HIKMETI EHLINDEN ÖGRENMEK
KÂMIL YESIL
Servet sahibi bir hükümdarin oglu idi. Bir gün, her zamanki gibi ava çikmisti. Hatiften gelen bir ses, ona, kendisinin tavsan veya tilki avlamak için yaratilmadigini söyledi. Bunun üzerine atindan indi, babasinin çobanlarindan birisinin yün elbiselerini alip giydi, çobana kendi elbisesini, üzerinde bulunan her seyi verdi ve dünyanin debdebeli hayatini terk ederek, zühd ve takva yolunu tuttu.”
Ibrahim bin Edhem Hazretlerinin tasavvufa sülûk edisinin öyküsüdür bu. Böyle anlatilir. Bu olaydan hareketle bazi ham sofular ve o ham sofularin yaptiklarini büyüterek bütün gerçek bundan ibaretmis gibi anlayip gösterenler, tasavvufu ve mutasavviflari Islam dünyasindaki gerilemenin sebebi olarak göstermislerdir. Bu anlayisi israrla söyleyenler bugün de var.
Kaydedilen rivayetlere göre, Ibrahim bin Edhem Hazretleri esasinda amele ehemmiyet veren bir zahit idi. Ondan sonraki asirda inkisaf etmis olan zihnî tasavvuftan kendisinde hiç eser görülmez. O, mutasavviflarin çogu gibi, lokmasinin dinî mânâsiyla ‘mesru’ ve helâl olmasi için en büyük gayreti sarf ederdi. ‘Tevekkül’ü, hayatini kazanmayi ihmal derecesine asla götürmemistir; tam aksine bahçivanlik, bugday biçme ve ögütme gibi daha baska islerle hayatini kazanmistir. Dilencilige, insanlarin sadaka vermek suretiyle sevap kazanmalarina vesile olur düsüncesiyle cevaz veriyordu; fakat dilencilikle yasamayi çirkin sayiyordu.
BAHSEDILMIS EMANET: TEMIZ GIDA VE FITRAT
KEMAL ÖZER
Yiyip içmek her canli için fitrî bir zarurettir. Bu nedenle hiçbir insan bundan imtina edemez. Bu durumda da mesele yiyip içmede degil; neleri, nasil, hangi miktarda yiyip içmededir.
Kur’an-i Kerim bize Allah Tealanin “Ey Adem! Sen ve zevcen cenneti mesken edinin, ikiniz de dilediginizden bol bol yiyin fakat su agaca yaklasmayin, aksi halde haddi asan zalimlerden olursunuz.” (Bakara, 35) emrini haber verir. Bu, Allah Tealanin kullari için koydugu ilK sinirdir. Kaldi ki bu sinir, sadece Hz. Adem (as) ve esi için degil, bütün insanlar için konulmustur. Çünkü Nisa (kadin), Mâide (sofra) ve En’âm (nimetler) seklinde devam eden surelerde her nevi kanin, domuza ait ürünlerin, sarhos edicilerin, yirtici hayvanlar ile bir Müslüman tarafindan Allah adi anilarak kesilmeden ölmüs hayvanlarin haram edildigini yani bunlara yönelik bir sinirlama getirildigini görürüz.
Kur’an-i Kerim’in evvelki ümmetlere yönelik yasaklar ve helak edilislerle ilgili farkli ayetlerinden, yasaklarin sadece ilk insan ve Müslümanlar için geçerli olmadigini da anliyoruz. Iblisin, Hz. Adem (as) ve esine yasaklanan “Bu agaçtan yerseniz burada ebedi kalirsiniz.” (Bakara, 36) dedigini, onlarin da Iblis’in telkininden etkilenerek tamahkârlik ettiklerini, “Böylece sahip olduklari konumu yitirmelerine sebep oldu”gunu (Bakara, 36) ögreniyoruz ayet-i kerimenin devamindan.
DELHI’DEN KALBIMIZE AÇILAN YOL
ADEM DÖNMEZ
Hava kararinca etraf biraz sakinlesir diye düsünüyordum ama yanilmisim. Tren garina giderken içimden ‘Sonunda sakin bir yer bulabilecegim.’ diye geçirdim. Sonuç itibariyle tren gari denilince ve treniniz gece geç saatlerde ise garin sakin olacagini düsünüyorsunuz.
Fakat biletimi alip peronlara dogru yürürken ugultu seklinde yükselen sesleri duymaya basladim. Aman Allah’im!
