Iki Kutlu Gece: Miraç ve Berat kandili
Prof. Dr. Kadir Özköse
Recep ayinin 27. gecesi Miraç kandilidir.
Rabbimiz, miraç mucizesiyle en
zor zamaninda Peygamber Efendimize
manevi takviyede bulunmustur.
Gerçek anlamda miraci tanimak
onu yasamakla mümkündür. Miraç
mucizesi, tüm davetçiler için de bir
manevi takviye sebebidir. Miraç, Rabbimizin
zor zamanlarda Hak yolunda
olanlari yardimsiz ve desteksiz
birakmayacagina isaret etmektedir.
Miraç mucizesinin anlam boyutu
kadar Mekke’deki Mescid-i Haram
ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa da bir
o kadar ehemmiyetlidir. Peygamber
Efendimizin miraç duragi olan Mescid-
iAksa’ya sahip çikmak miracin
hakkini vermektir. Filistin’in, Mescid-
i Aksa’nin, Haceru’l-Muallak’in,
Tur-i Sina’nin, Hazret-i Davud ve
Hazret-i Süleyman’in emanetlerine
sahip çikmak ümmetin serefidir.
Miraç gecesi, Hazret-i Ömer ve Selahaddin
Eyyübi’nin sesini, kiyamini
ve iradesini yeniden tecelli kilmanin
adidir. Miraç gecesinde Müslümanlarin
tevhid hassasiyetlerini gözden
geçirmesi, kiyama kalkmasi, dirilise
ermesi, emanetlerine sahip çikmasi,
esir haldeki Mescid-i Aksa’yi özgürlügüne
kavusturmasi miracin hakkini
vermeleridir. Miraç mucizesiyle Rabbimizin
sonsuz kudretine ve tarifsiz
gücüne sahit olmaktayiz. O (cc), yüce
kudretiyle olmazlari oldurmakta
ve her seye kadir oldugunu beyan
etmektedir. Miraç mucizesi hiçbir
besere nasip olmamis mübarek ve
emsalsiz bir olaydir. Miraç mucizesinde
Allah Teala ayetlerinden bir
kismini Peygamber Efendimize göstermek
istemistir. Peygamberimiz
ilme’l-yakin olarak anlattiklarini bu
gece ayne’l-yakin ve hakka’l-yakin
olarak görmüstür. Allah’in kainata
gösterdigi ayetlerin gözdesi bu gece
Peygamber Efendimiz olmustur. Tüm
yaratilmislar tüm varliklarin sevgilisi
olan Peygamber Efendimizin cemalini
görmek istemisler ve Rabbimiz
de O’nu (sas) hepsine göstermistir.
Miraç gecesinde Peygamber Efendimizin
gögsü yarilmis, kalbi zemzemle
yikanmis, kalbi iman nuru ve maneviyatla
doldurulmustur. Maddeten ve
manen yolculuga hazirlanmis ve bu
hadise sadece Peygamber Efendimize
has kilinmistir. Peygamber Efendimiz
meleklerin bile geçemedigi sidre-i
müntehadan da ötelere geçmistir.
Miraç dönüsü müsriklerin sorularina
karsilik Allah Teala Kudüs ile Peygamberimizin
arasindaki mesafeyi
kaldirmis ve O (sas) bütün sorulara
bakarak cevap vermistir. Miraç
gecesi bize Allah’in sevdigi kulunun
gören gözü, tutan eli, yürüyen ayagi
oldugunu göstermektedir. Insana
kainattaki Ilahi tecellilerin büyüklügünü
göstermekte ve Hak âsiklarinin
bu büyüklügü müsahede ettiklerinde
Allahu Ekber diyerek Hakk’a teslim
olduklarini ögretmektedir.
Psikoloji, Tasavvufun Yerine mi Talip?
Dr. Abdullah Taha Orhan
Psikoloji ve tasavvuf arasinda çok kabaca yaptigimiz bu
mukayeseyi, buraya kadar yazdiklarimizi niye söyledik
peki? Sundan: Aralik 2020 sayisinda (s. 32-33) Dr. Ahmet
Murat Özel hocamizin bu derginin sayfalarina tasidigi
bir meseleye yeniden vurgu yapabilmek için. Evet,
güncel terapi dizilerinden bahsediyoruz. Milyonlarca
insanin izledigi, reyting rekorlari kiran, her bölümü bir
hatta birkaç sinema filmi uzunlugunda olsa da insanlarin
izlemekten sikilmadigi dizilerden. Bu diziler genellikle
klinik psikoloji/psikoterapinin tecrübeleri üzerine insa
olunuyor. Bu disiplin içinde pek çok farkli hatta bazen
birbirine zit ekolden de söz etmek mümkün. Misal, A
dizisinde varolusçu-psikanalitik psikoterapi yapilirken,
B dizisinde psikodinamik psikoterapi yapiliyor. Isin teorik
arka planini bilmeyen bizler içinse bunlar zaten çok da
anlam ifade etmiyor, biz daha çok olay örgüsüne bakiyoruz.
