FATIHA SURESI
MERVE SAGAN
Kur’an’in ilk suresi olmasi hasebiyle sure; “açmak, açikliga
kavusturmak, sikinti ve mesakkati gidermek, baslamak”
manasindaki Arapça “fe-te-ha” kökünden türeyen Fatihatü’l-Kitap tamlamasinin kisaltilmis hali olan Fatiha olarak
isimlendirilmistir. Farz ve sünnet namazlarinin her bir
rekatinda tekrar edilegelmesi, Kur’an ayetlerinin ihtiva ettigi manalarin
tamaminin özünü ihtiva etmesi, bir bütün olarak indirilmis surelerin ilki
ve Müslümanlar için Islam’in özlü ifadesi olma niteligini tasimasi gibi
sebepler itibariyla da Fatiha suresinin bu ismi almis oldugu söylenebilir.
Sureye pek çok isim verilmistir. Kitabin asli manasinda Ümmü’l-Kur’an;
Levh-i mahfuza delalet etme manasinda Ümmü’l-Kitap; surenin yedi
ayetten olusmasi ve ikiserli olarak ayni manayi ifade eden kelimeleri
içermesi bakimindan Seb’ü’l-Mesani; Allah’a giden yolda dogruya isaret
etmesi cihetinden yeterli oldugu için Vafiye; diger tüm surelerin vermek
istedikleri manalari ihtiva etmesi sebebiyle Kafiye; sureyi okuyanlari bela
ve sikintilarindan kurtarmasi manasinda Münciye; ruhsal ve bedensel
hastaliklarin iyilesmesi niyetiyle okuyanlar üzerinde tesirinin olmasi
sebebiyle Sifa veya Safiye; kullarin Rabblerine yönelik isteklerini ve yakarislarini içermesi bakimindan Sual; kullarin Rabblerine ettigi dualara
yer vermesi bakimindan Dua; Efendimizden (sas) nakledilen hadislerden
hareketle namazlarin tüm rekatlarinda Fatiha suresinin okunmasinin
vacip olusu sebebiyle Suretü’s-Salat gibi isimlerle anilmistir.
ÖZGÜRLÜK IÇIMIZDE
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN
Özgürlük veya ziddi olarak esaret insanin
seçtigi bir seydir. Özgür olmayi
tercih eden özgür olur, esir olmayi
tercih edense esir. Tercih edelim,
tamam, fakat özgürlügün bir erdem
olarak degerine inaniyorsak bile önce
onun ne oldugunu bilmemiz gerekir.
Iskenderi’nin burada çok öz bir sekilde
verdigi tanima ve sufilerin genel kabulüne
bakacak olursak özgürlük insanin
baki olan Cenab-i Hakk’a bakan yönünün
fani olan ve dünyanin fenaya
gidecek yönünün baskilarindan, beklentilerinden
ve bagimliliklarindan
kurtarilmasidir. Özetle ruhun, nefsin
esaretinden, tasallutundan kurtulmasi
diyelim. Iskenderi Hazretleri bunun en
kestirme yolunu göstermeye çalisiyor
burada: beklentilerden siyrilmak.
HAKIM TIRMIZI HAZRETLERI
ZEHRA DEMIR
Hakim Tirmizi Hazretleri velayet
konusunda söyle demistir:
“Meczup -cezbeye tutulan- için
bazi menziller vardir. Onlardan
bazilarina nübüvvetin üçte birini, bazisina
yarisini, bazisina bundan daha fazlasini
verirler. Bu fazlalik giderek artar ve nihayet
öyle bir meczuba varilir ki, onun nübüvvetten
aldigi nasip öteki meczuplarin hepsinin
aldigi nasipten daha çoktur. Bütün evliyanin
sonuncusu ve basi iste odur. Tipki Muhammed
Mustafa’nin (sas) bütün nebilerin
sonuncusu olup nübüvvetin onunla son
bulmasi gibi -velilik de bununla mühürlenmistir-.”
