MIRAÇ, MAVERA’YA YOLCULUK
MEHMET ÇETIN
"Muhakkak biz Allah içiniz ve biz O'na dönecegiz." (Bakara, 156) Bu ayete göre miraç, yaratilmis her varligin yüce Rabbimize dogru yükselisi gerçegi degil midir? Allah Teala mekandan münezzeh olduguna göre miraç, mekana bagli varligin mekan ötesine geçisidir. Insaniyet makaminda bulunan kisi bu yükselis potansiyelini iç dünyasinda barindirmaktadir ve temelde bu yükselise adaydir. Var olmak Ilahî bir takdirdir ve büyük bir nimettir. Insanda var olma bilinci, bütünüyle varolusun özüne (inme ile degil) yükselme ile belirginlesecektir.
Rabbimizi arayis, O’na karsi, kalbimizin derinliginden gelen özlemle ulasabilme arzusu, miracin ilk basamaklarindan biri olsa gerektir. Miracin kelime anlami merdiven demektir ve Resulullah Efendimizin mekansizlik âlemine götürüldügü gecenin adidir. Bu mübarek gecenin hediyesi olan her bir namazimiz, bizlerin ruh miracimizin merdiveni degil midir? Namaz için okunan her ezan, kilinan her namaz, namazin her bir rekati, bir rekatta okunan her bir sure, surelerdeki her bir ayet, ayetin her bir kelimesi, Ilahî kelimeleri olusturan her bir harf, bizleri mekansizliga ve sonsuzluga yükseltecek miraç merdivenimizin bir basamagidir.
TÜRKISTAN PIRI: SEYH AHMET YESEVÎ
SAADETTIN ACAR
Yeseviye tarikatinin kurucusu. Orta Asyali büyük mutasavvif ve sair.
Orta Asyali Müslümanlarin dinî hayatinda büyük etkileri olan Seyh Ahmet Yesevî’nin tarihî sahsiyetine dair belgeler çok azdir. Ancak birçok tarihî sahsiyet için söz konusu oldugu gibi Ahmet Yesevî’yi de, menkibelerinden, hikmetlerinden, ona isnat edilen siirlerden ve hakkinda anlatilanlardan yola çikarak bir nebze de olsa anlamaya çalismak mümkün olmaktadir.
Seyh Ahmet Yesevî, Bati Türkistan’da, Çimkent sehrinin dogusunda bulunan ve eskiden beri önemli bir yerlesim merkezi olan Sayram kasabasinda dogmustur. Yaygin kani bu olmakla birlikte, bugün Türkistan diye bilinen Yesi’de dogdugu da belirtilmistir. Dogum tarihinin, kesin olmamakla birlikte, 11.yüzyilin ortalari oldugu tahmin edilmektedir. Babasi, Seyh Ibrahim adinda evlad-i Resul’den salih bir sahsiyettir. Annesi de büyük bir zatin kizi olan Ayse Hatun’dur.
Ahmet Yesevî, Hace Ahmet, Kul Hace Ahmet seklinde de anilmaktadir. Bunun yaninda ‘Pir-i Türkistan’ lakabiyla da taninmaktadir. Peygamber Efendimizin soyundan geldigi için ‘seyyid’ olarak da bilinmektedir.
ONBINLERI RESULULLAH ASKI BIR ARAYA GETIRDI
AHMET HAMDI UZUNYOL
Adana Mimar Sinan Kültür Merkezi, onbinlerce Hazret-i Peygamber âsiginin bir araya geldigi muazzam bir programa ev sahipligi yapti.
Ilim ve Irfan dergimiz tarafindan tertiplenen Kutlu Dogum programina Türkiye’nin çesitli bölgelerinden 30 bine yakin Müslüman istirak etti. Programin onur konugu Naksibendi-Haznevi tarikati mürsidi Seyh Muhammed Muta’ Haznevi, yaptigi konusmada Efendimizin yaratilmislarin en kiymetlisi, peygamberlerin efendisi, insanligin tanidigi en büyük sahsiyet ve Allah’in sevgilisi oldugunu belirtti ve, “Her millet, kendi önderlerinin ve büyük sahsiyetlerinin dogum günleri münasebetiyle törenler düzenliyorlar ama Hz. Peygamber’in dogumu hepsinden daha fazla ilgiyi hak ediyor.” dedi.
Istanbul Beyazit Camii imam-hatibi Suat Gözütok Hocaefendinin muhtesem Kur’an-i Kerim tilavetiyle baslayan programda ilk konusmayi
Harran Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Ögretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Gökçe yapti. Gökçe kisa konusmasinda Efendimize olan ihtiyacin altini çizdi.
Gaziantep Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Dekani Prof. Dr. Ali Akpinar ise konusmasina, Yüce Allah’in Kur’an-i Kerim’de Efendimiz övdügü ayet-i kerimeleri zikrederek basladi, “Senin sanini biz yücelttik.” (Insirah, 4) “Gerçekten sen muhtesem bir ahlak üzeresin.” (Kalem, 4) “(Allah sahit ki) Muhammed Allah’in resulüdür.” (Fetih, 48)
HAZRET-I ADEM VE ILK DERS
MONA ISLAM
Hazret-i Adem ve melekler kissasini bilmeyenimiz yoktur.