Neden izliyoruz bu dizileri? Muhakkak kendimizden,
çevremizden bir seyler buluyoruz. Insana dair anlatilar
oldugundan ekrandaki, aynisi olmasa da mutlaka benzerlerini
kendi hayatlarimizda bulabiliyoruz. Bu bize bir
anlasilma duygusu bahsediyor, normal sartlarda maddi
olarak güç yetiremeyecegimiz terapistlerin seanslarina
ücretsiz katilmis, onlarin bilgisinden/bilgeliginden istifade
etmis oluyoruz. Her birimiz patolojik anlamda hasta
olmasak da neticede duygularimizin yönetiminde mutlak
anlamda basarili oldugumuz söylenemez; bu yüzden de
az çok duygusal rahatsizliklar hepimizde muhakkak olacaktir.
Insan olmanin geregidir bu. Bu nedenle olsa gerek,
kendimizi ekranda terapistin karsisinda kendi hikayesini
anlatan kisinin yerine koymakta bir beis görmeyiz.
Islerimiz Allah ile Anlam ve Deger Bulur
Dr. Mona Islam Tufan
Islerimiz Allah’a dönük oldukça,
günese dönük çiçekler gibi serpiliyorlar,
agaçlar gibi meyve veriyorlar.
Bu da onlarin neticelerini hem bu
dünyada hem ahirette görecegimiz
anlamina geliyor. Hikmet, islerin
yüzünü Allah’a döndürmekten söz
ettiginde, bu bir kisim islerimizin de
terk edilecekler zümresinden oldugu
anlamini tasiyor. Onun için O’nun
rizasina uymayan isler yapamayiz
elbette. Bu düsünüs tarzi is çoklugumuza
otomatik bir ayiklama getiriyor.
Ayrica isleri önem sirasina koyarken
de Rabbimize gidecekleri siraya koydugumuzu
fark ediyoruz. Bu da bir
isler hiyerarsisi doguruyor. Hepsinden
öte, her bir isi yaparken, O’nun için
olan her seyde, biz de O’nun için oluyor
ve dönüsüyoruz. Her O’nun için oldugumuzda
tekamül basamaklarimizda
bir kademe daha yükselmis oluyoruz.
Hikmet söyle devam ediyor: “Yaratilmislarla
ugrasip Yaratici’dan gaflet
eden ise bayagi his erbabidir, degirmenin
dönmesi için kullanilan hayvan
gibidir. Abidlerin ibadetleri de yaratilmislardan
sayilir. Amelleri Hakk’in
veçhi gözetilmeyerek yapilirsa, halki
görmekle karisik olursa bu ibadetler
de yaratilmislarda gezip dolasmaktan
ibaret olur, seriatça kötü sayilir. Eger
ameller nefs mücahedesiyle riyadan
temiz ve yalniz Ilahi mükafat kasti ve
ahirette derecelere erismek niyetiyle
islenirse seriatça makbuldür ama
arifler katinda kötülenmistir. Çünkü
özel istekler de yaratilmislardan sayili
-bizim sahsi makam ve cennet nimeti
isteklerimiz- yaratilmislar her ne
kadar güzel ameller gibi nur gözükse
de genellikle agyar demektir.”
Yüzdeki Göz Izi
Kamil Yesil
Menkibe bize sunlari söylüyor: 1. En
çok sevdiginiz seylerden infak ediniz,
hediye ediniz. 2. En çok sevdiginizi
iddia ettiginiz kisilere o sevgiye yakisir
hediyeler veriniz. 3. Mühim olan
kesret degil, keyfiyettir. Çogalmakta
tek basina keramet, müspetlik yoktur.
Armut agacinin bütün usaresini, letafetini,
tadini, rengini verdigi üç armut
bundan dolayi onlarca ecis bücüs
armuttan yegdir. Bilirsiniz, pazar
esnafinin bazisi hilekar olur. Torbaya
bol bol doldurur. Eve gelir bakarsiniz,
aldiginiz meyvenin, sebzenin üçte
ikisi çürük, ezik, bozuktur. Ucuz deyip
bu kadar agir yükü eve tasiyacagima,
biraz pahali olsa da iyisi olsaydi diye
hayiflanirsiniz. Haci Bayram Veli
Hazretlerinin menabikinda oldugu
gibi, dillerde binlerce mürit vardir ve
fakat is fedakarliga, zorluga geldi mi
bir buçuk müride düsüverir.
El- Cebbar (cc)
Ahmet Edip Basaran
Imam Gazzali Hazretleri el-Cebbar
ismini serh ederken, Cenab-i Hakk’in
güç ve azametine dair bir atif yapar.
O, öyle bir varliktir ki, diledigini cebir
yoluyla herkeste icra edebilir. Hiç
kimse O’na bir sey yapamaz. Hiç kimse
O’nun elinden -kudretinden- kurtulamaz.
