ILIM VE IRFAN | Şubat | 2024 | DIGER YAZILAR | Okunma: 202
INSANLIGA GIRIS KAPISI
SAID YAVUZ

Insana deger vermek. Iste çok sirli gibi durmayan ama en yüce sirlari içinde barindiran yegane yaklasim. Onsuz yapacaginiz ibadet bile sizin suratiniza çarpilmasi için yeterlidir. Onsuz yapacaginiz dine hizmet sizi dindar gösterebilir belki, belki Allah için çalisiyor gösterebilir. Insani degersizlestirmekten imtina etmeyip çiktiginiz hizmet yollari sizi asla cennete götürmeyecek. Sizi Allah’in rizasina tasimayacak. Gönül yikana, bu kildigin namaz degil diyen Yunus sunu da çok rahatlikla söyler: Gönül yiktin, imar ettigin bunca hayir eseri de onunla yikildi. Taslari tek tek dizsen de o kalbi onarmadan çattigin çati seni rüzgardan yagmurdan firtinadan korumayacak. Insana deger vermek. Ibadetlerin basidir. Insanliga giris kapisidir.

TEVBE EDENLERIN DURUMU
DR. SAMI BAYRAKCI

Insan, yaratilisindan getirdigi hususiyetler itibariyla günaha karsi meyilli bir varliktir. Yaratilis kodlarina hem kötülük hem de ondan sakinma -takva- birlikte islenmis olan (Sems, 8) insanoglunun günaha meyletmesi, seytanin ve nefsinin ayartmalarina kanmasi, helal-haram çizgisinden çikmasi tabiatinda vardir. Hazret-i Mevlana, Sems suresindeki ayet-i kerimeye isaretle söyle der: “Ey Hak yolcusu! Musa da Firavun da senin varliginda mevcuttur. Bu iki hasmi kendinde araman gerekir!” (Mevlana Celaleddin Rumi, Mesnevi-i Manevi, çev. Derya Örs-Hicabi Kirlangiç (Istanbul: Türkiye Yazma Eserler Kurumu Baskanligi, 2015), 350) Mutlak hatasizlik yalniz Cenab-i Hakk’a mahsustur. Beser; acziyet, noksanlik ve kusur ile maluldür. Nebevi beyan, insanoglunun bu özelligine, “Bütün ademogullari günahkardir, günahkarlarin en hayirlilari ise tevbe edenlerdir.” (Ibn Mace, Zühd, 30) ifadeleriyle dikkat çekmektedir. Yarattigi insani en kâmil sekilde bilen Allah, elçisinin diliyle onun zaaflarina ve potansiyeline dikkat çekmistir.

EL-MUKIT (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Insan dünyaya gelir ve hayatta kalmak için beslenmeye ihtiyaç duyar. Açlik korkusunun, insanin ihtiyaçlar hiyerarsisinde en üstte olmasinin sebebi de budur zaten. Beslenmeyen insan elden ayaktan düser, zelil ve perisan bir halde ölümünü bekler. Sadece insan türü için degil, yeryüzündeki her canli türü için kaçinilmaz bir olgudur açlik. Hayvanlar âlemindeki düzeni ve Ilahi tecelliyi sadece açlik hissi/kaygisi üzerinden yorumlamak mümkündür. Bitkiler de acikir, onlar da kök saçaklarina bir yagmur damlasi degmediginde, rüzgarla, karla beslenmediginde kuruyup gider. Mevsimlerin o sonsuz ahengi ve döngüselligi içinde tabiat bastan ayaga kendini yenilerken her canli türü kendi Ilahi dogasinin içinde ayakta kalma savasi verir. Yeryüzünde hiçbir canli türü yoktur ki, Cenab-i Allah onun için bir azik yaratmamis olsun. Her canli rahmani tecelli içinde halk edilmis bir azigiyla dünyaya gelir. Agilda kuzu dogsa ovada otu biter, deyisi bu essiz ikrami bir halk irfaniyla söyletir bize.

HAZRET-I ASIYE
ISLIM GÜMÜSTEKIN

Hazret-i Asiye, Hazret-i Musa’nin hayatina girmesiyle tüm itina ve dikkatini onun bakim ve yetistirilmesine sevk etmis, her türlü faydasiz ve gereksiz mesguliyetten uzak durarak onunla güçlü bir bag kurmaya çalismistir. Hazret-i Musa iki mübarek kadinin egitimi altinda en güzel sekilde yetismistir. Hazret-i Musa, onu evlat edinmeleri sebebiyle halk içinde “Firavun’un oglu” olarak anilmaya baslanmisti. Hazret-i Musa yürüyecek yasa geldiginde Firavun onu kucagina aldiginda Hazret-i Musa sakalini çekip yoldu, Firavun bu duruma çok öfkelendi ve, “Cellatlari çagirin ve bu odur.” dedi. Bunun üzerine Hazret- i Asiye, “O daha çocuktur, akli ermez, bu isi de çocuklugundan yapmistir, dilerseniz önüne ates koru ile yakut koyayim, yakuta dokunur ve elini ona uzatirsa akli basina gelmis kivamdadir demektir, ates korunu alirsa da daha çocuk -sabi- oldugu kesinlesir.” dedi. Hazret-i Musa’nin önüne içi mücevher ve ates dolu iki tabak konulmus. Hazret-i Musa tam yakuta uzanacakken Allah onun elini ates koruna dogru yöneltmis, Hazret-i Musa ates korunu agzina götürünce dili yanmistir. Hazret-i Musa’nin dilindeki bu yanik sebebiyle peltek oldugu ve bu peltekligin Tur Dagi’nda yaptigi duaya kadar sürdügü nakledilmektedir. Burada Hazret-i Asiye’nin Allah’in yardimi ile Hazret-i Musa’yi Firavun’un elinden yeniden kurtardigini görürüz.

