiler nefsin, serrin kaynagi ve kötü huylarin temeli
oldugu hususunda hemfikirdirler. Kötü huylardan
biri günah digeri kibir, haset, cimrilik, öfke ve kin gibi
kötü ahlaktir. Bunlar aklen ve ser’an kötü huylardir.
Nefse muhalefet, bütün ibadetlerin basidir, mücahede
ise tümüyle kemal halidir. Kul, bunsuz Hakk’a
eremez. Nefse uymak felakettir, muhalefet ise kurtulustur.
Nitekim, Hak Teala, “Nefse muhalefet edenin yeri
cennettir.” (Naziat, 40); Hazret-i Peygamber, “Allah bir
kuluna hayir murat ederse onun, nefsinin kusurlarini
görmesini saglar.” buyurmustur. (Acluni, cilt 1, s. 78;
Hücviri, 246-248)
Cennet, Hakk’in rizasinin eseri, cehennem ise gazabinin
neticesidir. Ayni sekilde mü’minin ruhu marifet
nurundan, nefsi ise sapiklik perdesindendir. Mü’min
kiyamete kadar cehennemden kurtulmazsa öldükten
sonra cennete giremez, Ilahi didarin hakikatine eremez,
saf sevgiye ulasamaz. Ayni sekilde kul dünyadayken
nefsten kurtulmazsa hakiki iradeye ulasamaz, Allah’in
yakinligini kazanamaz, Ilahi marifete eremez. (s. 250)
Mü’minin ruhu onu cennete davet eder zira cennetin
dünyadaki örnegi ruhtur; nefsi ise onu cehenneme
davet eder zira cehennemin dünyadaki örnegi nefstir.
Bu yolun yolcularinin daima nefse muhalefet ederek
ruha ve akla destek olmalari lazimdir. Çünkü ruh, Ilahi
sirrin mahallidir. (Hücviri, 250)
(Yazinin tamami derginin Haziran, 2020 sayisinda.)