Günlük anlamina gelen ve Farsçadan dilimize geçmis olan oruç kelimesinin Arapça karsiligi savm’dir. Kur’an ayetlerinde savm/siyam kelimeleri su sekilde geçer:
Kur’an bir ayetinde, orucun geçmis toplumlara da farz kilinan evrensel bir ibadet oldugunu bildirir. “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kilindigi gibi size de farz kilindi. Umulur ki takvaya erersiniz.” (Bakara, 183)
Ayete göre oruç, bizden önceki toplumlara da farz kilinmis evrensel bir ibadettir. Oruç ibadeti, kötülükleri emreden nefsi dizginleyen, onu egiten, onu asagiliklardan temizleyip arindiran, onu yücelten ve huzura erdiren bir ibadettir. Oruç dünyada günahlara karsi, ahirette ise azaba karsi koruyucu bir kalkandir. Orucun hedefi, takvali insan yetistirmektir.
Takva, yüce Allah’i taniyip O’na (cc) karsi yükümlülükleri yerine getirme bilincidir. Takva, Allah’i hesaba katarak yasamak, nerede ve hangi sartta olursak olalim O’ndan (cc) sakinip çekinmektir. Allah’in emirleri dogrultusunda yasamak takva göstergesidir.
Kur’an, Hazret-i Meryem’in Hazret-i Isa’yi dünyaya getirdiginde tuttugu susma orucundan bahseder: “Ey Meryem, ye iç, gözün aydin olsun. Insanlardan birini görecek olursan, ‘Ben Rahman için oruç adadim, bugün hiçbir insanla konusmayacagim.’ de.” (Meryem, 26)
Hazret-i Meryem’in susma orucunda, onun içerisinde bulundugu durumu anlamayacak olan bir topluma bosuna konusmamasi, suskunluk orucuyla Rabbini zikretmesi ve sükretmesi hedeflenmistir. Zira Hazret-i Meryem, bir erkekle beraber olmadan, yüce Allah’in lütfu ile çocuk sahibi olmustur. Bu olaganüstü durumu insanlara anlatmak oldukça zordur. Bunun için yüce Allah, ona susma orucunu emretmistir. Bu orucuyla hem kendisi manen huzura erecek hem de insanlara söz söylemek zorunda kalmayacakti.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisi 58. sayida.)