EL-KERIM (cc)
AHMET EDIP BASARAN
Insanlarin yapilan iyiliklerle öldürüldügü
zamanlardan geçiyoruz.
Iyilik ve yardim, bir insana kötülük
olarak dönebilir mi? Eger iyilik
yapan, yaptigi iyiligin kök anlamindan
ve Ilahi dayanagindan
yoksunsa evet iyilik bir kötülük
sebekesine dönüsebilir. Iyiligin bile
kibre, büyüklenmeye dönüsebildigi
insan psikolojisinde kelimelerin,
kavramlarin soluk alip verdigi
anlam/deger dünyasi isbu sebeple
çok önemlidir. Çünkü insan nefsinden
konusursa seytana, kalbinden
konusursa Allah’a hizmet eder.
Iyilik ve yardim namina canlilara
gösterdigimiz bütün izzet
ve ikramin temelinde, O’na ve
O’nun bahsettigi sayisiz ve sonsuz
nimetlere duyulan hamd ve sükür
niyazi olmalidir. Hamd ve sükür
bir mü’minin besmelesidir. Bunlar
varsa orada iman ve imkan vardir.
Hamd ve sükür yoksa insan isyanin
ve inkarin batakliginda ömür
sermayesini har vurup harman
savurur. Allah korusun!
HASSAN BIN SABIT (ra)
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU
Hem Cahiliye hem de Islam
sairlerinin en taninmisi,
siirleriyle halka liderlik
eden sahsiyet, Hazret-i
Peygamberin emriyle Mescid-i
Nebevi’de adina kürsü tahsis edilen
mümtaz sahabi, Islam’a girmekle
Allah’in kutlu elçisini her zaman ve
zeminde savunan, din düsmanlarinin
her türlü tehditlerine meydan
okuyan, mü’minlerin güvencesi,
mersiyeler üstadi, Resulullah’in
övgüsüne mazhar gözbebegi, cömertlik
nisanesi, yasadigi asrin sairi,
muhadram, Peygamber Sairi (Sairü’n-
Nebi) vasfiyla meshur sairlerin
sultani, lisaniyla etkili keskin kiliç
sahibi (Ebu’l-Hüsam), yigit savasçi
(Ebu’l-Mudarrib) Hassan bin Sabit
Hazretleri, Medine’de Rahmet Elçisi’ni
tanidiginda altmis yaslarinda
bulunuyordu.
Hassan bin Sabit (ra), Cahiliye döneminin
bedevilerine inat kabilesinin
degerlerini muhafaza eden çok ayricalikli
bir sairdi. Ilerlemis yasina
ragmen gönül dünyasini siirlerinde
ilmek ilmek dokuyan gönül insaniydi.
Her sikintiyi siir diliyle anlatabilen
muazzam bir yetenekti. Bu haliyle
düsmanlarin korkulu rüyasiydi.
Dönemin en etkili insaniydi. Dostlarina
güvence veren, hasimlarina ise
korku salan maharetiyle meshurdu.
GÖZÜMÜZÜN GÖRDÜKLERI VEYA GÖREMEDIGI
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN
Dünya imtihan yurdu. Burada pek
çok sekilde sinaniriz. Belalar, musibetler,
hastaliklar, nefs ve seytan…
Fakat her imtihani atlattigimizda
görürüz ki aslinda ondan çok daha
büyük baska baska imtihanlar da
varmis dünyada. Bunu görmek bizi
biraz rahatlatir, teselli verir yüregimize.
Mesela hasta oldugumuzda
bizden çok daha zorlu hastaliklara
tutulmus insanlari görürüz, demek
ki bundan daha zor imtihanlar da
varmis der, halimize sükrederiz.
Bir sevdigimizi kaybettigimizde
çok daha fazla sevdigini bir anda
kaybeden ya da bizimkinden daha
kötü bir sekilde, feci bir kazayla
hayatlarini kaybeden insanlar da
oldugunu görür, halimize sükrederiz.
