ILIM VE IRFAN | Eylül | 2022 | DIGER YAZILAR | Okunma: 404
ESAD BIN ZÜRARE (RA)
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU

Efendimizin medar-i iftihari, hicret yurdunda pek çok ilki baslatan, sahabenin büyüklerinden, nakibu’n-nükeba sifatiyla meshur, ensarin övüncü, cihatta öncü, Hazrec kabilesinin efendisi sahabi Esad bin Zürare Hazretleri (ra),Medineli mü’minlerin ilk reisiydi. Resulullah Efendimizle tanistigi ilk günden itibaren kendini Islam’a adadi. Islam’i yayma faaliyetlerine hicretten üç yil önce Medine’de basladi. Medine halki içinde Islam’i ilk kabul eden Evs ve Hazrec kabileleri öteden beri savas halindeydiler. Yesrib adiyla bilinen sehirde Yahudilerin gerek ekonomik gerekse yönetim anlaminda baskin üstünlükleri vardi. Bu sebeple her iki kabile sehrin dis kisimlarini yurt edinmek zorunda kalmislardi. Her iki kabile arasindaki husumeti Yahudiler sürekli tetikliyor ve anlasmazliklarini körüklüyorlardi. Aralarindaki en kanli savas Resulullahin hicretinden bes yil öncesine kadar devam eden Buas adiyla meshurdu. Evs kabilesi bu harpte Yahudi müttefikleri Nadir ile Kureyza kabileleri sayesinde Hazrec’e üstünlük saglamislar, Hazrecliler de yeniden güç kazanabilmek için Kureys’in destegini çikis yolu olarak görmüslerdi. Peygamberimizin Islam’i teblig etmekte oldugu on birinci yilda her iki kabile aralarindaki ezeli husumete bir son vermek istiyorlardi. Öte yandan Hazrec’in en önemli boyu Neccarogullari, Resulullahin dedesi Abdülmuttalip’in annesi ile ayni kabileye mensuptu. Babasi bu kabile yaninda bir ay hasta kalmis ve oracikta vefat etmisti.


EL-MÜZIL (CC)
AHMET EDIP BASARAN

Her eser bizi bir müellife, o eserin gerçek ve biricik sahibine götürür. Sahibi olmayan bir eser yoktur. Dünyada her isin/eylemin failini arayan, bir sanat eserinin güzelligi karsisinda hayran olup o eserin failini merak eden insan zihni, kainat kitabi söz konusu oldugunda nedense bir çokbilmislik edasiyla kekelemeye baslar. Bilimsel izahata girisir. Kendince bazi çikarimlarda bulunur ama hiçbiri hakikate matuf bir arayistan nasipdar degildir. Hiç süphesiz varolusun içinde bilim vardir ama bilim ana fail degil bir vesiledir. Cenab-i Hak ilmiyle de âlemleri kusatmis, yoktan var ettigi kainati anlayabilmemiz için biz kullarina bazi isaretler göstermistir. O Ilahi isaretleri okuyabilmek, idrak edebilmek için layikiyla ve tam anlamiyla kendimizi hakikate teslim etmemiz gerekir. Kullugumuzun Allah indinde kalitesini belirleyen olgu da bu teslimiyetin takva derecesinde saklidir.


VERDIGI DE NIMET VERMEDIGI DE
DR. ABDULLAH TAHA ORHAN

Cenab-i Hak rahim ve kerimdir. Nihayetsiz merhametli ve cömerttir. O’nun cömertliginde, bizim verirken yaptigimiz gibi “eksilecek” korkusu olamaz. O (cc) ayni zamanda kullarina karsi sonsuz merhametli oldugundan kullarini muhtaç olduklari nimetlerden mahrum birakmasi söz konusu olamaz. Fakat dünya hayatinda görüyoruz ki Rabb-i rahimimiz kimine az veriyor kimine çok. Kimi daha zengin kimi daha fakir, kimi daha güçlü, kimi daha zayif. Hayat nimetini düsünelim örnegin, kimi 80 sene bu nimete mazhar oluyor, kimi 40 sene, kimiyse belki sadece birkaç gün. Ya da çocuk sahibi olma nimeti. Kiminin çok çocugu oluyor, kimininse hiç. Cenab-i Hak, rahmetinin ve kereminin yani sira ayni zamanda sonsuz derecede adaletli. O zaman kullari arasindaki bu nimetlere mazhariyet farkliligini nasil anlayabiliriz? Bu fark neden kaynaklaniyor?


HOCA AHMET YESEVI HAZRETLERI
DR. SAMI BAYRAKCI

Dogum tarihi ve vefatina dair kesin bilgiler elimizde bulunmayan Hoca Ahmet Yesevi’nin tarihi sahsiyetine dair bilgi ve belgeler de çok azdir. Bugün elimizde bulunan bilgiler de menkibelerle örülü bir halde bulundugu için kendisinin hayati hakkinda net bilgilere ve kesin kanaatlere ulasmak oldukça zordur. Ancak Yusuf Hemedani’ye intisap ettigine ve onun halifelerinden olduguna dair rivayetler dikkate alindiginda 11. yüzyilin ikinci yarisinda yasadigini söylememiz mümkün olmaktadir.


ALLAH'IN BOYASIYLA BOYANMAK
KÂMIL YESIL

Geçim sikintisini, pahaliligi, alim gücünün zayiflamasini tartistigimiz bir zaman diliminde yasiyoruz. Böyle zamanlarda din, iman, manevi degerler kendini daha çok hissettiriyor. Bir kesim insanlar ve kurumlar, dernek ve vakiflar dayanisma ve yardimlasma faaliyetlerine hiz veriyor. Böylece din, sosyal adaleti paylastirma ve yayginlastirma isleviyle devreye giriyor. Kimse çikip da; din isleri ayri, dünya isleri ayri, laik bir düzende zekata, sadakaya yer yok, mal paylasimi yoluyla din ve imani bir araya getiremezsiniz, bu gericiliktir, demiyor. Toplumu bütünüyle kusatan Ramazan iklimi ve kurban ibadetinin ifasinda dinin paylasim yönü daha çok öne çikiyor. Bir paylasim dini olan Islam, zekati bes sarttan biri olarak vaz etmisse de dayanisma ve paylasim zekatla sinirli degil. Zekat belli zenginlik seviyesine çikmis Müslümanlarin mükellefiyeti. Oysa sadaka, sadaka-i cariye zenginlikte seviye gözetmez ve her Müslümana açik bir ibadettir. Dini mükellefiyetler bir yasa, akil ve balig bagli olarak sorumluluk getirse de sadaka için bu sekil sartina gerek yoktur. Balig olmamis kisiler de sadaka verir, verebilir.

Yazilarin tamami derginin Eylül, 2022 sayisinda.

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024