ILIM VE IRFAN | Haziran | 2018 | DIGER YAZILAR | Okunma: 1211
DILINE HAKIM OLAMAYAN KALBINI KORUYAMAZ
DR. KÜBRA ZÜMRÜT ORHAN

Insanoglunu diger varliklardan ayiran en temel özelligi konusabilme/ifade edebilme yetenegi yani beyanidir. Insana bahsedilen bu özellige Kur’an-i Kerim’de de dikkat çekilmektedir. (Bkz. Rahman, 3-4)
Insan; duygularini, düsüncelerini, hayallerini, tecrübelerini, bilgi birikimini dil vasitasiyla ifade eder, aktarir, paylasir. Dil sayesinde baska insanlarla iletisim kurar, onlardan ögrenir ve onlara ögretir. Beyan yetenegi, yaraticinin insana en büyük ihsanlarindandir. Sözlü ve yazili kültür ve edebiyat, tarih, bilim ve teknoloji hep beyan sayesinde ortaya çikmistir.

BELA VE MUSIBETLER KARSISINDA SUFILERIN TAVRI
PROF. DR. SÜLEYMAN DERIN

Sufilere göre Allah Teala bu dünyada celali ve cemali sifatlarla kullarina tecelli eder. Kula gelen musibet ve belalar celal sifatlarindan, nimetler de Rabbin cemal sifatlarindan gelir. Samimi Müslümanlar ve sülûk ehli sufiler her iki tecelliden de istifade ederek Allah’a dogru menziller asarlar. Zira onlar gerek cemal gerekse de celal tecellilerinde Rablerini tanir, bilirler. Avam ise Rablerini sadece cemal tecellilerinde taniyabilir. O’ndan (cc) nimet geldikçe sükreder en ufak bir bela ile karsilasinca da bunu ardi kesilmez bir sikayet kaynagi haline getirirler. Bela ve musibetlerin niçin gönderildigini anlayamazlar. Sufilere göre Müslümanin esas kalitesi belalar karsisindaki tutumunda belli olur, zira en gafil bir insan bile nimet karsisinda elhamdülillah diyebilir ama çok az insan bela karsisinda sabrini koruyabilir. Sufilere göre avam, halk celal tecellilerini kötü görüp onlari inkar ettikleri için maneviyat yolunda bir basari kazanamazlar.

HAZRET-I HUD VE RÜZGARIN HELAK ETTIGI KAVMI
DR. MAHMUD ESAD ERKAYA

Allah Teala insani kendisini tanimasi ve yalniz O’na (cc) kulluk etmesi için yaratmistir. Bu yaratilis gayesine uygun bir hayat sergilemeyen, Allah’a sirk kosan, peygamberlerini yalanlayan ve her türlü kötülügü meslek edinen toplumlari ise gazabina ugratmis, yasadiklari cografyanin özelliklerine ve insanlarin zaaflarina göre de çesitli musibetlerle helak etmistir. Allah’a isyanlari sebebiyle çesitli sekillerde cezalandirilan toplumlar, dersler çikartilmak suretiyle mü’minlerin hayatlarina yön vermesi için Kur’an kissalarinin önemli bir konusu olmustur.
Hazret-i Hud (as) ve kavminin hikayesi de Kur’an’da konu edilen bu kissalardan biridir. Hud (as) esmer, gür saçli ve güzel yüzlü bir nebidir. Hud (as) Ad kavmine onlari içlerinde bulunduklari isyankar ve rezil durumdan çekip çikartmasi için gönderilmistir. Ad kavmi Güney Arabistan’da Yemen yakinlarinda kum tepelerinden olusan bir araziye sahip olan Ahkaf bölgesinde yasayan bir kavimdir. (Ahkaf, 21) Yöneticilerinin isminden dolayi Ad kavmi olarak anilmaktadir.

ASR-I SAADETTE BAYRAM GÜNLERI
DR. IBRAHIM TOZLU

Asr-i saadet, Müslümanlarin en mutlu oldugu yillardir. Zaman, çag, devir anlamina gelen asir ile, mutluluk manasinda saadet kelimeleri bu kavramda bir araya gelmistir. Bu ifadeyi bize asil sevdiren Efendimiz aleyhisselamin su ifadesi olmalidir: “Insanlarin en hayirlilari benim asrimda yasayanlardir. Sonra onlari takip edenler ve daha sonra onlari takip edenlerdir.” (Müslim, Fedailü’s-Sahabe, 210; Ebu Davud, Sünnet, 9) Mü’minler, Asr-i saadet denilince Resulullah Efendimizin yasadigi, ashabini terbiye edip gelecek nesillere hazirladigi, Islam’in tam manasiyla uygulandigi ve Kur’an ayetlerinin nazil oldugu yillari anlamistir.

