ILIM VE IRFAN | Eylül | 2023 | DIGER YAZILAR | Okunma: 302
EL-GAFUR (cc)
AHMET EDIP BASARAN

Insan günahsiz olarak dogar. Sonra büyür ve büy üdükçe g ünah ile sevap arasinda gerili bir sarkaçta kendi insan yüzünü arar durur. Insan yüzü, fitratin ruhuna islenmis o kâmil mü’min olma vasfinin kendisidir. O yüz mübarektir çünkü orasi Cenab-i Hakk’in nurunun tecelli makamidir. Unutmayalim ki, namazdayken kullugun mihenk noktasi olan secde makaminda yüzümüzü yere yani topraga süreriz. Bu eylem, yaratilmis olmanin müjdesini yüzünde tasiyan insanin Rabbine olan sükrüdür. Secde yoksa sükür de yoktur. Hokkada mürekkep varsa sayet, kalem yazar. Insanin mürekkebi de secdedir. Kulluk defterimizi sadece sözle degil hatta daha fazla eylemlerimizle doldururuz.
Yaratilmis olmak, insan için Hakk’in rizasina muhatap olmayi tazammun eder. Onca günaha ve gaflete karsilik Cenab-i Hak rahman ve rahim sifatlariyla kuluna mukabele eder. Kul günah isler, Allah azze ve celle affeder. Rahmetim gazabimi geçti, diyerek kuluna kol kanat gerer. Çünkü O (cc), çok bagislayan ve magfireti çok olandir. El-Gafur ism-i celili bu müjdenin kutlu anlamini tasiyan bir güzelligi haizdir. Bu isim sözlükte “örtmek, gizlemek, kirlenmekten korumak için bir seyin üstünü örtmek” manasindaki gafr kelimesinden türemistir. El-Gaffar ism-i celili de ayni kökle baglantilidir. Gafir, gufran, istigfar ve magfiret kelimelerini de ekleyelim hemen. Bu kelimelerin kökündeki “örtme, gizleme” eylemine odaklanmak sart. Çünkü baska türlü bu ismin hikmetini kavrayabilecek bir bilinç esigine varamayiz.

HER AN ALLAH ILE BERABERLIK HALI
KAMIL YESIL

Milletimizi Islam ile tanistiran, Müslümanligi Anadolu’da yayan öncüler sufi sahsiyetler oldugu için bizim dilimiz ve kültürümüz tasavvufi nesveye dayanir. Alp-erenler olarak bildigimiz öncüler derin ilmi hüviyeti olan kisiler degildir. Onlar iman, cihat ve ask ehlidir. Ila-yi kelimetullahi öz olarak tasimis, teblig etmis ve geri kalan ayrintilari ilim ehline birakmislardir. Kitaplarda geçen vahdet-i vücud kavrami tasavvufi terim olarak günümüzde çok meshur olsa da sufi ve zühd hayatini tercih eden öncülerin dilinde böyle bir terim yoktur. Tasavvuf, bilindigi gibi öncü sahsiyetlerde kâl/söz olmaktan ziyade haldir.

DUAMIZ VARSA VARIZ
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

“Dua ibadetin özüdür.” Bir hadis-i serif olarak (Tirmizi, Daavat, 1) ezber ettigimiz bu cümleye hepimiz asinayiz. Kul olmakla dua arasinda dogrudan bir iliski kurar bu söz. Ne kadar dua ediyorsak o kadar kul oluruz, ya da ne kadar kul isek o kadar dua ederiz, gibi. Kulluk adina ortaya koydugumuz, koyacagimiz tüm eylemlerin esasen, özünde bir dua faaliyetinden baska bir sey olmadigini da söyler bu cümle. Dolayisiyla dua din lügatimizde kusatici bir kavram olur, kullugun tümünü kapsayan bir çati kavram. Buradan hareketle sunlari söylemek de mümkün: Mü’min kimdir? Mü’min, dua edendir. Müslüman kimdir? Müslüman, dua edendir. Kul kimdir? Kul, dua edendir. Iste bu denli külliyetli bir kavramdir dua.