Kadin erkek, çoluk çocuk, genç yasli ayrimi olmadan insanlar yan yana birbiri ardinca peronlardaki bosluklara uzanmislar, uyumaya çalisiyorlar. Gördügüm manzaraya aliskin degilim. Bu yüzden toparlanmam biraz zaman aldi. Ne yapacagimi bilemedim çünkü bu uyumaya çalisan insanlarin arasinda yürümek dahi zordu. Trenimin gelmesine yaklasik bir saat vardi.
Serhend’de çok iyi vakit geçirmistim. Imam Rabbani’nin (ks) dergâhinda yasayan Müslüman kardeslerimle tadi damagimda kalan sohbetler yapmistim. Ayrica Imam Rabbani Hazretlerinin yolunu ondan sonra devam ettiren ogullari Muhammed Ma’sum (ks) ile torunlari Muhammed Seyfuddin’nin (ks) kabirlerini de ziyaret edebilme imkâni bulmustum.
SORGU-SUAL
RASIM ÖZDENÖREN:
Dilde tek kelime kalsa hangisi kalsin istersiniz?
Selam.
Nerede olmak sizi heyecanlandirir?
“Sevgili”nin karsisinda…
Kimin sesini duymayi hep isterdiniz?
Insan sesi: Efendimiz. Doga sesi: dalgalar.
Hayatinizin hangi sehirde geçmesi sizi mutlu eder?
Istanbul.
Hizir (as) ile karsilassaniz ona ilk ne söylersiniz?
Nasil dua edersem kabul görür?
Çocuklugunuzda kahramaniniz kimdi?
Hazret-i Ali.
ATESE DAYANABILECEKSEN DEVAM ET GÜNAHLARINA
KISSADAN HISSE
Utbe el-Gulam Hazretleri bagri yanik, vuslata müstak, vefa deryasi, safa menbai idi. Önceleri ise günahkâr bir kimse idi. Günah ve isyan batagina düsmüs, kötülükle ve sarhoslukla meshur olmus biriydi. Bir gün Hasan
Basrî Hazretlerinin meclisine geldi. Hasan Basrî Hazretleri sohbetinde su ayeti tefsir ediyordu:
“Iman edenlerin Allah’i anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamani daha gelmedi mi?
Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasinlar. Onlarin üzerinden uzun zaman geçti de kalpleri katilasti.
Onlardan birçogu yoldan çikmis kimselerdir.” (Hadid, 16)
Hasan Basrî Hazretleri ayeti tefsir ederken gayet etkili bir vaaz yapti ve bütün insanlari aglatti. Aralarindan bir genç kalkti ve, -Ey mü’minlerin takvalisi! Allah Teala benim gibi fasik ve günahkâr birinin tevbesini kabul eder mi, diye sordu.
KIRKAMBAR
AHMET BIRLER
Suayb Ebu Medyen Hazretleri Endülüs’te çok etkili olmus, önemli izler birakmis büyük bir velidir. Ibn Arabi Hazretleri kendisiyle olmasa da bazi halifeleriyle görüsebilmis ama en çok istifade ettigi seyhlerden biri olarak Ebu Medyen Hazretlerinin ismini anmistir. Kendisi sirli velilerden biridir. Birçok kerameti nakledilmis, sohbetlerinde birçok ihtida olayina sahit olunmus, yine sohbeti esnasinda olusan güçlü cezbe hali sebebiyle can veren dervislere rastlanmistir. Ebu Medyen Hazretleri geride birkaç risaleden olusan mütevazi bir külliyat birakmistir. Bunlar arasinda birkaç kez serhedilmis, defalarca basilmis olani hikmetlerinden olusan eseri, Ünsü’l-Vahîd’dir.
SIZ YAZIN, BIZ YAYINLAYALIM
SIZDEN GELENLER
Dergimize duygularinizi, isteklerinizi, heyecan ve güzelliklerinizi yansitan çok sayida mektup gelmektedir.
Bu mektuplarin bir kismi yazmaya olan ilginizi yansitan siir ve denemelerden olusurken bir kismi da okumaya duydugunuz arzulari ifade eden taleplerden meydana geliyor. Cezaevinden bizlere ulasan kardeslerimiz, orada okuma kültürlerine katki sunacak çalismalari talep ediyor.
