Ahlaktaki Nezaket Tasavvuf Adabi
Ömer Aslan
Kapsadigi ve karsiladigi anlam itibariyle geçmisten günümüze önemini ve kullanilirligini koruyan bir kavram olarak, edep veya çogul sekliyle adap genis bir anlama ve kullanima sahiptir. Insanlarin günlük yasantisinda siklikla basvurdugu bu iki kavram tasavvufta hatiri sayilir bir yerdedir ve derin bir manaya sahiptir. Bu kavramlarin tasavvuftaki anlam ve yansimalarini mütalaa etmeden önce kelimenin kökeni hakkinda bilgi vermek istiyorum.
Arap dilinden aldigimiz bu kelimenin kök itibariyle e-d-b kelimesinden türedigi; yemek ziyafetine davet etmek, incelik ve zarafet gibi anlamlari içerdigi erken dönem lügatlarinda yer almaktadir. Edib ve edebiyat kelimelerinin aslini da olusturan bu kökün; edip olan kimsenin insanlardan ahlakli olmayi ögrenmesi manasina geldigi de belirtilmis, bu anlamla irtibatli olarak su mana da verilmistir: Edep, insanlari övülen seylere yönlendiren ve hatalardan da sakindiran seydir.
Hükümdar Peygamber: Hazret-i Davud (as)
Doç. Dr. M. Esad Erkaya
Kur’an’da ismi geçen peygamberlerden
Hazret-i
Davud (as), kendisine
kitap verilmis, zirh yapma sanatinda
mahir, hikmet ve ilim sahibi
bir sahsiyettir. Islami kaynaklarda
özellikle onun güzel ahlaki ve ibadet
hayati üzerinde durulmus olmasi
dikkat çekicidir. Esasinda bazi sufi
müfessirlere göre bizatihi ismi de
onun bu yönüne isaret etmektedir.
Nitekim Davud adi Arap
alfabesi ile yazilisi itibariyle birbirlerine
bitismeyen harflerden olusur.
Bu durum Ismail Hakki Bursevi’ye
göre Hazret-i Davud’un gönlünü
bu dünyadan tamamen ayirmasina
delalet etmektedir. Zira kisi ile tasidigi
isim arasinda manevi bir iliski
bulunmaktadir. Hazret-i Davud
da karakteriyle uyumlu bir sekilde
Allah Tealanin kendisini dünyaliktan
uzaklastirdigi bir kimse olarak
hayirla yad edilmektedir.
Davud (as), Allah’i çok anan, kendisine
hikmet verilmis, hüküm verme,
dogruyu yanlistan ve iyiyi kötüden
ayirma kabiliyetleriyle taninmistir.
O, Allah’a isyandan ve günahlardan
titizlikle kaçinmasi, ibadete
ve salih amellere düskünlügüyle
biz mü’minler için güzel bir örnek
olmustur. (Sad, 17)
Peygamberlerin Bir Vasfi Olarak Emanet
Dr. Kübra Zümrüt Orhan
Geçen yazimizda fetanet sifatiyla basladigimiz
peygamberlerin ortak özellikleri konusuna
emanet sifatiyla devam ediyoruz. Arapçada;
güven içinde bulunmak, korkusuz olmak anlamlarina
gelen emn kökünden türeyen emanet kelimesi; her
alanda insana güven vermek seklinde tanimlanmaktadir.
Güven duygusu içinde tasdik etmek, inanmak
manasindaki iman kelimesi de emanetle ayni kökten,
emn kökünden türemistir. Dolayisiyla iman, mü’min
ve emanet kelimeleri, ayni kökten türemis olmalari
hasebiyle birbirleriyle yakindan iliskilidir.
Muhabbet ve Reca Ehlinin Öncüsü: Yahya Bin Muaz (ks)
Islim Gümüstekin
786 yili civarlarinda Nisabur’un Rey sehrinde dünyaya geldigi tahmin edilen Yahya bin Muaz, tasavvuf tarihinin erken döneminde Nisabur’da yasamis, etkili sufi sahsiyetlerinden birisidir. Muhabbet ve reca hususundaki derin vukufiyeti sebebiyle kendinden sonraki tasavvuf kaynaklarinda adindan çokça bahsettirmis ve bu minvalden devam edecek olan tasavvufi yolun ilk öncülerinden birisi olmustur. Biyografisine dair sinirli bilgilere ulasabildigimiz Yahya bin Muaz, hayatinin büyük çogunlugunu Nisabur’da geçirmekle birlikte Siraz, Bagdat ve Belh gibi sehirlere seyahatler gerçeklestirmistir. Ayni sekilde onun gençlikten itibaren yetistirilmesine ve tahsil hayatina dair de doyurucu bir malumata erisilmese de onun ilk tedrisatini dogdugu Rey sehrinde yaptigini belirtebilir, güçlü bir egitimden geçtigini ifade edebiliriz.
Balkanlarda Bir Halveti Sehri: Prizren
M. Nezihi Pesen
“Ariflerin gönüllerini mukaddes zatina ait nurlarin çiçekleriyle süsleyen, âsiklarin kalplerini muhabbet nurlari ve kendisine ünsiyet peyda ettiren amellerle aydinlatan, ruhlarini ezeli ve ebedi cezbeleriyle heyeman -saskinlik ve hayret- haline duçar eden, sirlarini yüce hazretine layik olmayan mülahazlardan tertemiz kilan Allah’i tespih ve tenzih ederim.”
