VEFA, YARATILISIN SÜKRÜDÜR
MEHMET ÇETIN
Vefa, yaratilmislik bilincidir. Niçin yaratilmis oldugunu idrak edebilen insan önce yüce Yaraticisina, sonra da yaratilmis bütün mahlukata karsi vefa duygusuyla hareket edebilecektir. Böylece vefa, bir anlamda insan için, yaratilmis olmanin sükrünü yerine getirebilmektir. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’inde geçtigi üzere, ‘’Zatima mirat (ayna) edindim zatini; / Bile yazdim adim ile adini” seklindeki misralara ragmen insan vefadan ve sükürden uzak yasayabilir mi?
Yaratilmis olmak bir seçilmisliktir. Hem milyarlarca hücre arasindan seçilmislik, hem de dogdugumuz zaman ve mekân açisindan seçilmislik. Rabbimiz üstün kudret ve iradesiyle bizi tercih etmis; bu Ilahî takdire karsi ancak ve ancak Rabbimize vefa içerisinde kulluk yaparak mukabele ile sükredebiliriz. Var olmak, yokluktan kurtulmaktir. Var olduktan sonra da tekrar yokluga düsmemek için bizleri var edene sonsuz ve sinirsiz bir vefa ve sükran duygusu içinde yasamaliyiz.
...
HER YENI YIL ÖMÜRDEN KOPARILMIS BIR YAPRAK
CÜNEYT GÖKÇE
Aci ve tatli anilariyla miladi takvimden bir yili daha geride biraktik... Kuskusuz; ugurladigimiz yilin basinda, “merhaba” dedigimiz nice dost ve tanidiklarimiz su anda aramizda degiller. Nicelerimiz için de “yeni” karsiladigimiz bu yil, belki de “son yil” olacaktir. Her an için ecel piyangosu bize de isabet edebilir. Önemli olan, bu piyango için her zaman hazirlikli olmaktir.
Aslina bakacak olursak bu piyangonun bize ne zaman isabet edeceginin tarafimizdan “bilinmemesi” bizim için büyük bir nimet ve iltifattir. Çünkü “belli” oldugu takdirde; bizlere takdir edilen tarih, ne kadar “mesafeli” olursa olsun, tedirginlik yasariz.
...
KANAAT HAZINESINDEN HABERDAR MIYIZ?
MONA ISLAM
Istemek ve dilemek, insanin ayirt edici özelligidir. Insan sonsuz arzu ve istekleri olan bir varlik. Gördügü ve begendigi bir seyi ya da görmedigi ama hayal ettigi bir seyi isteyebilir. Bazen de içinde bir bosluk duyumsar, hayal de edemez ama o boslugu dolduracak bir seyin varligini hissedip isteyebilir.
Istek ve ihtiyaç kavramlarini birbirine karistirdigimiz bir zaman diliminde yasiyoruz. Oysa Islam irfani, bizi, insanin ihtiyaçlarinin degil, isteklerinin sonsuz oldugu konusunda uyariyor.
Ihtiyaçlar: Yeme-içme, barinma, evlenip çoluk çocuk sahibi olma, ulasim ve seyahat edebilme özgürlügü, saglik hizmetlerinden yararlanma, baris ortaminda yasama gibi birkaç kalemde siralanabilir seyler. Ihtiyaç listesi sinirlaninca da onlari karsilamak aklin takat yetirebilecegi bir problem haline geliyor. Bunlar tüm insanlarin ihtiyaci, Rahman ismi geregi bu ihtiyaçlari sadece kendimiz için karsilamanin ötesinde, herkese adil bir biçimde dagitmak Islam ümmetine verilmis görevlerden biri. Arzda halife olmanin omuzlara yükledigi bir sorumluluk. Öyleyse ihtiyaç listesini kendi adimiza sinirlandirmanin ardindan, herkesin ihtiyacini düsünerek genisletmek gerekiyor.
...
KIRKAMBAR
AHMET BIRLER
Sefîne-i Evliyâ önemli bir tasavvuf klasigi. Hüseyin Vassâf Efendi tarafindan tam 23 senede kaleme alinmis. Kendi anlatimiyla, 8 Aralik 1900’de Sahaflar Çarsisi’nda eline geçen Esmâr-i Esrâr adli eseri serhetmek amaciyla yazmaya baslamis, 6 Ekim 1923 tarihinde bitirmistir. Eserin temize çekilmesi 1925 yilinda tamamlanmistir.
