ILIM VE IRFAN | Ekim | 2012 | KÖSELER | Okunma: 2405
BOYAYI MI BEGENMIYORUZ BOYACIYI MI?
Cüneyt Gökçe


Hz. Lokman’in, hikmetli sözlerle tanindigi hepimizin malumudur. Iste bu önemli tarihi sahsiyetin söyle bir hadisesi var:

Hz. Lokman’in namini daha önceden duyup ona hayran olan ancak ilk kez kendisiyle karsilasan bir adam gördüklerine inanamamis ve Hz. Lokman’in siyah derisi ve kalin dudaklari karsisinda saskin kalakalmis. Adamin içine düstügü tereddüt ve istifhamlari tahmin eden Hz. Lokman: “Ne oldu birader; neden öyle saskin saskin bakiyorsun: Boyayi mi begenmedin, yoksa boyaciyi mi?” demis.

Evet meselemiz bu: Boyayi mi begenmiyoruz, boyaciyi mi?

Halbuki, bir erkekle bir disiden yaratilan ve tanisip-kaynasma amaciyla farkli sekillerde dünyaya gönderilen insanlar olarak haddimizi bilmeli ve birbirimize üstünlük taslamamaliyiz. Bilmeliyiz ki, hukuk nezdinde “esit” oldugumuz gibi, üstünlügümüzün temel kriteri de takvadir. Takvasinin geregi olarak kim daha fazla Allah’tan korkuyor, sorumlulugunu yerine getiriyor ve yaratilis amacina uygun hareket ediyorsa “üstün” odur. Kisiye deger katan derisinin rengi, asireti, mali-mülkü ve cografyasi degil; ibadeti, bilinci ve takvasidir.

...

ALLAH KATINDA YEGANE DIN ISLAM’DIR
M. Erdogan Bas


Hiristiyanliktaki teslis inancinin tutarsizligi ile ilgili Peygamber Efendimiz döneminde bir olay cereyan eder. Hadise, hicretten 9 yil sonra yaklasik 631’lerde Medine’de vuku bulur:

Yemen’e bagli Necran vilayetinden kalabalik bir Hiristiyan heyeti, Hz. Muhammed’i (sas) görmek ve yeni din hakkinda bilgi almak üzere Medine’ye gelirler. Medine’ye Peygamber Mescidi’nin yanina gelen bu heyeti daha sonra sahabe “O kadar güzel ve gösterisli giyinmis kusanmislardi ki daha önce benzerini görmemistik.” diyerek tasvir ederler.

Heyet, kendi dinlerine göre mescidde ibadet ve dua etmek için Hz. Peygamber’den izin istediler. Sahabe bu istekten rahatsiz olsa da Allah Resûlü “Birakin yapsinlar.” dedi. Ibadetleri bittikten sonra heyetle Resûl-i Ekrem arasinda uzun bir tartisma yasandi.

...

SABRIN SONU MARIFETTIR
Mona Islam


Sabir, büyük islerdendir. Sabredene gerekli olan ilk sey umuttur. Umudu olmayanin sabri da olmaz. Nasil olsun, bir insan çözülemeyecegine inandigi bir derde nasil tahammül etsin? Dert onu ezer geçer. Ezilip geçilen yerde de sabirdan söz edilemez.

Sabir kiyamdir, ayakta durustur. Dizleri titrese de pes etmeme, oturmama, yigilip kalmama azmi göstermektir. Sabir, Kayyum olana itimad etmektir. Haller ne denli degisirse degissin, sabit olana güvenmektir. Degismez olana, saglam kulba tutunmaktir.

Ehl-i imanin her seyi tükense de umudu tükenmez, öyleyse her kosulda sabir mümkündür.

Sabir daima duaya eslik eder. Dua ve sabir ‘iktiran’ ile bulunurlar. ‘Iktiran’ iki seyin birbirine gerçek sebep olmasalar da, hep birlikte bulunmasi durumudur. Hep ayni anda, pespese, birbiri içinde, biri olmadan digeri olmayan ikiz kardeslerdir. Bunun için ayette, “Sabir ve salat ile yardim istememiz” (Bakara/153) talep edilir bizden. Onlarin birlikteligi sünnetullahtandir.

...

IKINCI BINYILIN BASTACI IMAM RABBANI
Sami Bayrakçi


Islam aleminin önde gelen sahsiyetlerinden Imam Rabbani ismiyle maruf Ahmed Farukî Serhendî (ks) 1564-1624 (h.971-1034) yillari arasinda yasamis büyük bir alim ve mutasavviftir. Ayni zamanda Müceddid-i Elf-i Sani (Ikinci binyilin yenileyicisi) olarak da bilinen Imam Rabbani, Hindistan’in Serhend kasabasinda dogmustur. Imam Rabbani’nin nesep yönünden ise Hz. Ömer’e (ra) dayandigi rivayet edilmektedir. Babasi da kendisi gibi büyük bir alim ve seyh olan Imam Rabbani, ilk derslerini babasindan okumus, hifzini da yine babasindan ikmal etmistir. Daha sonra ilim için bazi sehirlere yolculuk yapan ve dönemin büyük alimlerinden hadis, tefsir gibi dini ilimlerin yanisira mantik, felsefe derslerini de okuyan Imam Rabbani, 17 yasina geldiginde zahiri ilimlerle ilgili tahsil sürecini tamamlamis ve babasinin yanina geri dönerek, müderris olarak görev yapmaya baslamistir.

...