Bir sehir. Ortasindan nehir geçen bir sehir. Bir sabah bu küçük ve tarihi sehirde uyaniyorsan Köstendilli Ali Halveti Efendinin Telvihat’inin girisindeki harika hamd ve övgü cümlelerini okursun. Her ne kadar çan sesleri arsizca ortaligi ele geçirmeye çalisiyorsa da sen kalbini salavatla teskin etmek için okumaya devam edersin: “Allah’in salat ve selami ism-i azam, âlemin ruhu, rabbani definelerin emini, rahmani hazinelerin anahtari, melekut ve ceberut sirlarinin mahzeni, nasut ve lahut dairesinin merkezi Muhammed’e; en yüce makamlara ulasmis ehl-i beytine; en ulvi mertebelere ulastiran ashabina olsun.” O vakit, her mekani ve kiyamete kadarki bütün zamanlari kusatanin Allah’in habibi ve son Resulü’nün irsad ettigi hakikatler oldugunu mutmain bir kalple anlarsin.
Nesiller, Internete Emanet Olmasin
Gökhan Ergür
Her nesil kendi kisilik özellikleriyle beraber dünyaya kök salip gelisimine devam etmekte. Bazi nesiller hem ruhsal hem de fiziksel olarak dayanikliyken, bazilari ise ruhsal olarak çökkün, bezgin ve azimsiz olabilir. Kusaklar arasindaki bu fark elbette sosyolojik ve psikolojik arastirmalarin ilgisini de fazlasiyla çekiyor ve çalismalarda kolaylik olsun diye nesilleri bazi kisaltmalar ile adlandiriyorlar. 1965-1979 yillari arasinda dogan kisiler X nesli, 1980-1994 yillari arasinda doganlar Y nesli, 1995 ve sonrasi dogumlular için artik I nesli (Internet nesli) tabiri kullaniliyor.
Gelecegi Izlemek isimli bir sivil toplum örgütü 1975 yilindan baslayip özellikle gençlerdeki inanç, davranis, aliskanlik degisimlerini inceleyen çok kapsamli bir çalisma sürdürmekte. Her sene asgari olarak 50 bin kisi bu proje kapsaminda izleniyor ve her yil raporlanarak ilgili uzmanlar tarafindan tartisiliyor. Bugüne kadar toplamda 11 milyon kisiye anket uygulayan program dünya üzerindeki degisimleri görmemiz için son derece faydali bir çalisma. Bu çalismaya göre I neslinin sosyallesme biçimleri bütünüyle farkli. Özellikle Amerika kitasindaki gençler maneviyati ve toplumsal kurallari reddediyorlar ve hayatlarindan, geleceklerinden farkli seyler bekliyorlar. Güvenlik konusunda takintililar ve ekonomik geleceklerinden korkuyorlar; cinsiyet, irk ya da maddi kazançtan kaynaklanan esitsizliklere asla tahammül edemiyorlar. Onlarca yildir görülen akil sagligi krizinin ön cephesinde onlar var, ergenlik çagindaki depresyon oranlari 2011 yilindan bu yana büyük bir hizla yükseliyor.
Mahrem Bir Ruh Macerasi
Ahmet Edip Basaran
Insan bastan ayaga bir hikayedir. Bir cümle gibi kurar bütün hayatini. Içinde iyi veya kötü, birçok öge barindiran uzun mu uzun bir cümle. Hayat bir cümledir. Yasadigi cümleyi ayiklamak, onu hakikat ve güzellik arayisina uzatilacak zarif bir güle dönüstürmek. Insanin çabasi burada öne çikar. Cehd ve mücadele. Insanin umudu bu emegin atesiyle kaimdir. Ne kadar çabalarsan o kadar yakinlasirsin içindeki insana. Kendinden ve anlamindan sürgün edilen insanin yeniden kendine ve anlamina dönebilmesi öncelikle ruh ve beden arasina çatilmis duvarlarin yikilmasiyla baslayacaktir. Burada ruh girer devreye. Insan ruhuyla bir bütündür. Ruhtan kopus, yaraticidan ve yaradilis bilgeliginden kopusu da beraberinde getirir.
Sertifika Degil Ürün Tabii Olacak
Kemal Özer
Bir zamanlar yurt disina gidenlere Amerika’nin kültürel sömürü simgelerinden meshur hamburger sirketinin disinda bir sey yemeyin denilirdi. Gerekçe olarak da sahibinin Yahudi olmasi ve hamburger etlerinin de Yahudilerin helali koser sertifikasina sahip olmasi olarak gösterilirdi.
Oysa bizim için ilk bilinmesi gereken sey, Yahudi’nin hilekar olusuydu. Allah Resulü (sas) Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret ettiginde, Yahudilerin hakim oldugu pazarlarda Müslümanlarin ticaret yapmasini yasak edip Müslümanlar için Medine pazari namiyla meshur olan çarsinin -bugünden bakinca Islam Ticaret Mektebinin- insasini emretmisti.
(Yazilarin tamami derginin Aralik 2019 sayisinda.)