AMR BIN AS (ra)
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU

Amr bin As, Mekke fethinden az önce hicretin 8. yilinda Islam’i kabul edinceye degin pek çok özellikleriyle taninmis bir kimseydi. Amr bin As, Müslüman olunca bütün beseri özelliklerini ve liderlik basarilarini Islam’a tahsis etti. Onun liderlik özellikleri son derece hosgörü ile tezyin edilmis oldu. Örnegin henüz Islam’a girer girmez hicretin 8. yilinda gerçeklesen Zatü’s-Selasil gazvesinde Efendimiz (sas) onu komutan olarak görevlendirmek istemis ve, “Ey Amr, seni yarin bir gazveye gönderecegim. Silahini al, hazirligini yap da gel!” buyurmustu. Amr bin As, yanina varinca Efendimizin ona, “Ümit ederim ki Allah sana bolca ganimet verir.” diye hitap etmesi son derece manidardir. Ahmed bin Hanbel’in el-Müsned’inde geçen bu sahih hadis metnine göre Resulullah’in bu veciz sözünden alinganlik gösterdigi anlasilan Amr bin As, ganimet için degil de sirf Allah’a iman ettigi için Müslüman oldugunu ifade etmektedir. Hadisin devaminda Resul-i Ekrem onun gönlünü, “Salih kisiye salih mal ne kadar güzel yakisir.” diyerek almistir. Bu savasta mü’minler, gündüzleri saklanip geceleri yol alarak düsmani takip ettiler. Istihbarat birliklerini harekete geçirdiler. Hatta müsriklerin büyük bir askeri baskina hazirlandiklarini ögrendiklerinde Amr bin As, geceleri çok soguk olmasina ragmen askerlerin ates yakmalarina bile izin vermedi. Bu sefer sirasinda bir gece Amr bin As, gusletmesi gerekmis ve soguk yüzünden sagligina zarar gelecegini düsünerek teyemmüm ederek sahabeye namaz kildirmisti. Daha sonra yanina varip yasadiklari durumu anlatan sahabilere Resul-i Ekrem (sas), Amr bin As’in isabetli karar verdigini onaylamisti. Resulullah’in ahirete irtihaliyle bas gösteren dinden dönme -riddet- hadiselerinde, Misir, Sam fetih hareketlerinde hep komutan olarak Islam’a hizmet etti. Misir fatihi namiyla meshur oldu. Amr bin As’in gerek babasi gerekse ailesinden aldigi liderlik özelliklerini halifeligi sirasinda Hazret-i Ömer (ra) en güzel sekilde kontrol altina almis ve onu Misir’a vali tayin etmisti. “Abdullah’in babasi Amr, yeryüzünde ancak emir olarak yürümeli.” diyerek onun üzerinde ne kadar büyük bir liderlik potansiyeli olduguna dikkat çekmistir.

RABBIMIZDEN NE ISTEYELIM?
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

Cenab-i Hakk’in en büyük mucizelerinden biri olarak dua gelir aklima hep: Dua edebilmek, ne büyük nimet. Âlemlerin Rabbi ile biz aciz kullari arasinda bu kadar basit ama bir o kadar da sahici bir iletisim kanalinin varligi insani o kadar rahatlatir ki. Dua edebilmek için insanin herhangi bir yatirim yapmasina, ön hazirliga filan ihtiyaci yoktur. Bedavadir dua. Herkes Rabbiyle dua vasitasiyla iliski kurabilir. Zengini de fakiri de, yaslisi da genci de, muttakisi de günahkari da. Duanin bizatihi kendisi bir kiymet olarak bize yeter. Duada neyin istendiginden çok duanin ediliyor olusu önemlidir esasen, zira Rabbü’l-âleminle iletisime geçilmistir bir kere. Dua eden kisi sunlarin bilincindedir: Kendisi kendi ihtiyaçlarini gideremeyecek denli zayif, güçsüz ve muhtaç vaziyettedir; âlemlerin Rabbine, sebepleri sonuçlara baglayan Müsebbibü’l-esbaba inanmistir ve bu ihtiyaçlarini giderebilecek tek yetkili merciin O (cc) oldugunu bilir; neticede de ancak O’na yönelir, ancak O’ndan ister. Fatiha’da buyuruldugu gibi: “Kullugu sana ederiz, yardimi senden dileriz.” der dua eden. Dua eden kisi zimnen bunlari kabul etmis ve dolayisiyla dua etmeyenden bir adim öne geçmis olur. Dua Rabbi zikirdir, O’nu hatirlama, anma ve O’na yönelmedir.

DEPREM BIZE NE ÖGRETTI?
AHMET HAMDI

6 Subat 2023 g ünü yasadigimiz deprem felaketinin acisi ve üzüntüsü halen yüregimizde hissedilmektedir. 11 vilayetimizi etkileyen deprem büyük bir yikim meydana getirdi. 50 bin civarinda insanimiz hayatini kaybetti. Bir kez daha ölenlere Cenab-i Hak’tan rahmetler diliyoruz. Büyüklerimizin dualarindandir: Allah’im her türlü semavi ve arazi afetlerden sen bizi muhafaza eyle! Amin.

Yazilarin tamami derginin Subat 2024 sayisinda.

Muhterem Müslümanlar! Babam Seyh Hazretlerinden duydum, buyurdular ki...

Sözün bu kadar kiymete bindirilmis ve hâlin bu denli degersizlestirilmis olmasi insanoglunun hiç de hayrina olmayan bir durumun habercisidir....

Ilim ve Irfan dergisinin Ekim 2024 sayisi ihlas dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024