ILIM VE IRFAN | Mart | 2022 | DIGER YAZILAR | Okunma: 481
GAFLET UYKUSUNDAN UYANMAK GEREKIR
KAMIL YESIL

“Uyku hali, unutkanlik, dalginlik, farkinda olmadan” gibi anlamlari olan “gaflet” kavrami günaha en yakin halin diger adidir. Çünkü nefs ve seytan bu hal üzerinden nüfuz eder insana. Bizim için kavramin en masum yönü uyku halinde olmamizdir. Çünkü uyku halinde olan kisinin üzerinden kalem kaldirilmistir. Hatta öyle uyku halleri vardir ki nafile ibadetten hayirlidir, denir. Gafletin bizde açtigi yaralar; unutkanlik, dalginlik veya farkinda olmadan yasanilan hallerdir. Çünkü seytan ve nefs önce unutturur, sonra da günaha daldirir. Insan en çok Allah’tan gafil olur, yani en çok hatirlamasi gereken Varlik’i unutur. O’nu (cc) unuttu mu artik arkasi çorap sökügü gibi gelir. Bundan dolayi Allah dostlari gafleti büyük günahlardan sayar. Çünkü en büyük günah, Allah’i unutmaktir. Bu anlamda gafletin ilaci zikirdir. Zikir, kulu gaflet halinden uzaklastirdigi içindir ki hem ayetlerde hem hadislerde tavsiye edilmistir. Akademik çalismalarda, Kur’an’da zikir kavraminin hangi manalarda kullanildigi incelenmistir. Namaz, Kur’an-i Kerim tilaveti, ilim gibi manalarin öne çiktigini gördüm bu incelemelerde.

EL-KABID CELLE CELALÜHÜ
AHMET EDIP BASARAN

Dünya cennet degildir, cennete layik olabilmek için vesile kilinan bir imtihan yurdudur. Bu sebeple yüregimize ferahlik veren vakitler de, bizi sikan içimizi daraltan vakitler de bu imtihan dünyasinin tecelli aynalaridir. Kim ki bu aynalarda Ilahi sirlarin nurunu, ezeli ve ebedi takdirin izlerini görür, iste onlar kurtulusa erenlerdir. Yoksa sahip oldugu bütün güzellikleri kendinden, karsilastigi kötülükleri, bela ve musibetleri hasa Allah’tan bilen bir zihin isleyisi, Allah korusun insani isyan ve gaflete sürükler. Seytanin igvasina kapilip menfaatperest biri olup çikar. Ferahlik da darlik da O’ndandir. Cenab-i Hak, darlikla da ferahlik da bizleri imtihan eder. Tipki bunun gibi zenginlik ve fakirlik, açlik ve tokluk, hastalik ve saglik da birer imtihan vesilesidir. Insan, kullugun edebinin bir geregi olarak yasadigi bela ve musibetlerin, maddi ve manevi hastaliklarin sebebini her zaman kendinde aramalidir. Kahrin da hos lütfun da, inceligine yaslanan bir tefekkür dünyasi tam da bu sebeple gelenegin çok kiymetli bir noktasina isaret eder.

ABDULLAH BIN MESUD
DOÇ. DR. IBRAHIM TOZLU

Ashabin güzel sesli Kur’an hafizi, ahlaki, yasantisi Resulullaha en çok benzeyeni, sünneti en yakindan bileni, Efendimizin hizmetkari, ilk mü’minlerin altincisi, cennetle müjdelenmis, mütevazi alim, sahabi Abdullah bin Mesud (ra). Peygamberimizin muallim ve emir olarak takdim ettigi gözbebegi, medar-i iftihari. Zühreogullarinin sahip çikmasi sonucu ailesi Mekke’de ancak hayata tutunabilmisti. Bu sekilde efendisinin emirlerine bagli kalmaya söz verenlere Kureysliler “Halif” adini veriyorlardi. Abdullah bin Mesud, Efendimizle tanistiginda sehrin ileri gelen aristokratlarindan, en azili din düsmani Ukbe bin Ebu Muayt’in emri altinda koyun otlatan küçücük bir çocuktu. Otlattigi koyunlardan birine dua edip sütünün bollastigini görünce Resulullahtan yapmis oldugu duayi kendisine de ögretmesini istemisti. Efendimiz onun basini oksayarak, “Allah sana merhametiyle muamele etsin, sen ögretici bir genç ve muallim biri olacaksin!” buyurmustu. Bu duanin bereketiyle Peygamberimizin mübarek dudaklarindan yetmis sureyi bizzat isitip ögrendigini anlatmisti Abdullah bin Mesud (ra).

