Haram Aylar ve Haram Bölgeler
Prof. Dr. Ali Akpinar
Islam’da ibadetlerin temel amaçlarindan biri de mü’minleri hayata hazirlama provasi olmalaridir. Sözgelimi namaz, yüce Rabbin huzurunda durma, O’nunla (cc) irtibatli olma ve günahlardan arinma provasidir. Onun için namaz ruhu, hayata tasinmalidir. O ruh namaz kilinan yerde ve namaz kilinan dakikalarda kalmamalidir. Sözgelimi namazda giybete, yalana, harama son veren mü’min, namaz disinda da haramlarla mesafeli halini sürdürmelidir. Çünkü bu, namazi emreden Rabbimizin buyrugudur: “Süphesiz ki namaz, sahibini kötülüklerden, ahlaksizliktan alikoyar.” (Ankebut, 45) Namaz kilan bir kimsenin namaz içerisinde kötülük yahut ahlaksizlik yapmasi söz konusu degildir. Asil, namazdan sonra bunlardan uzak kalmaktir. Namaz insana bu melekeyi kazandirmalidir.
Mevlana Halid Bagdadi Hazretlerinin Tasavvufi Sahsiyeti
Prof. Dr. Kadir Özköse
Seyhi Abdullah Dihlevi tarafindan Bagdat’a gitmesi emredildiginde Mevlana Halid Bagdadi seyhine, “O bölgede irsada nasil kadir olabi¬lirim? Çünkü orada büyük alimler ve insanlarin iltica ettikleri, itibar gösterdikleri Berzenciye ve Haydariye sadati vardir. Bunlar ise benim irsad faaliyetlerime engel teskil eder.” deyince Dihlevi, “Sen memur edildigin yere git. Kisa zamanda buranin ahalisi büyük ve küçükleriyle sana gelip hizmetine girecek ve saygi göstereceklerdir. Daha ne istersen verebilirim.” demesi üzerine Mevlana Halid Bagdadi, “Dini murat ederim ve dinin kuvveti için dünyayi da isterim.” demistir. Mürsidi ise, “Sen git. Istediklerinin hepsini sana verdim. Ülkene dönüsünde sehirlere ve Hindistan’in falan bölgesine ugradiginda kâmil evliyadan bir kimseye gidip selamimi ilet ve ken-disinden dua talep eyle.” buyurmustur. (Haydarizade, (1292), el-Mecdü’t-Talid, s. 33; Sükrü, (1302), Menakib, s.16-17; Memis, (2000), Halid Bagdadi, s. 54)
Semerkant'tan Anadolu'ya Ulasan Kandiller
Cankat Kaplan
Semerkant’ta ünlü bir atasözü var: Bir mum
gibi ol, herkese isigini yay ama kendin karanlikta
kal.
Bu sözün içerisinden yayilan tevazu kokusu, görünen o
ki, yalnizca sehrin yetistirdigi ulema ve urefa tarafindan
idrak edilmis. Ismi artik unutulmus yani karanlikta
kalmis, yüzlerce alim ve arifin bu sehirde söyledikleri
ve yazdiklari bugün büyük üniversitelerde ve halen
ocagi ciliz da olsa yanan medrese ve tekkelerde tekrar
edilegelmis, kaynagi artik unutulan hikmetler ve ilimler
sadirdan sadira geçerek bugün, haydi biraz cesaret
ederek bu cümleyi kuralim, dünyanin herhangi bir
yerindeki basit bir Müslümanin ahlak ve anlam dünyasini
kuran yapi taslari haline gelmistir.
Kutlu Bir Kurtulus Vesilesi: Mevlid
Ahmet Edip Basaran
Insanlar gibi tarihin de, dilin de kadim bir
hafizasi var. Insan kendini dille mamur eder.
Dil ayni zamanda varlik aynasinda yansiyan
gönlü karsilar. O yüzden dilimizin sinirlari ayni
zamanda gönlümüzün de sinirlarini belirler. Bu kadim
hakikatin farkinda olan kudema, bir dili kurarken o
dille birlikte inancin ve imanin muhkem yapilarini da
örmüs kelimelerle. Her kelimeyi askla, vecdle, hürmet
ve tazimle mayalamis. Sinan’in isçilerinin taslari besmeleyle
yerlestirmesi gibi kelimeleri de öyle besmeleyle,
duayla yerlestirmisler dizelere, siirlere. Nasil Sinan’in
duasi Süleymaniye ise Süleyman Çelebi’nin duasi da
Mevlid olmus, dilden dile nesilden nesile kutlu bir irmak
gibi akip gelmis günümüze dek. Kiyamete kadar da
mahzun gönüllerde yankilanmaya devam edecek hiç
süphesiz.
Kirkambar
M. Nezihi Pesen
17. yüzyilda cihada istirak eden seyhler
Seyhler, mürsidler Müslüman toplum içinde çok önemli vazifeler icra etmislerdir. Osmanli’da da bunun böyle olduguna dair çok kitap ve belge var. Çünkü devlet ve milletin birlestigi en mühim mecralardan ikisi de ulema ve mesayihtir. Tarih boyunca umumiyetle bu iki sinif iç içe geçmistir. Osmanli’nin kurulusundan beri mesayih, hem manevi kemallerinin artmasi hem de Islam devletine borçlu olduklarina kani olarak seferlere katilmak suretiyle, askerin moralini diri tutmaya çalismislardir. Mesela 17. yüzyilda 388 mesayihten en az on yedi zat, seferlere bizzat görevli olarak katilmistir. Yani padisahin veya Devlet-i Aliye’nin istegiyle bu görevi deruhte etmislerdir. Bu sayiyi kayitlara girenlerle sinirli tutmamiz için makul bir sebep yoktur. Kendini Allah yoluna adamis mürsidler tarihimizin her döneminde çoktur elhamdülillah. Iste 17. yüzyildaki o güzide Müslümanlardan bazilari ve katildiklari seferler: Sultan III. Mehmed’in Egri seferine katilanlar: Necmeddin Hasan Yemeni, Cerrah seyhi Ibrahim Efendi, Ömer Fani Efendi, Yayabasizade Hizir Efendi, Istibli Emir Abdülkerim Efendi, Semseddin Sivasi ve digerleri. Aziz Mahmud Hüdayi Efendi, Ferhad Pasa ile Tebriz seferine katilmistir. Istibli Emir Abdülkerim Efendi Estergon seferine katilarak, fethin bir sonraki sene gerçeklesecegini kesfen haber vermis ve dedigi gibi de olmustur. Galata Mevlevihanesi postnisini Adem Dede Hotin seferine istirak etmistir. Sari Abdullah Efendi, Bagdat seferine Reisülküttab kaymakami ve Reisülküttab olarak katilmistir. Himmetzade Abdullah Efendi, II. Mustafa’nin Avusturya seferine Bosnali Mustafa Efendi ile birlikte ordu vaizi olarak katilmistir.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan'in 2018 Eylül sayisinda.)
GÜLBAHÇE ÇOCUK EKI
Arif Dede
Cesur Küçük
Melih Tugtag
Betül Nurata
Ahmet Demir
Seval Sahin Cevizci
Yazi ve çizgileriyle yer aliyor.