Sufilere göre Ramazan, Islam maneviyati demek olan tasavvufi terbiyenin temelini olusturur. Zira killet-i taam, killet-i kelam ve killet-i menam gibi nefsin terbiyesinde elzem olan uygulamalar bu ayda tüm mü’minlerin de katilimiyla kolayca yerine getirilir. Namaz, oruç, Kur’an okuma, infak gibi ibadetler Müslümanin dikkatini fani alakalardan keser, onun Rabbine yönelmesine ve dini hayatina çekidüzen vermesine vesile olur. Nefs her seyi sinirsizca tüketmeyi, haram helal demeden her seyden istifade etmeyi arzular. Sufilere göre mübahlari sinirsizca kullananlar bir süre sonra bununla da yetinmez harama düsmeye baslarlar. Iste tasavvufi terbiye, Ramazan’da yapildigi gibi mübahlari azaltarak ve nefsi helallerden bile el çektirerek müritleri terbiye etmeye çalisir.
Zira helalleri sonuna kadar kullanan bir kimse zamanla süpheli seyleri de yapmaya baslar, süphelileri yapa yapa sonunda haramlarin uçurumuna düser. Ramazan ise bize aliskanliklarimizi ve bagimliliklarimizi ters yüz etmeyi ögretir. Ramazan’da oruçluyken normalde helal olan yeme ve içmeden kaçiniriz. Böylece nefsimizin her dedigini yapmamayi, onu kontrol altina almayi ögreni¬riz. Elimizde imkan olmasina ve kimse görmemesine ragmen oruçluyken ne yeriz ne de içeriz. Allah için açliga ve susuzluga sabrederiz. Ramazan egitimi ile mübahlari bile islemeyen bir insanin haramlara düsme tehlikesi azalmistir. Helalleri bile Allah için terk eden insan nasil olur da daha sonra harama el uzatabilir.
Bu sebeple sufiler, helallerin az kullanilmasi babindan az yemeye ve açliga önem vermislerdir. Süleyman Darani (ks) toklugu dünyanin açligi ise ahiretin anahtari olarak görür. Yahya bin Muaz (ks) açligi nur, toklugu ise nar yani ates olarak görür. “Bu öyle bir atestir ki sahibini sehvet atesiyle yakmadan durmaz.” der. Sufilerin açlik riyazetine verdikleri önem haliyle onlarin Ramazan ayini hasretle beklemelerini gerektirmistir. (Risaletü’l-Kuseyriye, Beyrut, 1990, s. 142) Sufilere göre Ramazan iyi degerlendirilirse salik manen yil boyunca kendini korumaya almis olur. Aksine bu ayi layiki veçhile degerlendiremeyenler yilin geri kalan zamanlarinda da kendilerini toparlamaya firsat bulamazlar, sufilerin cemiyet ismini verdikleri Rableriyle beraber olma duygusunu yakalayamazlar, Imam-i Rabbani bu konuda söyle der: “Ramazan, bütün hayir ve bereketleri ken¬dinde toplamistir. Sene içerisinde herhangi bir yolla kisiye ulasan her hayir, kadri yüce Ramazan ayinin bereket deryasindan bir damladir.” (4. Mektup)
Bu sözlerden de anlasildigina göre Ramazan’i iyi degerlendiren salik bunun neticesini tüm sene görmeye devam edecektir.
(Yazinin devami Ilim ve Irfan dergisinin Mayis, 2018, sayisinda.)