PROF. DR. SÜLEYMAN DERIN | Mart |
2016 |
KÖSELER
| Okunma: 1394
Son iki yüzyil Bati’nin, dini birakip materyalist ve pozitivist dünya görüsüne kaydigi bir zaman dilimidir. Hristiyanligin yaptigi baskilar ve dayatmalardan yilan devlet yöneticileri ve halk dinden sogumus ve Hristiyanligi dizginlemek için laiklik ideolojisi gelistirilmistir. Zira kilisenin kanunlariyla ne insan hayatini, ne de devlet sistemini ayakta tutmak mümkündür. Çünkü Hristiyanlik insan tabiatina aykiri emirleri dolayisiyla sosyal hayatta uygulanamaz bir yapiya sahiptir. Mesela size bir tokat atana karsi gelme hakkiniz yoktur, yapmaniz gereken diger yanaginizi dönmektir. Simdi böyle bir prensiple devlet yönetilebilir mi? Zalimin isledigi suçun yanina kar kaldigi bir sistem! Ayni sekilde din adamlarinin evlenmesi, evlenmis olan vatandaslarin da bosanmasi yasaktir. Her iki durumda bazen hayati yasanmaz hale getiren birer asirilik degil mi? Bu örnekleri çogaltmak mümkünse de bu kadari herhalde konunun anlasilmasi için yeterlidir.
Bugün pek çok Avrupa ülkesi kendilerinin sadece kültürel olarak Hristiyan oldugunu, gerçekten Hristiyanliga inananlarin ise azinliga düstügünü kabul etmektedir. Peki, Hristiyanlik insanlarin hayatlarindaki önemini kaybedince onlarin içine düstügü inanç boslugunu ne doldurmustur?
Bilimi neden bu kadar kutsal sayiyorlar?
Teknoloji, bilim ve psikoloji Bati’da dinin yerini almistir. Bilimin her seyi açiklayabilecegini düsünen Batili aydinlar yaratilis gibi en zor meseleyi bile evrim teorisi ile çözmüsler, böylece Yaratici’yi tamamen hayatin disina çikarmislardir. Bu özgüven ile teknolojinin her tür sorunu halledecegi zannedilmistir. Insanoglu uzayin derinliklerine dogru uzanip kainatla ilgili bilgilerini artirdikça kendisini daha az tanir olmustur. Bilim ve teknoloji gelistikçe insanlar dine ve Yaratici’ya karsi meydan okuma hevesine kapilmis öyleki 1986 yilinda Amerikalilar uzaya gönderecekleri uzay gemisine “Challenger” (Meydan okuyan) ismini vermislerdir. Takdir-i Ilahi ki, bu uzay gemisi kalkisindan 73 saniye sonra infilak etmis, böylece insan¬ligin Allah’a meydan okuma hevesi çok kisa sürmüstür. Ayni durum hiç batmayacagi iddia edilen ve daha ilk seferinde batan Titanik gemisi için de düsünebilir. Bu dönemin Freud, Darwin, Nitche gibi filozof ve psikologlari dinin tabiat olaylari karsisinda aciz kalan insanin daha büyük bir güce siginmak ihtiyacin¬dan dogdugunu ileri sürmüstür. Onlara göre, mademki teknoloji ve bilim tabiat karsisinda insani güçlü kilmis, insan tabiata boyun egdirmis o halde artik dine gerek kalmamistir.
(Yazinin tamami Ilim ve Irfan dergisi Mart (2016) sayisinda.)