Allah Teala yeryüzünde bir halife yaratacagini söyleyince melekler, “Biz seni tesbih edip dururken yeryüzünde bir fesat çikarici mi yaratacaksin?” kabilinde itirazla karisik bir suali Allah’a yöneltmisler. Kendilerinin Allah’i hakkiyla tesbih ettiklerini, O’nun emrinden disari çikmadiklari, O’na itaatkâr olduklari için de, neden kendilerinin degil de bu özelliklere taban tabana zit gördükleri insanin halife olacagini anlayamamislar.
Füsusû’l-Hikem’de Adem Fassi’nda bu itirazla meleklerin de bir tür fesat çikarttigi, ve “tesbih ediyoruz” dedikleri amellerine sahip çiktiklari için de bir iddia sahibi olduklari söylenir.
Allah Teala Hazret-i Adem’i yaratir. Onu kendi has dairesinde egitir. Ögrettigi sey isimlerdir. Bundan baska, Hz. Adem’e kelimeler de verilir. Has daire nasildir, fakir bilmez. Ögretilenlerin içerigi nedir, fakir de beniademdir ama bilmez. Ama fark ettigi ve pek sevdigi bir ders var: Ilk ders.
KIRKAMBAR
AHMET BIRLER
Mesayihten bazilari tek bir tarikattan degil de birden fazla tarikattan irsad izni ve icazeti alirlar. Bu tarikatlardan birinde agirlikli olarak irsad yapiyor ve salikleri bu yollardan biri üzre teslik ediyor olsalar da, izinli olduklari yollardan bazi uygulamalari da irsad tarzlarina yansitabilirler. Bazen de, ki bu nadiren olur, bazi salikleri bu yollardan biri üzre egitirken, baska bazi salikleri baska bir yolda egitebilir. Hatta zaman zaman halifelerine farkli yollardan icazet verdikleri de olabilir. Her halükârda, bu farkli yollarin silsileleri o zatin sahsinda birlestigi için farkli kanallardan kendisine feyz akisi olur.
Bu durum tasavvuf tarihinde “yollari (kendisinde) birlestiren kimse” anlaminda “camiu’t-turuk” ifadesiyle dile getirilir.
Mevlana Halid-i Bagdadî Hazretleri, birçok tarikattan icazetli bir büyük seyhtir. Naksibendiyye disinda, Kadiriyye, Çestiyye, Sühreverdiyye icazetleri de vardir. Yine aslinda bir Halidî/Naksî seyhi olarak bilinen Ahmed Ziyaüddin Gümüshanevî Hazretlerinin kendisi de, seyhi Ahmed Evradî de Naksibendiyye disinda Kadiriyye’den Bedeviyye’ye kadar birçok tarikattan icazetlidirler. Ya da Melamiyye pirlerinden Muhammed Nuru’l-Arabî Hazretleri de Melamî mesrebi üzre terbiye ve talim etse de, kendisinde Naksibendiyye de dahil birden fazla farkli tarikattan icazet bulunmaktaydi.
Bu da sunu göstermektedir: Tarikatlar bazilarinin sandigi gibi birbirlerine muhalif yollar degil, aksine birbirlerine kardestirler.
ILIM VE IRFAN AILEMIZ
TATIL UZUN, ZAMAN ÇOK, SEÇENEK BOL
DENIZ ÇIFTÇI
Haziran’la birlikte yaz tatili geliyor. Tatilde, ülkemizde okullar egitime uzun süre ara veriyor. Böylece okul zamaninda imkan bulamadigimiz farkli aktivitelere zaman ve firsat bulabilecegiz. Egitim dendiginde Efendimizin (sas) çizdigi tablo bizleri daha kapsamli düsünmeye sevk ediyor. Her iste oldugu gibi yaz tatili planlamasinda da yolumuzu peygamberimizin sünneti çizgisinde belirlemeliyiz. Peygamberimizin sünnetine uymakla sorumluluklarimizi yerine getirmis oluruz. Çocuklarimiz eglenceler içinde verimli zaman geçirmeli, ayrica da pek çok yönden kazanimlar elde etmelidir.
MUZUN FAYDALARI SAYDIKÇA ARTIYOR
ESRA KÜÇÜK
Muz, sagligimiz için olumlu etkileri olan meyvelerin basinda gelir. Bunun en temel nedeni, muzun tam bir potasyum deposu olmasidir. Bu nedenle güçlü kemik yapisini garanti eder. Ayrica tansiyonu dengelemede de oldukça önemli bir rol oynar. Potasyumun yanisira serotonin isimli dogal kimyasalin vücutta salgilanmasina destek olur, muz. Bu hormon ise verdigi keyif, mutluluk, iyilik hissinin yaninda, daha iyi iletisim kurma, daha hizli düsünme, daha kolay konsantre olma ve daha çabuk karar vermede oldukça etkilidir. Muzda bulunan en önemli vitamin olarak ise B6'yi zikredebiliriz. Bilindigi gibi B6 vitamini stres, beden yorgunlugu, sinir zafiyeti ile bas etmede ve beyinsel faaliyetlerin çalismasinda oldukça etkili bir madde. Böbrek ve kemikler için de son derece yararli. Son olarak da, muzun kalori açisindan da zengin ve glisemik endeksinin yüksek oldugunu hatirlatmakta fayda var. Bu nedenle kilo problemi olanlarin daha dikkatli tüketmesi gereken bir meyve.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Haziran, 2013 sayisinda…)