IMAM’IN SEHRI SERHEND
Adem Dönmez


Sanirim bir filmde izlemistim. Iki çocuk yüksekçe bir yerden manzaraya bakiyorlardi. Biri yemyesil bir vadi üzerinde rengârenk çiçekler, irmaklar, irili ufakli kuslar, hayvanlar ve masmavi bir gökyüzü, digeri ise sadece ardi sira agaçlar ve kayaliklar görebiliyordu. Ikinci çocuk “Ben senin anlattiklarini göremiyorum,” dediginde, ilk çocuk gözünü manzaradan ayirmayip, “Sadece gözlerinle degil, yüreginle bakmalisin, hissetmelisin,” demisti.

Yüregiyle bakanlar görebilir
Iste o sabah o sehre ulastigimda yüregimle bakmam gerektigini düsündüm ve öyle yaptim. Uzun bir yolculugun sonunda gelmistim buraya. Serhend, adini defalarca duydugumuz ve kitapliklarimizin üst raflarinda itinayla yer ayirdigimiz Mektubat’in sahibi Ahmed Fârûk Serhendî Hazretleri; hepimizin bildigi isimleriyle Imam Rabbani Hazretlerinin sehri...

...

DUA, ALLAH’IN KUDRET ELINE TUTUNMAKTIR
Mazhar Salih


Maddi ihtiyaçlarin öncelendigi günümüzde, insanin en büyük problemi manevi bosluktur. Sürekli olarak bedenin ihtiyaçlarini karsilama gayretinde olan insan, iç dünyasinda bir bosluk yasamaya baslar. Bu boslugu doldurmak için de zaman zaman mesru olmayan sebeblere basvurur. Oysa insanoglunun bu boslugunu, ancak kendisini yaratana yakarisi doldurur.

Insan, kendisini yaratan yüceler yücesine, kudreti sonsuz olana yöneldigi zaman manen doygunluga ulasir. Zira artik insan, kendi zaafina degil kadir-i mutlaka tevekkül etmis O’na dayanmistir. Dolayisiyla böyle bir insan günlük hayatinda yasadigi sikinti ve zorluklarin üstesinden kolaylikla gelir. Çünkü insanligin dua için yaratildigini anlayinca tüm ayetler “Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Süphesiz O, haddi asanlari sevmez.’’(Araf süresi55) diye haykirir. Tüm hadisler “Allah’im Seni zikretmek Sana sükretmek ve Sana güzelce ibadet etmek için bana yardim eyle” (Ebu Davud 2/86) diye yakarir.

...

IRFAN NURU VE YOLCUNUN HALLERI
Deniz Çiftçi


Asil vatanindan ayrilan ruhun, tekrar yuvasina dönünceye kadar, sefere basladigi andaki gibi ahsen-i takvim üzere kalabilmesi, yolculukta kendisine azik edindikleriyle mümkün olur sadece.

Gidilmesi gereken yol bellidir aslinda; mesafe belirlenmis, istikamet gösterilmis, ona dogru yürümekse hür iradeye birakilmistir. Yol belli ama iki seçenek de vardir insanin önünde: Ya emanet edilen cevheri koruyacak, sahibine sunacagi güne kadar onun pariltisini arttiracak, ya da ihanet içinde olacak, emaneti zayi edecektir.

Herkese emanet edilen cevher hakikatte aynidir. Ama kimisinin cevheri baskalarinin yolunu da aydinlatacak kadar parlak ve göz kamastiricidir. Kendi cevherini ortaya çikarmayi beceremeyenler –ki bunlar çogunlugu teskil eder– isigini kaybedenler veya yollarini bulmaya ve aydinlatmaya isiklari yetmeyenler bunlarin isiginda yol alir.

Onlar, kendileriyle beraber baskalarinin faydalanmasi için de cevherlerini kullanirlar.

Yeter ki yolcunun, yolu aydinlatan isiktan rahatsiz olup gözleri yumulmasin.

...

YUMUSATICI GÖZÜNÜ BOS BIRAKIN!
Esra Küçük


Her birimizin, evlerimizde kullanmaya alisik oldugumuz deterjanlarla ilgili tereddütleri mutlaka vardir. Deterjanlarin zararli kimyasallar içerdigini ve sagligimizi tehdit ettigini biliriz. Fakat çogumuz onlardan vazgeçmeyi de göze alamayiz. Çamasir deterjani yerine kullandigimiz dogal sabun tozlari hiçbir lekeyi çikaramaz ya da lavabomuzu hiçbir sey çamasir suyu kadar beyazlatamaz. Böylece döner dolasir çaresiz yine bu kimyasallara basvururuz.

Aslinda dogadaki zararsiz maddeleri biraz arastirdiginizda, karsiniza tatmin edici etkiler birakan çözümler çikmiyor da degil. Size bunun bir örnegini sunmak istiyorum. Ben uzun süredir çamasir yikarken yumusatici kullanmiyorum. Bilirsiniz, yumusatici deterjan yikadigimiz çamasirlarda gözle görülür bir etki birakir. Havludaki ya da yastik yüzündeki o temizlik hissini arttirici mis gibi koku ve yumusaklik, bizler için hiç de azimsanacak bir istek degildir. Fakat su da bir gerçek ki; çamasir makinalari yumusatici gözündeki deterjani, yumusakligin ve o güzel kokularin suyla yitip gitmemesi için en son kullanir ve yumusatici deterjandaki tüm zararli kimyasallar, diger deterjanlarda oldugundan daha çok kalir çamasirlarimizda. Yumusaticinin sagladigi imkanlardan vazgeçmek istemeyen ben; okuduklarimdan ve duyduklarimdan yola çikarak bu sorunun üstesinden gelmeyi basardim.

...

(Yazilarin devami Ilim ve Irfan Dergisi Ekim 2012 sayisinda...)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024