HAVF VE RECA
DOÇ. DR. MAHMUD ESAD ERKAYA

Korkmak ve ümit beslemek, insanin tabiatinda bulunan iki duygudur. Bu duygular ayni zamanda Allah’a giden yolda insani motive eden iki araçtir. Tasavvufta korku, havf; ümit ise reca kavramiyla ifade edilir. Havf, insanin hosnut olmayacagi bir durumun basa gelmesinden yahut arzulanan halin elden kaçma ihtimalinden dolayi duyulan kaygi ve korkudur. Tabii bu korkunun temelinde Allah’i hosnut edememe ihtimali yatmaktadir. Insanin Allah katindaki durumunu bilememesinden kaynaklanan tedirginlik ve korku hali havf olarak ifade edilir. Reca ise kulun, Allah’in rahmetine güvenerek ümit içinde olmasidir. Reca, adeta kalplerini korku kaplamis mü’minlerin gönüllerine verilen bir rahatlamadir. Recanin olmadigi bir yasam, kisiyi bunalima sokabilecektir. Bunun için havfin ardindan reca ile kulun ferahlik hissetmesi önemlidir. Havf, insanin ibadetlere daha siki baglanmasini tesvik ederken reca ise bu çabalarin neticesinde Allah’in kulunu mükafatlandiracagi ümidiyle motive olmasini saglamaktadir. Bunun için havf ile reca, insanda mutlaka dengeli bir sekilde bulunmasi gereken iki tavirdir. Havf ve reca, daha çok insanin gelecege yönelik düsüncelerini kapsar. Kul, dünyada veya ahirette kendisini cezalandirabilecegi için Allah’tan korkmaktadir. Diger bir deyisle havf, gelecekle ilgili hosa gitmeyecek bir beklenti sebebiyle kalbin aci duymasi olarak tanimlanmaktadir. Kul, hayati boyunca daima Allah’i razi edecek bir yasantiyi hedeflese de bu her zaman için mümkün olmamaktadir. Düsülen hatalarin ve islenen günahlarin dünyada veya ahirette mutlaka karsiliksiz kalmayacagi düsüncesi insanda korku halinin olusmasina sebebiyet verir. Peygamberler bile bu korkuya kayitsiz kalamamislardir. “De ki: Ben Rabbime isyan edersem kesinlikle büyük bir günün azabina ugrayacagimdan korkarim.” (Enam, 15) ayeti Peygamber Efendimizin bu endisesini göstermektedir.

HÜSNÜ GEÇER HOCAEFENDI
PROF. DR. SELAHATTIN YILDIRIM

Bir sahis hakkinda konusmak, kisiligini ve karakterini anlatabilmek için öncelikle onu bütün özellikleriyle bilmek ve tanimak gerekir. Tanimak ise yakinliga, tesrik-i mesaiye ve bu baglamda özel bazi paylasimlarda bulunmaya baglidir. Böylece bahsi geçen sahis hakkinda çogu kisinin bilmedigi hatta bilemeyecegi farkli renkler ve sesler tecrübe edilmis olur. Nitekim dilimizde, tatmayan bilmez seklinde bir deyim vardir. Bu bakimdan uzun zaman rahle-i tedrisinde bulunma bahtiyarligini tattigim aziz hocam Hüsnü Geçer Hocaefendiyi belli ölçüde de olsa tanitmanin mümkün ve müyesser olacagini umuyorum.

SEYDA MOLLA ZÜBEYR ARNASI
DR. HALIL IBRAHIM SIMSEK

Süfyan bin Uyeyne (ra) söyle buyurmus: “Salihlerin anildigi yere rahmet iner.” (Kadi Iyaz, Tertibü’l-Medarik 1/23) Imam-i Azam Ebu Hanife’nin de söyle dedigi nakledilir: “Ulemanin güzelliklerini/hayatlarini anlatan kissalar, bana fikhin çogundan daha sevimli gelir. Çünkü bu kissalar; Hakk’a yaklasanlarin edep ve ahlakini bize ögretir.” Allah Tealanin su kavl-i serifi de bunun delilidir: “Iste onlar -o peygamberler-, Allah’in hidayete erdirdigi kimselerdir; Habibim, artik -sen de onlarin hidayetine tâbi ol!” (Enam, 90) Seyda Molla Zübeyir Arnasi de bu manada nesepte oldugu gibi ilimde de Peygamber Efendimizin varisi olarak, “Alimler, peygamberlerin varisidir.” (Ebu Davud, Ilim, 1) hadis-i serifine mazhar olmus, nezih hayatiyla bize örnek olan ulu çinarlarimizdan biridir.


(Yazilarin tamami derginin Mart, 2022 sayisinda.)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024