
Dervis, kapi önünde ve esiginde duran kisidir.
Dervisin durdugu yer, dergah kapisinin
önüdür. Bu dergah; zahirde bir bina, hakikatte
ise Hakk’in huzurudur. Bu huzur makamina, ulu dergah;
ulu dergahin sahibine de Ulu Padisah denilmistir.
Dervisin yönü ise kendine yar bildigi ve rizasini diledigi
yaratanadir.
Kelime anlamindan da anlasilacagi üzere dervis olmak,
öncelikle bir durus sahibi olmaktir. Durdugu yeri -ikameti-
ve döndügü yönü -istikameti- belli olmaktir.
Dervislik, her yerde degil bir yerde durmak, her yöne
degil bir yöne yönelmektir. Yalan yerleri ve yönleri terk
etmektir, -tevbe-. Durulan mekanlar görüntüde farkli
olsa da -kesret-, her mekani sahibinden dolayi bir -vahdet-
bilmektir. Her neye bakilsa, sahibini görmektir.
Dervislik, arinmak için bir arayis, durulmak ve dirilmek
için gönüllü -mürit/talip- ve gönülle yapilan bir
yürüyüs ve yürünen yolda durustur. Dervisin durusu,
kendi varligini tanimak -marifet- ve var edene varmak
-vuslat- içindir.
(Yazinin tamami derginin Aralik, 2019 sayisinda.)