DOST DOST DIYE
SAID YAVUZ

Dost dost diye diye nicesine sarildim diyor Âsik Veysel, devaminda vefayi insanlardan degil topraktan buldugunu anlatiyor. Siirin tamaminda topraktan görüp insandan görmedigi hususlari alt alta yazsak bir dostta bulunmasi gereken özellikleri çikaririz. Vefa; omzunda tasimak, kötü davransa da gül ile karsilamak, bire dört vermek, cömertlik, kusur örten, yara saran, yol gözleyen, bagrina basan. Siir topragin insan için degerine atif için söylenmis ama onu bir dostun tarifi olarak okumak bize daha çok seyler söyleyecektir diye düsünüyorum. Dost denilmis, iki ayri bedenin tek bir kalp olarak atmasidir. Birlikte ayni yöne bakmak. Yalniz geldik bu âleme. Yalniz gidip yalniz hesaba çekilecegimiz bildiriliyor. Demek suya duydugumuz neyse dosta da o denli ihtiyaç duyacagiz. Dosta ihtiyacimiz belirtilmek için mi böyle denmis? Elbet öyledir. Orada da bize dostluklari fayda verecek kimseleri arayip bulmaliyiz.

DÜSMAN IÇIMIZDEDIR: NEFSLERIN TERBIYESI
AHMET EDIP BASARAN

Tarih bir tekrarlar manzumesidir. Insanlar, olaylar, haller zaman rüzgari içinde savrulur gider. Geriye kalan nedir? Geriye kalacak olan nedir? Geriye kalmasi gereken nedir? Insanin macerasi burada baslar. Dogru sorulari sormaya basladigi yerde. Kendisine emanet olarak verilmis ömür sermayesi hiç bitmeyecek gibi gelir insana ama faniligin sefkat tokadindan kim, nasil kaçabilmis? Ömür sermayesi terkibi, akledenler ve düsünenler için ne muazzam bir ihtardir insana. Öyle bir sermaye ki, her kurusundan satir satir hesaba çekilecegimiz bir hayat dükkani içinde yasiyoruz. Müflis olmak da var bu imtihanda, Allah’in rizasi ugruna yasayip istikamet üzere olmak da. Ömrümüzü nerede harciyoruz? Ömrümüzü ne ugruna ve niçin harciyoruz? Insan öncelikle sorulardan tutunur kendine. Kendine tutunmak, kalbine dogru uzatacak bir el aramanin da kavgasidir aslinda. Hayat bir kavgadir, bir sorgu ve hesaplasma sahnesidir evet! Düsman mi ariyorsun? Onu her insan kendi içinde tasir.

KIRKAMBAR
BIR KAZASKERIN ILMI
M. NEZIHI PESEN

Ulemadan Emin Efendi, Sadrazam Haci Emin Pasanin ogludur. Ilk tahsilini Kadi Mehmet Efendiden, fikih ve kelami Abid Efendiden, ali ilimleri ve tefsiri Süleymaniye müderrisi Madrubi diye anilan Ahmet Efendiden yapti. Hesap, hendese ve kozmografyayi Gelenbevi Ismail Efendiden, edebiyati babasinin divan katibi Nuri Efendiden ve bu asrin büyük alimi Tatarcik Abdullah Efendiden, Sanayi-i latifeyi Nimet Efendiden ve talik yaziyi Yesari Efendiden ögrenmisti. Her bakimdan benzerlerinden üstün ve gerçekten kazasker denmeye layik, faziletli bir adamdi. Babasi reisülküttap iken kendisi mülazim olmus, babasi sadrazam olunca müderris, Galata kadisi, Edirne kadisi ve Istanbul kadisi mertebelerini astiktan sonra Anadolu kazaskeri olmustu. Oglu Abdülkadir Efendi de büyük ulemadandi.

BEYIN ÖLÜMÜ VE ORGAN NAKLINDE BAZI GERÇEKLER
KEMAL ÖZER

1968’de baslayan beyin ölümü yalani ve organ nakli tartismalari bitmek bilmiyor. Özellikle son aylardaki, beyin ölümü gerçeklesti diyerek organlari alinmak istenen kisilerin uyanmalari, Rockefeller tibbini açmaza sürüklüyor. Bu yüzden simdilerde pek çok kisi, beyin ölümü gerçekten ölüm mü sorusunu daha yüksek sesle soruyor. Ölüm tanimina, ünlü Yahudi baron Rockefeller’e ait Harvard Üniversitesinin 1968 yilinda beyin ölümü teorisini de eklemesi üzerine dünyanin yeni bir derdi daha doguyordu.
O güne kadar ruhun bedeni terk ederek, bedenin salt bir cesede dönüsmesi fikhi anlamda, ölümün gerçeklesmesi olarak da kabul edilmekteydi. Bu hem dini hem felsefi hem tibbi hem de ilmi anlamda böyleydi. Ancak yeni dönemde isler degismisti.

(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan’in Haziran sayisinda.)

Muhterem hazirun, Hazret-i Muhammed’in peygamber olarak gönderilmesi...

Insanin fitrati tertemizdir. Ne var ki zamanla disardaki enkazin, toz dumanin külleri üzerine düser....

Ilim ve Irfan dergisinin 2024 Aralik sayisi sahsiyet dosyasiyla çikti....

IRFAN BASIM YAYIN DAGITIM SAN. VE TIC. LTD. STI.
Zafer Mahallesi Kurultay Sokak No:1/6 Yenibosna | Bahçelievler / Istanbul | Telefon: 0(212) 694 98 98
Copyright © 2012-2024