Bütün eller O’nun karsisinda
acizdir. Kayitsiz sartsiz mutlak Cebbar
hiç süphe yok ki, Allah’tir. O herkese
cebreder, hiç kimse O’na cebredemez.
Bu hususta hiç kimse O’na es olamaz.
Diledigini yaptirmaya gücü ve kudreti
olan sadece Cenab-i Hak’tir. Kainattaki
Ilahi ahenk, bu dilemenin ve
kudretin mazhariyetleriyle kaimdir.
Her sey O’nun rizasi ve dilemesiyle
gerçeklesir. Insan disindaki varliklara
baktigimizda hepsi O’nun emir
ve rizasiyla hareket etmektedir. Mevsimler
hiç sasmaz, günes ve ay kendi
yörüngelerinde durmaksizin döner.
Kainata ibret nazariyla baktigimizda
el-Cebbar ism-i serifinin tecellilerini
görürüz.
Kalp Çigliklari
(Menakibü’l-Kulûb)
M. Nezihi Pesen
Çoktan ölmüstük. Hadi çikalim, dedi bilmeden
bunu biri. Nereye, dedi, yüzü gözü
tayin edilmis günden beri görünmezlige
gömülmüs olan. Digerleri sanki farkliymis
da tasvirci bilgiç kendini tutamamis oldu.
Oldu mu? Beyhudelige çarpip kiriliyor her
ihtimal. Kalkmak için ikindilar. Çikmak
için davrandilar. (Davrandilar canlilara
has bir eylem degil mi?) Evet. Ikindilar ama
davranamadilar. Aslinda sadece bu halden
siyrilmayi düsündüler, istediler. Içlerini durmaksizin
altüst eden o sey her seylerinden
daha baskin ve gerçekti. Tek gerçek oydu.
Onlari bir kötü halden daha berbat hale
düsüren sey. Yine de kurtulmak arzusu gelip
yakalayiveriyordu onlari bu iskencenin bir
parçasi olarak. Akillari baslarinda miydi
hâlâ? Öyleyse burasi cehennem. Burada geçmisin
azabi da kendini yenileyerek perisan
etmeye devam ediyor. Kesintisiz bir azap.
Sefihler ve sefiller. Esfel-i safilinler. Düsmüsler
en dibe. Çok katli asagilarda kisim
kisim insan. Insan olmaktan pismanlar.
Insan olamamaktan. Düserek hayvandan da
asagi derekelere. En uzun gece. En karanlik.
En muazzep. Bitimsiz. Uzun yanlis söylendi.
Ebedi azap mi? Aman Allah’im, el aman
imdat imdat, affet affet affet!
Bizden Geriye Ne Kalacak?
Gökhan Ergür
Insan, yaratilmislar içerisinde en
hayirlisidir, inancimiz budur; ayrica
hepimiz özeliz ve kiymetliyiz ama
bu kiymet, ötekine faydali oldukça,
ötekini düsündükçe bir anlam ifade
ediyor. Çünkü insan var olusunun
temeli sosyallige dayanir, tabiatimiz
bireyselligi degil toplumsal bir yasami
arzular ve önceler. Sadece kendisi için
yasayan, kendisine yatirim yapan
insanlarin bir müddet sonra bosluga
düsmelerinin ve hayattan soyutlanmalarinin
nedeni tabiatlarina uygun
olmayan bir yasam modeli gelistirmelerinden
kaynaklanmaktadir. Sunu
bir düsünün: Bu dünyadan göç eden
birinin ardindan; basarili bir doktordu,
zeki bir mühendisti, çok para kazanmisti
gibi cümleleri mi kullaniyoruz
yoksa; iyi bir insandi, hayirseverdi,
yetime, garibana hep el uzatirdi gibi
cümleler mi? Elbette iyi bir insandi
diyoruz çünkü bizden geriye mesleki
basarimiz, dünyadaki konumumuz
ya da biriktirdigimiz servet kalmiyor;
geriye kalan tek sey yaptigimiz
iyilikler ve sifa için dokundugumuz
kalpler. Bizi bu dünyada iyi kilan
sey ise ötekiyle kurdugumuz saglikli
iliski ve gönül bagidir. Yani dünyada
iyilerden olmak ve iyilerle hatirlanmak
için Cahit Zarifoglu’nun, “Bir
kalbiniz vardir onu taniyiniz.” önerisini
dikkate almamiz gerekiyor.
Dünya macerasi sonlu bir yolculuk.
Kesin olan tek bir sey var: Hepimiz
ölecegiz. Bu kesin sonuçlarla beraber
bize düsen en önemli vazife ise iyi biri
olarak bu dünyadan geçmek ve gerçek
yurdumuzda iyilerin sancagi altinda
toplanabilmektir. Gayretimizin ve
akibetimizin bu olmasi duasiyla.