ILIM VE IRFAN | Eylül | 2018 | DIGER YAZILAR | Okunma: 970
Haram Aylar ve Haram Bölgeler
Prof. Dr. Ali Akpinar

Islam’da ibadetlerin temel amaçlarindan biri de mü’minleri hayata hazirlama provasi olmalaridir. Sözgelimi namaz, yüce Rabbin huzurunda durma, O’nunla (cc) irtibatli olma ve günahlardan arinma provasidir. Onun için namaz ruhu, hayata tasinmalidir. O ruh namaz kilinan yerde ve namaz kilinan dakikalarda kalmamalidir. Sözgelimi namazda giybete, yalana, harama son veren mü’min, namaz disinda da haramlarla mesafeli halini sürdürmelidir. Çünkü bu, namazi emreden Rabbimizin buyrugudur: “Süphesiz ki namaz, sahibini kötülüklerden, ahlaksizliktan alikoyar.” (Ankebut, 45) Namaz kilan bir kimsenin namaz içerisinde kötülük yahut ahlaksizlik yapmasi söz konusu degildir. Asil, namazdan sonra bunlardan uzak kalmaktir. Namaz insana bu melekeyi kazandirmalidir.

Mevlana Halid Bagdadi Hazretlerinin Tasavvufi Sahsiyeti
Prof. Dr. Kadir Özköse

Seyhi Abdullah Dihlevi tarafindan Bagdat’a gitmesi emredildiginde Mevlana Halid Bagdadi seyhine, “O bölgede irsada nasil kadir olabi¬lirim? Çünkü orada büyük alimler ve insanlarin iltica ettikleri, itibar gösterdikleri Berzenciye ve Haydariye sadati vardir. Bunlar ise benim irsad faaliyetlerime engel teskil eder.” deyince Dihlevi, “Sen memur edildigin yere git. Kisa zamanda buranin ahalisi büyük ve küçükleriyle sana gelip hizmetine girecek ve saygi göstereceklerdir. Daha ne istersen verebilirim.” demesi üzerine Mevlana Halid Bagdadi, “Dini murat ederim ve dinin kuvveti için dünyayi da isterim.” demistir. Mürsidi ise, “Sen git. Istediklerinin hepsini sana verdim. Ülkene dönüsünde sehirlere ve Hindistan’in falan bölgesine ugradiginda kâmil evliyadan bir kimseye gidip selamimi ilet ve ken-disinden dua talep eyle.” buyurmustur. (Haydarizade, (1292), el-Mecdü’t-Talid, s. 33; Sükrü, (1302), Menakib, s.16-17; Memis, (2000), Halid Bagdadi, s. 54)

Semerkant'tan Anadolu'ya Ulasan Kandiller
Cankat Kaplan

Semerkant’ta ünlü bir atasözü var: Bir mum gibi ol, herkese isigini yay ama kendin karanlikta kal.
Bu sözün içerisinden yayilan tevazu kokusu, görünen o ki, yalnizca sehrin yetistirdigi ulema ve urefa tarafindan idrak edilmis. Ismi artik unutulmus yani karanlikta kalmis, yüzlerce alim ve arifin bu sehirde söyledikleri ve yazdiklari bugün büyük üniversitelerde ve halen ocagi ciliz da olsa yanan medrese ve tekkelerde tekrar edilegelmis, kaynagi artik unutulan hikmetler ve ilimler sadirdan sadira geçerek bugün, haydi biraz cesaret ederek bu cümleyi kuralim, dünyanin herhangi bir yerindeki basit bir Müslümanin ahlak ve anlam dünyasini kuran yapi taslari haline gelmistir.

Kutlu Bir Kurtulus Vesilesi: Mevlid
Ahmet Edip Basaran

Insanlar gibi tarihin de, dilin de kadim bir hafizasi var. Insan kendini dille mamur eder. Dil ayni zamanda varlik aynasinda yansiyan gönlü karsilar. O yüzden dilimizin sinirlari ayni zamanda gönlümüzün de sinirlarini belirler. Bu kadim hakikatin farkinda olan kudema, bir dili kurarken o dille birlikte inancin ve imanin muhkem yapilarini da örmüs kelimelerle. Her kelimeyi askla, vecdle, hürmet ve tazimle mayalamis. Sinan’in isçilerinin taslari besmeleyle yerlestirmesi gibi kelimeleri de öyle besmeleyle, duayla yerlestirmisler dizelere, siirlere. Nasil Sinan’in duasi Süleymaniye ise Süleyman Çelebi’nin duasi da Mevlid olmus, dilden dile nesilden nesile kutlu bir irmak gibi akip gelmis günümüze dek. Kiyamete kadar da mahzun gönüllerde yankilanmaya devam edecek hiç süphesiz.

Kirkambar
M. Nezihi Pesen

17. yüzyilda cihada istirak eden seyhler Seyhler, mürsidler Müslüman toplum içinde çok önemli vazifeler icra etmislerdir. Osmanli’da da bunun böyle olduguna dair çok kitap ve belge var. Çünkü devlet ve milletin birlestigi en mühim mecralardan ikisi de ulema ve mesayihtir. Tarih boyunca umumiyetle bu iki sinif iç içe geçmistir. Osmanli’nin kurulusundan beri mesayih, hem manevi kemallerinin artmasi hem de Islam devletine borçlu olduklarina kani olarak seferlere katilmak suretiyle, askerin moralini diri tutmaya çalismislardir. Mesela 17. yüzyilda 388 mesayihten en az on yedi zat, seferlere bizzat görevli olarak katilmistir. Yani padisahin veya Devlet-i Aliye’nin istegiyle bu görevi deruhte etmislerdir. Bu sayiyi kayitlara girenlerle sinirli tutmamiz için makul bir sebep yoktur. Kendini Allah yoluna adamis mürsidler tarihimizin her döneminde çoktur elhamdülillah. Iste 17. yüzyildaki o güzide Müslümanlardan bazilari ve katildiklari seferler: Sultan III. Mehmed’in Egri seferine katilanlar: Necmeddin Hasan Yemeni, Cerrah seyhi Ibrahim Efendi, Ömer Fani Efendi, Yayabasizade Hizir Efendi, Istibli Emir Abdülkerim Efendi, Semseddin Sivasi ve digerleri. Aziz Mahmud Hüdayi Efendi, Ferhad Pasa ile Tebriz seferine katilmistir. Istibli Emir Abdülkerim Efendi Estergon seferine katilarak, fethin bir sonraki sene gerçeklesecegini kesfen haber vermis ve dedigi gibi de olmustur. Galata Mevlevihanesi postnisini Adem Dede Hotin seferine istirak etmistir. Sari Abdullah Efendi, Bagdat seferine Reisülküttab kaymakami ve Reisülküttab olarak katilmistir. Himmetzade Abdullah Efendi, II. Mustafa’nin Avusturya seferine Bosnali Mustafa Efendi ile birlikte ordu vaizi olarak katilmistir.


(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan'in 2018 Eylül sayisinda.)

GÜLBAHÇE ÇOCUK EKI

Arif Dede
Cesur Küçük
Melih Tugtag
Betül Nurata
Ahmet Demir
Seval Sahin Cevizci
Yazi ve çizgileriyle yer aliyor.

Muhterem Müslümanlar, sahabe-i kiramdan rivayet edildigine göre Ramazan-i serif yaklastiginda...

Mübarek Ramazan ayinin gölgesi üzerimize düstü. Çok sükür yeniden ulasiyoruz bir kutlu zaman dilimine....

Ilim ve Irfan dergisinin Mart 2024 sayisi Ramazan dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2016