
Ehl-i tasavvuf
süphesiz Allah’a
yönelisleriyle,
O’nu çokça zikr
edisleriyle ,
dünyadan ve kalpleri dolduran
heva ve heveslerden
siyrilislariyla dikkat çeken
güzide bir topluluktur. Bu
hasletler elbette yalnizca
ehl-i tasavvuf olarak anilagelen
velilere, sufilere ve
dervislere hasredilemez
ancak tarih bize gösteriyor
ki Hicri ilk asirlardan beri
Müslümanlar içerisinde
bazi kimseler ser’i serifi ve
Sünnet-i Muhammedi’yi
yasamak konusunda daha
titiz olup, Hazret-i Peygamber
ve güzide ashabinin
yasantilarini kendilerine
rol model alarak dünyadan,
hevadan geçmeyi,
geçmekten de geçmeyi yol
bilmislerdir. Günümüze
kadar ulasan bu tavirda
süphesiz en dikkat çekici
unsur, bu yolun yolculari
yani saliklerin ferdi ve
toplu olarak ama oldukça
yogun bir sekilde zikir ile
mesgul olmalaridir.
Ehl-i tasavvuf gerek kendi
baslarina bazen bir camide
bazen bir virane kösesinde,
arzin kuytusunda ama
gönül deryasinin kiyisinda
zihinlerini, kalplerini,
ruhlarini en yüce olan
Allah Tealaya baglamaya
kastederler. O’ndan gayri
zahirde ve batinda onlari
mesgul eden, yolda koyan,
uzak koyan ne varsa geride
birakmaya azmederek
sabah aksam, yerken ve
uyurken dahi Allah ile
rabitali, o nur ve kokuya
bagli olmak gayreti içinde
olmaya çalisirlar: “Allah’i
nefsinde, içinde husu ve
korku ile an, gece gündüz
açik gizli O’nu zikret,
sakin gafillerden olma.”
(Araf, 205) Y ine A llah’i
arayan, O’na vuslat duasini
eden, ayrilik sizisini
çeken necip kullarla, islerinden,
ailelerinden, rahat
ve istirahatlerinden bosanip,
sirf Hakk’in esmasini
dillerine gönüllerine vura
vura, O’nun rizasina ermek
için, O’nun muhabbetine
gark olmak için, yokluklarini
bulmak için kimi
kalplerinin derinlerinden,
kimi semayi titretircesine
“Allah, Hayy, Hu” diye yüce
Allah’i zikrederler. Nedendir
ki asirlar devreder de
Hakk’in âsiklari O’nun
türlü esmasini dillerine
tat, gönüllerine nakseylerler?
Nedir bu kullarin
dilini sabah aksam islatan,
gözlerini yasartan,
tüylerini diken diken,
kalplerini kus kalbi eden…
Nedir? Allah Teala Kur’an-i
Kerim’inde bu kimseler için
söyle buyurmustur: “Onlar,
ayakta iken, otururken, yan
yatarken Allah’i zikrederler
ve göklerin ve yerin yaratilisi
konusunda düsünürler.
Ve derler ki: Rabbimiz, Sen
bunu bosuna yaratmadin.
Sen pek yücesin, bizi
atesin azabindan koru.”
(Al-i Imran, 191)
Yazinin tamami derginin 2025 Nisan sayisinda.