Sefîne-i Evliyâ’da 2000 dolayinda zatin hayati anlatilmaktadir. Bunlarin önemli bir kismi Anadolu’da yasayan sahsiyetlerdir. Eser bir tür sufiler ansiklopedisi gibidir.
Eser Arap harfleriyle basilmadan harf devrimi gerçeklesmis, bu sebeple basilamamistir. Ama eser bugün elimizde Latin harfleriyle bes cilt olarak basilmis halde mevcuttur.
Büyük emek mahsülü olan bu eserin, ayni zamanda Ussakî tarikati seyhi de olan muhterem müellifine rahmet diliyoruz.
...
ILIM VE IRFAN AILEMIZ
MÜMINLERIN ANNESI HAZRET-I HATICE
SAADETTIN ACAR
Hazret-i Peygamberin ilk hanimi. Ibrahim disinda Peygamber Efendimizin tüm çocuklarinin annesi. Ümmü’l-Kasim. Büyük Hatice.
Babasi Huveylid bin Esed, annesi Fatima bint Zaide’dir. Soyu; baba tarafindan Kusay’da, anne tarafinda da Lüey’de Resulullah Efendimizin soyu ile birlesir. 556 Miladi yilda Mekke’de dogmustur. Iffetine ve namusuna düskünlügü sebebiyle Islamiyet’ten önce ‘Tahire’ lakabini almistir. Islamiyet’ten sonra ise ‘Kübra’ lakabiyla anilmistir. Bu lakap ona, hem Efendimizin en büyük hanimi olmasi, hem de hadislerde Efendimizin onun büyüklügüne dair sözleri nedeniyle verilmistir.
Hazret-i Hatice, Peygamber Efendimizden önce iki (ya da üç) evlilik yapmistir. Hind bin Zürare ile yaptigi ilk evliliginden Hind adli bir erkek, Atik bin Abid ile yaptigi ikinci evliliginden ise Hind adli bir kiz çocugu olmustur. Ilk evliliginden dogan Hazret-i Hind, Peygamber Efendimizin terbiyesi altinda yetismis ve özellikle O’nun (sas) semailine dair yaptigi rivayet ile taninmistir.
...
HANIMLAR MÜBAREKTIR
DENIZ ÇIFTÇI
Bir kadin olarak bazen, ‘Ya Efendimizin (sas) rahmeti dünyaya gönderilmeden önce yasamis olsaydim.’ diye düsünüyorum.
Ister Arabistan yarimadasinda, isterse dünyanin herhangi bir yerinde bulunmus olayim, ya bunlari düsünmeye firsatim dahi olmadan, diri diri topraga gömülecek, ya degersiz bir esya muamelesi görecek, duygulari, haklari, tercihleri olmayan bir ticaret mali gibi satilacak, belki de birine miras olarak kalacaktim. En agir islerde çalisacak, zayif düstügümde ise ise yaramaz diye bir kenara atilacaktim.
‘Düsünmek, hissetmek, dilemek, seçmek, sevmek, tercih etmek, kabul veya reddetmek’ gibi bana göre tabii olan seyleri hissedebilmekten dahi mahrum birakilmis olacak, belki de bu kavramlarin farkina dahi varmayacaktim. Murdar ve lanetlenmis bir utanç kaynagi olarak yasamaktan yana payim belki de sadece zorunlu olarak nefes almak olacakti.
...
ÇOCUKLARA SABRI ÖGRETMEK
ESRA KÜÇÜK
Çok az insan sabirli olarak dogar. Bir bebekte en çok bulunan seylerden birisi de; derhal doyuma ulasma arzusudur. Buna bagli olarak, hiçbir anne-baba küçük bir bebekten sabir göstermesini bekleyemez. Fakat çocuklar, yaslari ilerledikçe bekleme konusunda daha iyi bir hale gelebilirler. Bunun için hem zaman hem de tesvik gerekir. Sonunda sabri ögrenen çocuk, hayatin engellerini asma konusunda büyük yardimi dokunacak önemli bir araç edinmis olur.
Istedigi bir seyin gerçeklesmesi için çok fazla bekleyen çocuk, çogu zaman isyan etmeye kalkisir. Sabirla beklemek bir çocuk için çok zor bir durumdur. Ve bu her tekrar edisinde, çocukta ufak çapli bir sinir harbi baslatir. Zaman içinde çocugun sabri ögrenmek yerine, daha fazla tahammülsüz davrandigini görebilirsiniz.
(Yazilarin tamami Ilim ve Irfan Dergisi Ocak 2013 sayisinda...)