Gönül dünyamizin tercümani olan bu mektuplar sizleri oldugu kadar bizleri de heyecanlandirmaktadir. Kalem tecrübeleri olarak baslayan bu süreç, ardindan yazarliga uzanan bir olgunluga ulasabilecegi gibi, gönül dünyanizin satirlara aksetmesi yeterli derece bir iç huzuru olusturabilir.
Bu sayfada bundan böyle rehberlik çerçevesinde kalem tecrübelerinize birlikte yön vermeye çalisacagiz.
Bu sayfa öncelikle sizlerden bizlere ulasan yeniden sizlere dönen yazma heyecaniniza katki sunacaktir. Yazilariniz burada degerlendirilecek, yazilariniza burada cevap verilecek, samimi duygu ve düsünceleriniz dergimiz okurlariyla paylasilacaktir.
Bu aydan baslayarak sizlerin hislerine tercüman olan mektuplarinizi, siirlerinizi, denemelerinizi, duygu ve düsünce yogunluklu yazilarinizi dergimizin adresine bekliyoruz.
ILIM VE IRFAN AILEMIZ
HABIL VE KABIL OLMAK
DENIZ ÇIFTÇI
Allah Teala kimisi peygamberlerin baslarindan geçmis, kimisi geçmis ümmetlere ait kissalarda, ibret nazariyla bakan ve düsünen akil sahiplerine, yasananlari sonuçlari ile birlikte bildirmistir. Hz. Adem’in (as) ogullari Habil ile Kabil’in kissasini hepimiz biliriz. Allah Teala onlara kendisi için sahip olduklarindan feda etmelerini yani kurban vermelerini emretmis. Her biri diledigini seçmekte özgür birakilmis ve bu sekilde Rablerine olan sevgileri ve kulluk suuru sinanmisti.
Maide suresinde geçen ayetleri hatirlayip bu kissanin nelere dikkat çektigi üzerine düsünüp nefsimizin de kendi payina düseni almasi için bu ayetlere bir göz atalim: “Onlara, Adem'in iki ogluyla ilgili haberi hakkiyla oku. Hani her ikisi birer kurban sunmuslardi, birinden kabul edilmis, digerinden kabul edilmemisti. (Kurbani kabul edilmeyen, ötekine): “Seni öldürecegim.” demisti. Digeri ise söyle demisti: “Allah, yalniz kendisinden korkanlardan kabul eder.
Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak degilim, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarim.’’ Ben isterim ki sen, benim günahimi da, kendi günahini da yüklenip ates halkindan olasin! Zalimlerin cezasi budur. Bunun üzerine kurbani kabul edilmeyenin nefsi kendisini, kardesini öldürmeye tesvik etti ve onu öldürdü. Böylece zarara ugrayanlardan oldu.’’ (Maide, 27-30)
ÇOCUKLARINIZI KORKULARIYLA YÜZLESTIRIN
ESRA KÜÇÜK
Cesaret bir çocugun ögrenmesi gereken duygularin basinda gelir. Fakat çocuklarin kafasi cesaret konusunda genellikle karisiktir. Cesaret denildigi zaman akillarina kavga etmek veya tehlikeli bir hareketi gerçeklestirmek gelebilir. Oysa bu cesaret degildir. Cesaret, en basit tanimla makul olan riskleri üstlenebilmek, inandigi dogrulari savunabilmektir.
Çocuklarin cesaretini gelistirmek için basit gibi görünen ama oldukça faydali olan bazi çalismalar yapabilirsiniz:
•Çocugunuz ne zaman cesurca bir hareket sergilerse bunun farkinda oldugunuzu belirtin ve onu takdir edin.
•Çocugunuza tarihte yasamis ve cesaretiyle ünlenmis kisiler hakkinda hikayeler anlatin.
•Çocugunuzla karanlikta oyunlar oynayin. Elim sende ve körebe gibi basit oyunlar onun karanlik korkusunu yenebilmesine yardimci olacaktir.
•Isiklari kapatin ve bazi ev esyalarina dokunarak onlarin ne oldugunu bilmesini saglayin.
•Eger yazlari gidebileceginiz bir köyünüz varsa en azindan bir geceyi çocugunuzla birlikte evin disinda geçirin. Yasadiginiz yere yakin bir kamp yerinde bir gecelik kamp yapmak da çocugunuzun korkulariyla yüzlesmesi için müthis firsatlar ortaya çikaracaktir.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan dergisinin Mayis 2013 sayisinda)