IBRAHIM TENEKECI | Ekim |
2012 |
KÖSELER
| Okunma: 2596
Yirmi yila yakin bir zamandir, yatmadan evvel, su duayi ederim: Allah’im, bana ilim, irfan ve ilham ver. Çok sükür, hiç ilhamsiz kalmadim. Simdi de Ilim ve Irfan verdi. Öncelikle, bu güzel kardeslerimize basarilar dilerim. Allah, yardimcilarin en hayirlisidir.
Nasil baslarsaniz öyle gider. Dogru baslarsaniz dogru, yanlis baslarsaniz yanlis. Bu yüzden, “kervan yolda dizilir” sözüne pek inanmam. Meyve kelimesini ele alalim. ‘Meyve’ dogrudur, ‘meyva’ yanlis. ‘Meyvalarini’ dersek, sadece bir degil, fazladan üç yanlis daha yapmis oluruz. Dogrusu, ‘meyvelerini’ olacak. Görüldügü gibi, yanlis basladi ve öyle devam etti.
Burada, dogru baslamis bir is görüyorum. Halis niyet ve salih amel üzerine kurulmus bir is...
Dünya bilgileri bir yerde biter ve kalbî olan devreye girer. Ates yakmaz mi? Yakar. Fakat Hazreti Ibrahim’i yakmadi. Biçak kesmez mi? Keser. Fakat Hazreti Ismail’i kesmedi. Kalbî olan, yani irfan, iste budur. Bazi seyler söylenmez, anlasilir. Bunu da kalbî olana ilave edebiliriz.
Irfan kelimesinin bana çagristirdigi anlamlardan biri de sadeliktir, berrakliktir, duruluktur. Peygamber Efendimizin özelliklerini okurken, su cümle dikkatimi çekmis ve hemen altini çizmistim: “Siradan degildi, fakat siradan insanlar gibi yasardi.” Ne güzel.
...
(Yazinin devami Ilim ve Irfan Dergisi Ekim 2012 sayisinda...)