SAMI BAYRAKÇI | Ocak |
2017 |
KÖSELER
| Okunma: 1162
Tasavvufun, Islam’i daha iyi anlama ve yasama isteginden dogdugu, amacinin mü’minleri ahlaken ve manen yükseltmek/yüceltmek oldugu genel kabul gören bir anlayistir.
Bu yolun müntesipleri, sufiler; Allah’a layikiyla kulluk edebilmek için gecelerini gündüzlerine katar, gerek nefs ve seytanla mücadele/mücahede, gerek kullugun niteliginin artiril¬masi konusunda kemal derecesine ulasmak için gayret ederler. Tasavvuf; ahlakta, edepte, takvada, verada, zühdde, tefekkürde, marifette, muhabbette, düsüncede, hizmette, samimiyette ve ihlasta kulun kendini Peygamberin (sas) durusuna uygun bir hale getirme, ibadetleri bir sanat ruhuyla, içtenlik anlayisi ile yapma çabasidir.
Mü’min; kendisi için kullugun en güzel örnegi olan Hazret-i Peygamberin yolunu takip etme, O’nun (sas) yasadigi hayat gibi bir hayat yasayabilme, O’nun (sas) Allah ile olan bagini kavrayabilme ve bu örnekligi bir bütün olarak hayata tasiyabilme gayreti içinde olan insandir. Sufilerin de bu gayreti zirveye tasiyabilmek için, Resulullah’a duyduklari muhabbeti, O’na (sas) olan bagliliklariyla perçinlediklerini görüyoruz. Yine sufiler, Efendimizin sünnetine baglanmislar, ahlakiyla ahlaklanmislar, söz, davranis, eylem ve tavirlarinda her yönden O’nu (sas) örnek almislardir. Hayati, Efendimiz gibi yasamislar, bunun gayretinde olmuslardir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan'in Ocak, sayi: 53, sayisinda.)