Insanin sinav sorularindan biri de çocukla sinavidir. Yüce Yaratici, çocukla sinamaktadir insani. Kimine çocuklar ihsan ederek, kimini çocuksuz birakarak sinamaktadir. Konuyla ilgili olarak Kur’an’da söyle buyurulur:
“Göklerin ve yerin hükümranligi Allah’indir. Diledigini yaratir, diledigine kiz çocuk, diledigine de erkek çocuk verir. Yahut hem kiz hem erkek çocuk verir, diledigini de kisir kilar. O, her seyi bilen, her seye güç yetirendir.” (Sura, 49-50)
Ayetlerden çikan mesajlari söyle özetleyebiliriz:
Insana çocuk ihsan eden yüce Allah’tir. Insanin üremesi için kadin erkek, anne baba birer vesiledir. Asil var eden Cenab-i Hak’tir.
Kiz yahut erkek çocuk sinavin sorularindandir. Asil olan çocuk sahibi olmaktir. Çocugun cinsiyetini belirleyen de yüce Allah’tir. Kiz çocugu veren de erkek çocugu veren de yüce Allah’tir. Dogum sonucunu begenmemek yüce Allah’in takdirini begenmemektir. “Mallarinizin ve çocuklarinizin aslinda bir sinama oldugunu ve büyük ecrin Allah katinda bulundugunu bilin.” (Enfal, 28)
Insanin kendi iradesiyle belirlemedigi seyler övünme ve yerinme sebebi olamaz: Insanin cinsiyeti, etnik yapisi, rengi, yasadigi zaman ve mekan… Bunlarin hiçbirini insan seçmez, hepsi yüce Rabbin dilemesiyle olur. Dolayisiyla hiç kimse cinsiyetiyle, etnik kökeniyle övünemez ve yerinemez. Tek basina bunlar kimseye bir sey kazandirmaz. Nitekim insanlik tarihinde erkekler içerisinde de kadinlar içerisinde de iyi insanlar yetistigi gibi, kötüler de yetismistir. Ayni irktan, ayni cografyadan, ayni zaman insani içerisinden iyiler de çikmis, kötülerde çikmistir.
Insanin gönül meyvesi olan çocuk yüce Allah’in insana en büyük nimetlerindendir. Dolayisiyla çocugun erkek ya da kiz olmasina bakilmaz. Önemli olan saglikli bir çocuga sahip olmak ve dogan çocugun salih bir evlat olarak yetismesidir. Nitekim Peygamberimiz, bir dogum haberi aldiginda kiz mi erkek mi diye sormaz, anne ve çocugunun saglikli olup olmadigini sorar ve sonra dua ederdi.
(Yazinin tamami derginin Ocak sayisinda, sayi: 65)