SATUK BUGRA HAN'IN MÜSLÜMAN OLMASI
PROF. DR NECDET TOSUN

Ebu’n-Nasr Samani (v. 961), Orta Asya’daki Karahanli hükümdari Satuk Bugra Han’in Hicri 330/Miladi 942 senesinde Müslüman olmasina vesile olan kisidir. Onun menkibeleri, müellifi bilinmeyen Tezkire-i Ebu’n-Nasr Samani isimli eserde toplanmis ve bu eser Mir Talib bin Mir Sadik Maçini tarafindan Çagatay Türkçesine çevrilmistir. Eserin tercüme tarihi bilinmemektedir. Bazi yazma nüshalari kütüphanelerde bulunmaktadir. [(Özb. FASE Ktp., Duble fondu, nr. 5183/1, vr. 1b-67a, istinsah tarihi: 1311/1893. St. Petersburg’daki baska bir nüshasi için bk. A. M. Muginov, Opisanie Uygurskih Rukopisey Instituta Narodov Azii, Moskova 1962, s. 71-72. Dogu Türkistan’in Ürümçi sehrinde ayni adi tasiyan gazavatnane türünde bir eser daha vardir: Kurban Veli, Uygur Özbek Tatar Kadimki Eserler Tizimliki, Kasgar 1989, s. 208 (Bu son katalogda eserin müellif ve mütercimi meçhul gösterilmistir. Eserde Ebu Nasr Samani, Satuk Bugra Han, Ali Arslan Han, Yusuf Kadir Han gibi kisilerin nesepleri, savaslari ve menkibelerinin anlatildigi söylenir, 163 sayfadir.)]

AMELLERIN EN SEVIMLISI: IHLAS
DR. SAMI BAYRAKCI

Ihlas kulun ibadetlerini, salih amellerini ve her türden iyiligi riyadan ve çikar kaygilarindan arindirip sadece Allah için yapmasi demektir. “Ihlas daha genis olarak sirk ve riyadan, batil inançlardan, kötü duygulardan, çikar hesaplarindan ve genel manada gösteris arzusundan kalbi temizlemeyi, her türlü hayirli faaliyete iyi niyetle yönelmeyi ve her durumda yalnizca Allah’in rizasini gözetmeyi ifade eder.” (Süleyman Ates, “Ihlâs”, Türkiye Diyanet Vakfi Islâm Ansiklopedisi (Istanbul: TDV Yayinlari, 2000), 21/535) Ebu Hasan Harakani’ye ihlasin ne oldugu sorulmus o da, “Allah görüyor diye yaptiklarinin hepsi ihlas, halk görüyor diye yaptiklarinin hepsi riyadir. Halkin arada isi ne? Ihlas Allah’in makamidir.” diye cevap vermistir.

GÜZEL SÖZ, ÖNCE KENDIMIZE
SAID YAVUZ

Suda ve bitkilerde yapilan deneylerde sözün iyisinin, muhatabi nasil onarip insa ettigi sözün kötüsünün de nasil bozup yok ettigi ispat ile ortaya konmustu. Sözün güzeli gelistirir, ortaya sanatkarane bir eser bahseder. Güzel sözde yagmurun topraga can veren iksiri saklidir. O da gönüllerde sekinet fidanlari büyütür. Sözdeki karanlik kime söylendiyse onu görünmez kilmaya, dogal olan ne varsa onu tefessüh ettirmeye kadirdir. Kur’an, çirkin sözlerin dayaniksiz ve ölümcül olusunu “yerden koparilmis, kökü olmayan kötü bir agaca” benzeterek or taya koyar. Güzel söz de “kökü saglam olan ve dallari göge yükselen her zaman meyvesini veren bir agaç” olarak anlatilir. Biri hayat digeri ise ölüm. Peki muhatap sadece baskalari mi? Yani sözün hedef aldigi kimseler sadece sözü edenden ayri varliklar midir? Ya kendimize fisildadigimiz kelam. Ya sürekli kelimelerin en soguklariyla levmettigimiz kendimiz. Bizim bize dediklerimiz. Içimize diktigimiz köksüz agaçlar. Bir baskasina söyledigimizde bize küsüp yüz çevirmesine neden olacak sözlerin en kötüleriyle muhatap kildigimiz kendimiz. O da bize darilip bin fersah uzaklasmiyor mu bizden? Acaba nasil bir ölüm birakiyoruz her sabah asik suratimizla karsisina dikildigimiz kendimize!

Yazilarin tamami derginin 133. sayisinda.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024