Maddi sikintida oldugumuzda,
bizden çok daha fakir ve zor sartlar
altinda yasayan insanlarin
farkina varir, sükrederiz. Hayatin
rutin akisi bizi bogdugunda bu
rutini çoktan kaybetmis ve günlük
gidasini dahi alamayan, üstelik
güvenlik endisesi tasiyan, savas
sartlarinda yasayan yüzbinlerce
insan oldugunu hatirlar, sükrederiz.
Bu sükürlerin yani sira bizden daha
çetin imtihanlara tâbi tutuldugunu
gördügümüz kardeslerimiz için de
dua eder, elimizden dilimizden ya
da kalbimizden ne kadarini becerebiliyorsak
o kadar destek olmaya
çalisiriz.
ALLAH GÜZELDIR, GÜZELLIGI SEVER
DR. MERVE SAÇLI
“Güzel nedir?” veya “Ne
degildir?” sorusu yüzyillardir
tartisilagelmisse de
kesin olan bir sey varsa sudur ki
güzellik sadece sanatin ya da felsefenin
konusu degildir. Güzellik veya
bir diger tabirle estetik, kainatin ve
içindekilerin yaratilisini, isleyisini
idrake niyet etmis her zihnin adresi
olmaya aday bir konudur. Buradan
yola çikacak olursak; güzele duyarliligin
kalple ve otomatik olarak da
imanla çok siki bir irtibati oldugunu
söylememiz mümkündür. (Turan
Koç, Islam Estetigi, 8) Cibril hadisinden
bildigimiz “ihsan” prensibi
de esasen imanin bir nevi gözle
görülebilen sekli olup Allah Tealanin,
kendisini gördügü hissini
tasiyan her kulun amelini en güzel
sekilde yapmasidir. (Buhari, Iman,
1; Müslim, Iman, 1)
Kur’an-i Kerim’de güzeli ve güzelligi
ifade eden “hüsn/ahsen, cemal/
cemil, tayyib, zinet, hilye, zuhruf”
gibi birçok kelime geçmektedir.
Kur’an ve güzellik denince süphesiz
ilk sirada zikredilmesi gereken de
esma-i hüsna’dir. Çünkü Allah Teala
Kur’an’da bizlere en güzel isimlere
sahip oldugunu bildirmekte ve kendisine
bu güzel isimleriyle dua ve
niyazda bulunmamizi istemektedir:
“En güzel isimler Allah’indir;
bu güzel isimlerle O’na dua edin.”
(Araf, 180) “Allah, O’ndan baska
tanri yoktur; en güzel isimler O’na
aittir.” (Taha, 8) “O, takdir ettigi gibi
yaratan, canlilari örnegi olmadan
var eden, biçim ve özellik veren
Allah’tir. En güzel isimler O’nundur.”
(Hasr, 24)
TASAVVUF DILIMIZ VE ÜSLUP
PROF. DR. NECDET TOSUN
Istanbul’un Çekmeköy ilçesinde oturdugum yillarda (2010 yili gibi) bir aksam saç trasi için berbere gittim. Berber 25-30 yaslarinda bir genç. Hem saçimi kesiyor hem de yanindaki arkadasiyla söyle konusuyordu: “Bir sohbete gitmeye basladim. Ama bu yolda dervislik için iki sart varmis. Birincisi ayaga mest giymek lazimmis. Ikincisi yabanci sigarasi yasakmis, Türk sigarasi serbestmis. Sigara isi kolay. Marlboro içmeyiveririz, Türk sigarasi buluruz. Ama bu mest isini ne yapacagiz bilmiyorum. Daha bu genç yasta ayagima mest giyersem akrabalar bana ne der diye endise ediyorum.”
Ben bunlari dinlerken Mevlana’si, Ibn Arabi’si, Imam-i Rabbani’siyle büyük ve zengin bir kültür olan tasavvufun yüksek irfaninin halk arasinda iki maddeye, sigara ve meste indirgenmesine sasirdim. Muhtemelen bu tarikatin seyhi öyle bir sey dememisti. Ama is, seyhin sehir vekilinin, ilçe vekilinin, mahalle sohbet vekiline kadar inince demek ki böyle oluyormus.