FAZILETLI MÜ'MIN DURUSU
DR. MERVE SAÇLI
Öfke duygusu baslangiç noktasi itibariyla
kisinin kendini savunma
içgüdüsünden kaynaklanirken ölçüsü
ayarlanamadigi zaman insani pek çok
felakete sürükleyebilmektedir. Bu konu
insan hayatinda öyle önemlidir ki
Cenab-i Allah bu özellikte halk ettigi
kuluna bu duygusunu kontrol altina
alabildigi sürece Kur’an-i Kerim’de
övgüyle seslenmektedir: “Rabbinizin
magfiretine mazhar olmak ve takva
sahipleri için hazirlanmis olup gökler
ve yer kadar genis olan cennete girmek
için yarisin! Onlar bollukta da darlikta
da Allah yolunda harcarlar, öfkelerini
yenerler, insanlari affederler. Allah
isini güzel yapanlari -muhsinlerisever.
Onlar çirkin bir sey yaptiklari
veya kendilerine kötülük ettikleri
zaman Allah’i hatirlarlar da hemen
günahlarinin bagislanmasini dilerler.
Zaten günahlari Allah’tan baska
kim bagislayabilir ki? Onlar, yaptiklarinda
bile bile israr etmezler.” (Al-i
Imran, 133-135) Hak Teala, bu beyaninda
takva sahibi kullarini onlar
için hazirladigi cenneti hak etmek
için yarisa çagirinca, ardindan takva
sahiplerinin hangi özelliklere sahip
olduklarini da haber vermistir. Buna
göre onlarin sahip oldugu niteliklerden
biri de öfkelerini yenmeleri ve insanlarin
hatalari hususunda da affedici
tavir sergilemeleridir. (H. Karaman
vd., Kur’an Yolu Meal ve Tefsiri, 1/62)
Ayette zikrolunan “gayz” kelimesi, çok
siddetli öfke manasina gelmektedir.
(Ragib el-Isfahani, Müfredatü Elfazi’l-
Kur’an, 619) Fakat gayz, gazaptan
biraz daha farklidir. Gazap, istemeden
yüzde ve azalarda ortaya çikarak intikam
arzusu barindirir, gayz ise kalpte
gizlidir. Bu açidan ayette gazap degil de
gayz kelimesinin zikredilmis olmasi
dikkat çekicidir. Buna göre “kazimine’l-
gayz” ifadesiyle kalplerinde gizli
bulunan öfkelerini hapsetmeleri anlatilmaktadir.
Intikam almaya güçleri
yetmesine ragmen öfkelerini zapteden,
kendilerine hos olmayan davranista
bulunanlari affeden kimseler muhsinler
olarak nitelendirilmekte, yüce
Allah’in bu gibi güzel hasletlere sahip
olanlari sevdigi bildirilmektedir.
HAYRET MAKAMINDA GÖRÜNENLER
SAID YAVUZ
Hikmete ve ilme ulasan insan onun
sarhos edici gizemiyle ona varmistir.
Zira ilim onun ugrunda böylesi
bir yolculugu ister. Bilge insanlarin
ona duydugu istiyak, bilginin hayret
uyandirici iksirine hasret duymak
ölünceye kadar dinmez. Ona varildiginda
sadece benim diyenler,
onun kölesi olarak yasarlar. Onun
kendilerinde açtigi büyük boslugun
ugultusu içinde -o ugultu, bana
sadece sen sahipsin sesidir- yasayip
giderler. Kibir, onlara büyük hazinelerin
oldugu mahzenlerde bir hayat
sunar. Onlar bu mahzenlere isigin
dolmasini saglayacak bir pencere
açmaktan korkarak yasarlar.
KUSURUMUZA BAKMAYINIZ
DR. SAMI BAYRAKCI
Insan, noksanliklarla ve kusurlarla
yaratilmistir. Insanin pek
çok kusurla malul oldugu, yaratilisindan
birtakim eksiklikler
tasidigi bizzat Allah Teala tarafindan
ifade buyrulmustur: “Insan aceleci olarak
yaratilmistir.” (Enbiya, 37), “Insan
zayif yaratilmistir.” (Nisa, 28) ayetleri
örnek olarak zikredilebilecek ayetlerden
birkaçidir. Yüce Yaraticisi’nin
bizzat tasdik ettigi nankör olmak (Isra,
67), cimri olmak (Isra, 100), tartismaya
çok düskün olmak (Kehf, 54) gibi sonradan
edindigi kusurlari da bulunan
insan, kendi eksikliklerini kapatmak
ya da mazur göstermek istercesine
baskalarinin kusurlarini arastirmaya
meyillidir. Bu arastirma isteginin arkasindan
psikolojik ve sosyolojik pek çok
sebep bulunmaktadir.
Yazilarin tamami derginin Subat 2023 sayisinda.