PEYGAMBER EFENDIMIZI DUYANLAR, O'NA UYANLAR VE KIYMETINI BILENLER
DOÇ. DR. MEHMET DINÇ
Peygamber Efendimizi duymak, dinlemek mühim bir özelliktir. Sahabe-i kiram efendilerimizi anlatanlar söyle anlatiyorlar: Efendimizi öyle bir dinlerlerdi ki baslarina kus konar ve o kus uçmazdi. O derece. Kus ne zaman uçar? Biraz hareket etseniz uçar. Öyle bile yapmiyorlar. Donmus bir sekilde teslim olmus sekilde öyle bir kendilerini kaptirmisçasina, kendilerini kaybetmisçesine, kulak olmusçasina, kulak vermisçesine dinliyorlar. Bütün benlikleriyle yönelmisler. Bütün ruhlariyla dinliyorlar. O yüzden duymak da duymaya açik olmak da kulagi gönülle ve bedenle beraber vermek de bu anlamda çok önemli. Bütün bunlari söylerken nostalji anlatalim, tarih konusalim, tarih kültürümüzü artiralim diye söylemiyoruz. Nasil yapariz da biz de sahabe kivaminda Peygamber Efendimizi severiz diye söylüyoruz. O yüzden bütün bunlari yazarken bulmayi, kabul etmeyi, sevmeyi, duymayi yazarken ben ne yaparim da duyarim, diyelim. Sahabenin o gün öyle dinledigini ben bugün nasil dinlerim derdiyle dertlenmek o gündemi kendi gündemimiz haline getirmek lazim.
GÜÇ, YALNIZ ALLAH'INDIR
DR. SAMI BAYRAKCI
Rahman suresinde bizlere
haber verildigi üzere
Allah Teala kainata her an
müdahale halindedir: “Göklerde ve
yerde bulunanlar O’ndan isterler; O
her an kainata tasarruf etmektedir.”
(Rahman, 29) Cenab-i Hakk’in
müdahaleleri dogrudan, melekleri
vasitasiyla ve/veya yarattiklarinin
eliyle gerçeklesebilir. Gerçeklesme
sekilleri ve yollari farkli olsa da
nihayetinde bu müdahalelerin her
biri, O’nun yaratmayi dilemesi ve
“Ol!” demesiyle oluverir. Bu, yaratmanin
basladigi ilk andan itibaren
böyledir.
Sünnetullah, genel it ibar iyle
sebep-sonuç iliskisi içinde ilerlese
de Allah Teala tarihin çesitli
dönemlerinde harikulade olaylar
ile zamanin, mekanin ve olaylarin
akisini tersine çevirebilir. Hazret-i
Isa’nin babasiz dogumu, Hazret-i
Musa ve kavminin önünde Kizildeniz’in
yarilmasi, yine Hazret-i
Musa’nin kesilmis bir inegin bacagi
ile bir ölüye vurmasi ve ölünün
dirilmesi, Hazret-i Yunus’u baligin
yutmasi ve sonra canli olarak kavmine
geri döndürülmesi, Nemrut’un
yaktigi atesin Hazret-i Ibrahim’i
yakmamasi örneklerinde oldugu
gibi, Cenab-i Hak tarihin ve olaylarin
akisina diledigi zaman ve
sekilde müdahale ederek yaratilisi
tersine çevirmistir.
Bu yazida Bedir savasinda Cenab-i
Hakk’in tarihe bizzat müdahale
ettigini gösteren rivayetler üzerinden
günümüzle baglantili kisa
bir degerlendirme yapilacaktir.
Malum oldugu üzere Enfal suresinde,
Bedir savasinda Cenab-i
Hakk’in Müslümanlari meleklerle
destekledigi zikredilmektedir: “Siz
o demde Rabbinize dua edip yardim
istiyordunuz. O da: ‘Birbiri ardindan
gelecek bin melekle size yardim
edecegim.’ diyerek duanizi kabul
etmisti.” (Enfal, 9) Al-i Imran suresi
124 ve 125. ayet-i kerimelerinde de
Müslümanlari teyit için gönderilen
meleklerin sayisi üç bin ve bes bin
seklinde haber verilmistir.
Yazilarin tamami derginin Mayis, 2024 sayisinda.